CHP’nin 38. Olağan Kurultayı ve 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan davanın duruşması, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapıldı. 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “görevsizlik kararına itiraz sürecinin kesinleşmesinin beklenmesine” karar verdi. Duruşma 8 Eylül’de devam edecek.
CHP‘nin 4-5 Kasım 2023’teki 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan’da yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan davanın üçüncü duruşması, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapıldı.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmaya, duruşmaya taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, iptali istenen 38. Olağan Kurultay’da seçilen CHP PM ve YDK üyelerinin feri müdahillik talebinde bulundu.
Mahkeme feri müdahale talebinin kabulüne karar verdi. Dilekçe veren aralarında Gamze Taşcıer, Ali Haydar Fırat, Suat Özçağdaş, Bahadır Erdem, Selin Sayek Böke’nin de olduğu yaklaşık 40 PM üyesi müdahil olabilecek.
26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “görevsizlik kararına itiraz sürecinin kesinleşmesinin beklenmesine” karar verdi. Duruşma 8 Eylül’de devam edecek.
Duruşmada ilk olarak söz alan Lütfü Savaş’ın avukatı Onur Yusuf Üregen, beyanında feri müdahillik talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu iddia etti. Söz konusu kurultayın divan başkanının Ekrem İmamoğlu olduğunu hatırlatan Üregen, “Kurultayda Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi için pek çok suç işlenmiştir. Bu kapsamda pek çok delegeye para ve ayni destek verildiği, iş verildiği, desteklemeyen delegelerin yakınlarını ve kendilerini ise CHP yönetimindeki belediyelerde işten çıkarılmaya yönelik baskı yaptığı deliller ile ortaya konulmuştur” dedi.
Üregen, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekilmesi için baskı yapıldığını iddia ederek, “Divan başkanı tarafından oy sayım ve döküm işlemlerine müdahale edilerek Kılıçdaroğlu lehine verilen 18 oy hukuksuz iptal edilmiş ve Özgür Özel’in kazanacağına dair algı oluşturularak delege iradesi manipüle edilmiştir. Kurultay, organize şekilde suç işlenerek, anayasanın emredici hükümlerini, kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek şekilde sakatlamıştır. Söz konusu kurultay, mutlak butlanla batıldır” diye konuştu.
Avukat Üregen, 6 Nisan 2025 tarihli CHP 21. Olağanüstü Kurultayı kararının da yetkisiz genel başkan tarafından alındığını, “mutlak butlan” kararının verilmesi durumunda bu kurultayın da yok hükmünde sayılması gerektiğini öne sürdü.
Üregen, “kurultayın, kanuna karşı hileye başvurularak düzenlendiğini” savunarak şunları söyledi:
“Partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir”
Üregen’in ardından CHP’nin avukatı Çağlar Çağlayan söz aldı. Feri müdahallik talebi hakkında konuşan Çağlayan, “Olası haksız bir davanın kabulü halinde delegenin verdiği görevi yerine getirememe durumu olacaktır. Bu yüzden bu kişiler davadan doğrudan etkilenmektedir ve taleplerin kabul edilmesi gerekir. Bu durum yargılamanın uzatılmasına etki etmez, tahkikat kaldığı yerden devam edecektir” dedi.
Çağlayan, kurultayların iptali hakkında yöneltilen suçlamaların iddianamede dahi bulunmadığını belirterek, “Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürütüldüğü ortadadır” dedi.
Açılan ceza yargılaması kapsamında yapılacak incelemenin, hali hazırda devam eden ceza yargılamasının beklenmesini gerektirdiğini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
“Kişilerin beraat etmesi durumunda ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır. Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus, iki seçim arasındaki süre konusudur. Süreyi seçim hakimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir. Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir. Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüpheliler ile ilgili milli güvenlik sorunu ifadesini kullanmıştır. Bu çarpıcı benzerlik tanıkların tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır. Bu yargılama sonucunda mahkemece yeni bir kurultay yapılmasını değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir.
“Mahkemenin kayyum atama gibi bir karar vermesi olanaksızdır”
Kurultaya ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi aynı gün kesin karar verir. Davada iptali istenen hususlardan biri seçim sonuçlarıdır. Mahkemelerin siyasi partilere ilişkin işlem ve sonuçlara dair işlem yapma görevi bulunmamaktadır. Yargıtay’ın da bu hususta pek çok kararı vardır. Bu kapsamda mahkemece verilmesi gereken karar, ‘görevsizlik’ kararıdır. Mahkemenin siyasi bir partinin kim tarafından yöneteceğine ilişkin bir karar verme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemenin kayyum atama gibi bir karar vermesi de olanaksızdır.”
“Mutlak butlan” konusu hakkında da savunma yapan Çağlayan, şunları söyledi:
“Mutlak butlan iddiasının ileri sürülebilmesi için dürüstlük kuralına uymayı gerektirir. 38. Olağan Kurultay’da bir sonuç çıkmış ve parti ona göre yönetilmiştir. Davacılardan biri de bu yönetim tarafından belediye başkanı adayı olmuştur. Bu kişinin sonradan ‘ben bazı şeyleri biliyordum’ demesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu yüzden mahkemece dinlenmez durumdadır. Davacıların iddiası, delegelerin iradelerinin fesata uğratıldığına yöneliktir. Hiç bir delegenin isteği dışında yanlış genel başkana oy verdiğine dair delil, tespit hatta iddia dahi bulunmamaktadır. İrade fesatının olması için tehdit ve hata olması gerekmektedir. Bunların hiçbiri bulunmamaktadır.”