Aylardır teröre karşı mücadele eden ve bu uğurda sayısız vatan evladını toprağa veren benim canım ülkemde sürekli çektiğimiz bu acılar yüzünden birbirimize sorduğumuz;  “Daha kötü ne olabilir ki?” sorusunun cevabını, zannederim 15 Temmuz gecesinde hep beraber almış olduk.
 *
 Kolay değil yaşadıklarımız.
Her fırsatta duamızı eksik etmediğimiz,  gücü ve kudretiyle anlatmakla bitiremediğimiz ordumuzdan teröristlerin çıkması hazmedilir gibi değil.
 *
 O gece yaşananlar ne akıl ile izah edilebilir, ne de mantıkla…
 *
 Perişan olduk milletçe…
 *
 Daha bıyıkları bile terlememiş olan Mehmetçiğin köprüleri kapatıp elindeki tüfeğin namlusunu kendi milletine çevirmesine mi yanarsın, çatışma ortasında kalan hamile bayanın bebeğini takside dünyaya getirmesine mi yanarsın, Milletin Meclisine bomba atılmasına mı, Genelkurmay Başkanı’nın kaçırılmasına mı, bunlar da yetmez denilip Milli İradenin görev verdiği Cumhurbaşkanı’nın yok edilmeye çalışılmasına mı?
 *
 Hangi birine?
 *
 Beşinci gün bugün…
Hala sindiremedik, sindiremeyeceğiz de…
 *
 Utanmadan, sıkılmadan bir de “Darbe” diyorlar bu yapılanlara…
Darbe ne ki!
Eski Hava Kuvvetleri komutanı ve aynı zamanda YAŞ üyesi olan Akın Öztürk’ün liderliğinde gerçekleşen bütün bu eylemler doğrudan vatan hainliğidir!
 *
 Darbeymiş!
 *
 Çok darbe gördü bu millet..!
Yüksek demokrasi ihtisasını darbelerden sıyrılarak yapmıştır.
 *
 27 Mayıs 1960 darbesi, 22 Şubat 1962 Talat Aydemir başkaldırısı, 20 Mayıs 1963 Talat Aydemir ayaklanması, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 YAŞ toplantısı kararları gibi birçok darbe girişimini mazimizde barındırıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelen bu girişimlerin hiçbirinde 15 Temmuz gecesi yaşananlar yaşanmamıştır.
*
 TSK’ın içinde nemalanmış bir grup hainin gerçekleştirdiği bu saldırılar sadece Cumhuriyete değil, millete karşı yapılan terör eylemleridir.
Yani, hedef sadece demokrasimiz değildi.
Hainlerin hazırlıklarına bakıldığında, çok büyük katliamlar planlanlandığı aşikâr…
 
*
 Türk Milleti’ni kendi tankıyla, kendi savaş uçağı ve ağır silahlarıyla yok etmek istediler. İstediler istemesine de, söz konusu vatan olduğunda Türk Milleti’nin birbirine nasıl kenetleneceğini, tankların önüne nasıl yatacağını, ağır silahların üzerine nasıl yürüyeceğini hesap edemediler.
 
*
 Çok büyük bir sınavı başarı ile verdik.
 
Lakin Türk Milleti için Milli İrade ve Demokrasi anlayışının ne demek olduğunu bütün dünyaya göstermiş olduk.
 
*
 
Velhasıl demokrasi hakkımızdır…
 
O PAŞALAR NE İSTER?
 Şimdi gelelim bu cennet vatana kast etmiş hainlerin hak ettiği cezaya…
Dilerseniz tarihten bir örnekle beraber bu cezayı onlara sindire sindire anlatalım:
 Bir Gün Padişah Yavuz Sultan Selim pazarda gezerken keklik satılan bir tezgâh görür ve keklik satılan tezgâha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.
Yavuz Sultan Selim sorar:
-Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?
Satıcı:
-Hünkârım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.
Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir ve
-Ver o kekliği bana! der.
 Herkes şaşkınlık içinde ne yapacak acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken, Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırır ve der ki:

-KENDİ IRKINA İHANET EDENİN SONU BUDUR!