Birleşmiş Milletlerin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yayınladığı raporda, onun ve diğer üst düzey yetkililerinin sorumlu olduğu konusunda ‘yeterli delil’ olduğu belirtilerek Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yargılanması gerektiği kaydedildi.

BM’nin özel raportörü Agnes Callamard’ın geçen Kasım ayında Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğunda öldürülmesi konusunda hazırladığı raporda Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ‘önceden planlanmış bir cinayet’ olduğu yer aldı.

Agnes Callamard, “Özel raportörün kanaati, Kaşıkçı’nın, kasıtlı olarak, önceden planlanmış yargısız infaz edilmesinden, uluslararası insan hakları gereğince Suudi Arabistan’ın sorumludur” dedi.

Callamard raporunda, Kaşıkçı’nın İstanbul konsolosluğunda öldürülmeden önceki ses kayıtlarının incelenmesinden onun Suudi yetkilerce nasıl karşılandığı ve Suudi yetkililerden birinin ona “Seni almaya geliyoruz” dediğinin tespit edildiğini kaydetti.

Callamard, Kaşıkçı’nın Suudi yetkililerle işbirliğini reddetmesi üzerine Kaşıkçı’nın nefes almakta zorlandığı bir arbedenin duyulduğunu ifade etti. Özel raportörün raporla ilgili çıkardığı sonuçta, “Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki istihbarat yetkililerinin kayıtları değerlendirmeleri kaşıkçıya bir sakinleştiricinin enjekte edilmiş olabileceği ve plastik bir torba ile boğulmuş olabileceği şeklindedir” ifadesinin yer aldığı bildirildi.

Bulguların Kaşıkçı’nın öldürülmesi ve bildiği bilgiler konusunda Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın üzerinde bir baskı oluşturacağı belirtildi. Suudi Arabistan olayı alçakça bir cinayet olarak nitelemiş, cinayet konusunda Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın hiçbir bilgisi olmadığı iddia edilmişti.

Ancak özel raportörün görüşü bu yönde olmazken raportörün bulguları şöyle sıralanıyor:

"Veliaht Prens dahil Suudi Arabistan Kraliyetinin üst düzey yetkililerinin daha fazla soruşturulmasını gerektirecek inanılır delil mevcut.

Kaşıkçının öldürülmesi yargısız bir infazdır. Uluslararası insan hakları hukukunda Kaşıkçı’nın kaçırılma teşebbüsü bir insan hakları ihlali olup işkenceye karşı anlaşmada bir işkence suçudur.

Suudi Arabistan ve Türkiye hukuksuz ölümlerin soruşturması konusunda uluslararası standartları karşılamada başarısız olmuştur.

Suudi Arabistan, cinayeti inanılır şekilde soruşturmamış olup adaletin önüne engel olabilir.

Suudi Arabastan’da 11 sanığın yargılanmasının talebi, işlemlerin gizliliği ve inanılırlığı konusunda kaygıya sebebiyet verecek şekilde askıya alındı.

Kaşıkçı’nın öldürülmesi yurt dışında yaşayan muhaliflerin muhalif olduğu ülkelerin hükümet veya hükümet harici aktörlerin gizli eylemleri ile karşılaşma tehlikesine maruz olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Rapor, Kaşıkçı’nın öldürülmesinden 8 ay sonra kişisel sorumluluklar tespiti değerlendirilme süreci ya durdurulmuş ya da karartılmıştır.

Suudi Arabistan Devleti bugüne kadar Kaşıkçı’nın öldürülmesinde sorumluluğun kimlerde olduğu konusunda kamuyu açıklama yapılmamış ve Kaşıkçı ailesi ve meslektaşlarından özür dilenmemiştir."

BM özel raportörünün raporunda, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili olarak çocuklarına sunulan finansal paket hakkında bilgi aldığını belirterek bu meblağın uluslararası insan hakları hukukuna baliğ olup olmadığının araştırılması gerektiği de kaydedildi.

Cemal Kaşıkçı (59) 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul konsolosluğunda öldürülmüştü.

(İHA)