Kapladığı alan yaklaşık 6 milyon 475 bin kilometre kare olan Amazonlar, dünyanın yağmur ormanlarının yarısından fazlasını içeriyor. Her 2,5 kilomete kareye 90 bin ton biyo kütlenin denk geldiği Amazonlar, dünyadaki tüm canlı türlerinin 10’da birine de ev sahipliği yapıyor. Amazonların bir diğer önemi, dünyanın sahip olduğu karbonun da 10’da birini barındırması. Bu miktar, yaklaşık 100 milyar tona denk geliyor.

Yağmur ormanlarının yok olması, tuttukları karbonun atmosfere salınmasına, dolayısıyla küresel ısınmanın ciddi ölçüde artmasına neden olabilir. İyi bir gelişme, 2004’ten itibaren hız kazanan doğa projeleriyle Amazonlardaki orman kaybının oldukça yavaşlamış olması. Temel sorun ise kısa dönem ekonomik sorunlar nedeniyle çiftçilerin ve yatırımcıların ağaçları kesmeye yönelmesi.

ÇIĞIR AÇABİLECEK KEŞİF
Uluslararası bir arkeolog ekibinin yaptığı keşif, Amazonların kaderini tamamen değiştirebilir. Arkelogların ortaya çıkardığı önemli bilgi, Avrupalıların bölgeye gelmesinden çok önce Amazonlarda yaşamış olan insanların, arazileri temizlemek için ağaçları yakmaması. Bu keşif, Amazon çiftçilerinin Avrupalıların gelmesinden önce ve sonraki dönemlerde arazilerini idare etmek için ateşe başvurdukları inanışıyla da ters düşüyor.

Arkeologların elde ettiği bulgular, antik çiftçilerin, “yükseltilmiş arazi çiftçiliği” adı verilen bir yöntem kullandıklarını gösterdi. Çiftçiler, yağmur ormanlarının sınırlarını çizen geniş ovalar boyunca toprak yığınları oluşturdu. Ardından, bu tümseklerin üzerinde tarım yaptılar.

Yapması ne kadar zor olsa da, bu sistem eski uygarlıklara çok büyük faydalar sağladı. Sel ve kuraklığın dengeli olduğu bir coğrafyada, rutubeti koruyarak toprağın sudan arınması ve havayla sürekli teması sağlandı. Antik çiftçilerin yöntemini ortaya çıkaran arkeolog ekibinde yer alan İngiltere’nin Exeter Üniversitesi’nden Dr. Jose Iriarte, yeni tarım alanı yaratmak için ateşe başvurmanın, toprağı önemli besinleri ve organik maddelerden yoksun bıraktığını ifade etti. Iriarte, antik yöntemin bugün kullanılmaması için herhangi bir engel olmadığını vurguladı.

Iriarte’ye göre, yükseltilmiş alan çiftçiliği yöntemiyle atmosfere karbon salınmasının önüne geçileceği gibi, hayatta kalması yağmur ormanlarına bağlı olan yoksul kırsal kesim de geçim kaynağı bulabilir.

BÜYÜK BİR NÜFUSU BESLİYORDU
Arkeologlar, yükseltilmiş alan tarımcılığının ne kadar yaygın olduğu konusunda emin değil. Ancak Amazonların çevresinde çok yoğun bir nüfus bulunduğundan yola çıkılarak, bu yöntemin zamanında yeterince fazla insanı beslediği tahmin ediliyor. Arkeologlar, yükseltilmiş alan tarımcılığının, Avrupalıların gelişine kadar bin 500 yıl boyunca kullanıldığı düşünüyor.

Montpellier Üniversitesi’nden Doyle McKey, savaş ve hastalıkların antik yöntemi kullanmış nüfusun yüzde 95’ini yok ettiğini, bu nedenle Amazon bölgesi için çok önemli olan tarımcılık yönteminin günümüze ulaşamadığına inanıyor.

McKey, “Amazon bölgesi Dünya’daki ekosistemlerin korunması, çok sayıda bitki ve canlı türünün hayatta kalması ve iklim değişikliğinin dengelenmesi adına çok önemli bir yer. Amazon ovalarını nasıl kullanacağımızı düşünürken, cevabı neredeyse iki bin yıl öncesinde bulabiliriz” dedi.