Toprağın dağılımının toprağın yararını ön planda tutarak yapılması gerektiğini vurgulayan Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, “Toprağın korunması ve toplum yararını gözetecek şekilde dağılımının yapılarak dengeli ve bilinçli kullanılması gerekmektedir” dedi.

TÜDKİYEB Genel Başkanı Nihat Çelik, her yıl 11 Haziran’ı takip eden ilk pazar günü kutlanan Toprak Bayramı’na ilişkin bir açıklama yaptı. Çelik, toprağın önemi ile ilgili farkındalık oluşturmanın ve çölleşme ile mücadele etmenin bir zorunluluk olduğunu belirterek, “Toprak bitkisel ve hayvansal üretim için önem arz eden, olmazsa olmaz canlı bir varlık, ormanlarımız, çayır meralar, flora ve faunayı barındıran bir ortamdır. Özellikle bünyesinde yer alan bitki besin maddeleri ile tarım sektörü için vazgeçilmez bir üretim faktörüdür. Üretilemeyen, çoğaltılamayan, kaybedildiğinde ise telafisi uzun yılları bulan özellikleri nedeniyle toprağın korunması ve toplum yararını gözetecek şekilde dağılımının yapılarak dengeli ve bilinçli kullanılması gerekmektedir” dedi.

“Toprağımıza daha fazla sahip çıkılmalı”

Çelik, toprağın gıda güvencesi için kilit rol oynadığının altını çizerek, “Yapılan çalışmalar Türkiye’deki tarım arazilerinin en önemli sorununun tarım dışı kullanım olduğunu göstermiştir. Ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre kentleşme, sanayi, turizm, madencilik gibi nedenlerle amaç dışı kullanım sonucu toplam tarım alanımız 1990 yılından 2020 yılına son 30 yılda 42,1 milyon hektardan 37,8 milyon hektara gerilemiş yaklaşık 4,3 milyon hektar tarım alanımız tarım dışına çıkarılmıştır. Bu nedenlerle artık bir karış dahi kaybedecek toprağımız olmadığı, gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğu, bütün toplumda aynı düzeyde bir bilinçle hareket edilmesi sağlanarak, toprağımıza daha fazla sahip çıkılmalı, ülkemizdeki tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının sınırlandırılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin koruma altına alınan büyük ova sayısının 376’ya, korunan alan miktarının da 9 milyon hektara çıktığını ve şimdiden 2023 hedefine ulaşıldığını açıklaması oldukça önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

“Pek çok ülke erozyon nedeniyle çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır”

Çelik, topraklarda yaşanan diğer bir sorun olan erozyonun uzun yıllar sonucu oluşmuş verimli toprakların kısa sürede elden çıkmasına neden olduğunu söyleyerek, “Sadece bir santim kalınlığında kaybedilen toprağın bile yeniden oluşumu için geçecek sürenin yılları hatta yüzyılları bulacağı gerçeği sorunun ne kadar büyük olduğunu ortaya koymaktadır. Dünyada aralarında ülkemizin de yer aldığı pek çok ülke erozyon nedeniyle çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletlerin hazırlamış olduğu bir rapora göre, dünya üzerinde 250 milyon kişi çölleşmeden doğrudan, 1 milyar insan ise dolaylı yönlerden etkilenmektedir” şeklinde konuştu.

“Çiftçilerimize eğitimler verilmelidir”

Ülke topraklarında görülen erozyon nedeniyle kaybolan toprak miktarının Tarım ve Orman Bakanlığının çalışmalarıyla yıllık 154 milyon tona kadar düşürülebildiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

“Bu çalışmayı takdir ediyoruz. Büyük gayretlerle alınan bu sonucun ve kaybolan toprak miktarının daha da düşürülmesi önem arz etmektedir. Toprağımız, sanayi atıkları, uzun yıllar kullanılan kimyasal gübreler, zirai ilaçlar ve kentsel atıklardan dolayı kirlenmektedir. Kirlenmenin verdiği zararı telafi etmek çok zahmetli ve maliyetlidir. Topraklarımızın kirlenmesini önlemek için gerekli tedbirler alınmalı, çiftçilerimize kimyasal gübre ve ilaçların bilinçli kullanımı konularında eğitimler verilmeli, organomineral gübrelerin kullanımı teşvik edilmeli kimyasal ilaç kullanımının azaltılmasına yönelik biyolojik, biyoteknik mücadeleye ağırlık verilmelidir. Bazı bölgelerimizde tarım arazilerimizin uzun yıllar bilinçsiz bir şekilde sulanması tarım topraklarımızda tuzluluk ve çoraklaşmanın görülmesine neden olmuştur. Bu durumda olan topraklarımızda ıslah çalışmaları yapılmalı, basınçlı sulama sistemleri teşvik edilmeli, çiftçilerimiz eğitilmelidir. Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımıza, toprağın önemi çok iyi anlatılmalı, toprak sevgisi, çevre koruma bilinci aşılanmalı, topraklarımızı koruma konusunda bilinç oluşturarak gelecek nesillere topraklarımızı sağlıklı ve temiz bir şekilde bırakmak görevimiz olmalıdır.”