Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin, Azerbaycan, Suriye, Kıbrıs ve Myanmar'da devam eden krizlerde Birleşmiş Milletler'den (BM) beklentileri konusunda hayal kırıklığına uğradıklarını belirterek, ''Birçok konuda tek sesle konuşuyoruz ancak birlik içinde harekete geçmek konusunda çoğu zaman başarısız kalıyoruz'' dedi.BM  67. açılış etkinlikleri çerçevesinde BM Genel Kurulu'na hitap eden Davutoğlu, ''Şimdi değilse ne zaman'' diyerek, BM ve Güvenlik Konseyi'nin uluslararası krizlere müdahalede yeterince hızlı hareket kabiliyeti olmadığına dikkati çekti.

Filistin sorununda iki devletli çözüm formülüne olan desteklerini birçok defa kuvvetle vurguladıklarını ve bu yönde sayısız kararı kabul ettiklerini ifade eden Davutoğlu, ''Filistin'in BM Genel Kurulu'nda eşit bir üye olarak yer alacağı günü halen ümit etmekteyiz'' diyerek BM Genel Kurulu'nda aynı konuların her yıl tekrarlanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

Davutoğlu, Karabağ sorununa Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü içinde bir çözüm bulunması ihtiyacını her defasında dile getirdiklerini anlatarak, ''Ancak son 20 yıl içinde bu yönde atılmış somut tek bir adım bile bulunmamaktadır'' diye konuştu.

''Aynı şekilde Kıbrıs sorunu yarım yüzyıldır çözümsüz kalmaya devam etmektedir'' diyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu,  uluslararası toplumun tümü tarafından desteklenen 2004 tarihli BM Çözüm Planı'nın üzerinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini hatırlattı.

Davutoğlu, teröristlerin acımasızca saldırmaya ve masum insanların canlarını almaya devam etmesine karşın, ''terörizm'' melanetine karşı da halen etkin bir uluslararası işbirliği ve dayanışmanın gösterilmediğini belirterek, şöyle konuştu:

''Bugün aynı zamanda, bazı devletler de devlet terörü uygulamakta ve bizzat korumak zorunda oldukları masum vatandaşlarının hayatlarına kıymaktadır. Ancak bunun cezasıyla yüzleşmemektedirler. Suriye'de, Somali'de, Filistin'de, Afganistan'da, Myanmar'da ve başka birçok yerde yaşayan insanların haklarını kendimizinkiyle eşit görmediğimiz takdirde, nasıl özgürlük ve adaletten bahsedebiliriz?''

-''Şimdi değilse ne zaman?''-

Davutoğlu, ''Eğer temel insan hakları, siyasi güç hesapları için kurban ediliyor hatta BM Güvenlik Konseyi'ndeki bazı ülkeler arasında pazarlık konusu yapılıyor ve feragat dahi edilebiliyorsa evrensel insan hakları ve güvenlik nasıl sağlanabilir? Şimdi değilse ne zaman birlik ve beraberlik içinde hareket edeceğiz? Birleşmiş Milletler değilse, kim bize önderlik edecek'' dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, BM'nin çalışma usulleri ve yapılarının dünyanın bugünkü gerçekleri ile uyumlu olmadığının da altını çizdi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Genel Kurulu'nda Suriye, Arakan gibi şiddetin hakim sürdüğü ülkelerdeki acılara dikkat çekti.

Davutoğlu, dünyada şiddete mağdur olmuş insanların umut peşinde olduğunu ancak Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bu olaylara duyarsız olduğunu vurguladı "Biz çaresiz insanların yardımına gitmiyorsak kim gidecek" diye sordu.

Birleşmiş Milletlerin iç düzenlemesinin biran önce yapılması gerektiğini savunan Davutoğlu,  dünya üzerindeki mazlum milletlerin haklarını koruyacak bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Davutoğlu, ''Geldiğimiz noktada, güçlü, etkin ve güvenilebilir bir BM'ye ihtiyacımız olduğuna şüphe yoktur. Bu amaçla, uzun süredir ihmal edilen BM reformu konusuna artık el atmalı ve bu örgütü amacına uygun bir hale getirmeliyiz'' dedi. Türkiye'nin uluslararası barış için sarf ettiği çabalara değinen Davutoğlu, ''Vicdanlarınıza bu kadar açık bir şekilde seslenebiliyorum, zira Türkiye'nin Afganistan'dan Somali'ye, Suriye'den Yemen'e, Libya'dan Bosna'ya, En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) ile işbirliğinden Medeniyetler İttifakı ve barış için arabuluculuk girişimlerine kadar birçok konuda başarılı bir sicili bulunmaktadır'' diye konuştu.

-''İslamafobi de, antisemitizm gibi, yeni bir ırkçılık türü haline gelmiştir''

Son haftalarda İslam ülkelerinde tepkilere neden olan İslam karşıtı film hakkında da konuşan Davutoğlu, ''Hz. Muhammed ve İslam dinine yönelik son saldırıların açık bir provokasyon olduğunu vurgulamak isterim. Bu saldırılar, halkları ve ulusları birbirine düşürme amacından başka bir niyet taşımamaktadır'' ifadelerini kullandı.

''Maalesef, İslamafobi de, antisemitizm gibi, yeni bir ırkçılık türü haline gelmiştir'' nitelemesini yapan Davutoğlu, Müslümanlara ve diğer dinlerin mensuplarına yönelik nefret ve ayrımcılığı teşvik eden her türlü hakareti kınadığını söyledi.

Davutoğlu tahrik amaçlı film ile ilgili, ''Dünyadaki milyonlarca barışsever Müslümandan soyut ve hayali bir düşman yaratmak gayesini taşımaktadır'' tanımlamasında bulunurken, bu konudaki sözlerini, ''Ancak, hiçbir gündem, hiçbir tahrik, hiçbir saldırı ve nefreti teşvik eden hiçbir eylem, İslam'ın parlak yüzünü karartmaya gücü yetmeyecektir'' diyerek sürdürdü. Davutoğlu, Libya'daki ABD Büyükelçisi dahil, birçok ülkede can kayıplarına yol açan her türlü provokasyon ve şiddeti de aynı şekilde kınadıklarını aktardı.

Sözkonusu saldırılara ilişkin, ''Yaşanan son olaylar sadece Müslümanları değil, tüm inançların ve dinlerin mensuplarını da kaygılandırması gereken çok daha ciddi bir soruna işaret etmektedir'' açıklaması yapan Davutoğlu, bu konuda uluslararası bazı adımların atılması gereğine değinerek, dini inançlar ve mensuplarını karalayan eylemlerdeki artışın, uluslararası barış ve güvenlik için kaygı verici bir noktaya eriştiğini kaydetti.

-''Tüm dinlerin ve mensuplarının tahkir edilmesi bir nefret suçu olarak kabul edilmeli''-

''Bu nedenle, tüm dinlerin ve mensuplarının tahkir edilmesinin bir nefret suçu olarak kabul edilmesinin zamanı gelmiştir'' diyen Dışişleri Bakanı, bu doğrultuda süratle gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini, özellikle BM'nin bu çabalara öncülük etmesi ve bu yönde gerekli uluslararası hukuki çerçeveyi oluşturması gerektiğini belirtti.

Davutoğlu, ''Biz, Türkiye olarak, bu hedefin aktif takipçisi olacağız ve uluslararası örgütler ve fikirdaş ülkelerle birlikte, İslamofobi ve her türlü nefret suçuna karşı yeknesak ve etkin bir duruş sergileyeceğiz'' diyerek bu konuda net duruşlarının altını çizdi.

Genel Kurul konuşmasında terör ile ilgili de net ifadeler kullanan Davutoğlu, ''Diplomatların emniyet, güvenlik ve korunmalarının sağlanması ihtiyacının da bilinci içindeyiz. Son 40 yıl içerisinde, Türkiye 33 diplomatını ASALA terörizmine kurban vermiştir'' dedi. Davutoğlu, BM'ye diplomatların korunması konusuna yeni bir anlayışla yaklaşması çağrısında bulundu.

-BM Güvenlik Konseyi'ni göreve çağırdı-

Suriye konusunda da düşüncelerini dile getiren Davutoğlu, ''Rakamlar çok açıkça her şeyi ifade etmektedir. Bugüne kadar 30 binden fazla insan ölmüş, yaklaşık 300 bin Suriyeli komşu ülkelere kaçmış, 1 milyon kadarı da ülke içinde evlerinden olmuştur. Peki uluslararası camia bu katliamı durdurmak için bugüne kadar ne yaptı?'' Kelimenin tam anlamı ile hiçbir şey'' diyerek konuşmasının dozunu yükseltti.

Halen masum insanların hayatlarını kurtarmaya yönelik tek bir etkin adım bile atılmadığını söyleyen Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi üyelerini göreve çağırdı.