Dayı, “Boztepe Volkan Konak Seyir Tepesi son günlerde yine tartışmaların odağında. Ne yazık ki bu tartışmaların çoğu hizmetin özüne değil, siyasetin kalıplarına sıkışıyor. Oysa şehir dediğimiz şey sadece binalardan, yollardan ibaret değildir; o şehir, ortak emeğimizin, alın terimizin ve sevgimizin bir yansımasıdır. Bu yüzden kim bu şehre bir çivi çaktıysa, hangi siyasi görüşten olursa olsun biz onun emeğine “Allah razı olsun” diyebilmeliyiz” diye yazdı.
Dayı, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Doğru yapılan her işe teşekkür etmek bir erdemdir; yanlışı söylemek de bir sorumluluk. Bugün eleştirmek kolay, takdir etmek zordur. Ama biz Trabzon’u seviyorsak bu zoru seçmek zorundayız. Çünkü eleştiri kısırlaştığında hizmetin önünü tıkar; takdir ise şehrin bereketini artırır.
Geçmişte Belediye Meclis üyesi olduğum dönemde Ganitayı Trabzon’a kazandıran Murat Zorluoğlu’na nasıl teşekkür ettiysek bugün de Ahmet Metin Genç döneminde yapılan hizmetleri görmezden gelemeyiz. Kim bu şehir için taş üstüne taş koymuşsa, o emeğin hakkını teslim etmek boynumuzun borcudur. Bizim anlayışımız,“yapan kim” değil “ne yapıldı” sorusunun etrafında şekillenmelidir.
Ben her zaman “sosyal belediyecilik” anlayışını savundum. Ahmet Kaya Başkanımız da bu konuda güzel çalışmalar yapmaktadır: Kent lokantaları, gıda destekleri, çocuklara yapılan yardımlar... Bunlar yalnızca birer proje değil insanın onuruna dokunan, dayanışma ruhunu diri tutan adımlardır. Kısıtlı imkânlarla da olsa vatandaşın elinden tutmak, o eli bırakmamaktır asıl hizmet. Çünkü hizmetin büyüklüğü bütçeyle değil, niyetle ölçülür.
TRABZON’UN UFKUNA AÇILAN KAPIDIR
Kıymetli arkadaşlar, bugün asıl problem Boztepe Volkan Konak Seyir Tepesindeki ücretlendirme değil asıl sorun gelinen noktada Trabzon artık kendi sınırlarını aşmak zorunda. Şehrin geleceği güneye açılacak yollarda, üretime ve istihdama dönüşecek yatırımlarda yatıyor. Güneye açılan her yol, aynı zamanda Trabzon’un ufkuna açılan bir kapıdır. Bu şehir, gençlerine iş, çocuklarına umut, esnafına nefes olabilecek bir atılım bekliyor.
Oysa bugün hâlâ yerel çekişmelerle vakit kaybediyoruz. Trabzon’un gerçek sorunları ortada: Trafik, yaşam kalitesini boğuyor. İnsanlar bir yerden bir yere ulaşmak için ömür tüketiyor. Artık bu meseleyi siyasetin değil, aklın ve bilimin konusu haline getirmeliyiz. Bu şehrin en büyük projesi, trafiği çözmek olmalıdır.
ŞEHİRLER KAVGAYLA DEĞİL, ORTAK AKILLA BÜYÜR
Unutmayalım, şehirler kavgayla değil, ortak akılla büyür. Hizmette yarışmak, fikirde üretken olmak gerekir; “sen yaptın, ben yaptım” kavgası kimseye fayda getirmez. Asıl mesele, “biz birlikte yaptık” diyebilmektir. Çünkü bu şehir, hepimizin evidir; güzelliğiyle, sorunlarıyla, umuduyla.
Siyaset, halka hizmet etmenin aracıdır; amaç asla olmamalıdır. İstihdam yaratmak, insanların hayatına dokunmak, vatandaşa güven vermek… işte gerçek siyaset budur. Bizim işimiz, vatandaşa hizmet etmektir. Ne makam için ne gösteriş için sadece bu şehir ve bu insanlar için”