Japonya Baş Kabine Sekreteri Katsunobu Kato, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerine ilişkin durumu endişeyle izlediklerini söyledi.

Uygur Türklerine yönelik asimilasyon iddiaları nedeniyle uluslararası kamuoyu tarafından eleştirilen Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki uygulamalarına bir tepki de Japonya’dan geldi. Japonya Baş Kabine Sekreteri Katsunobu Kato, Tokyo’nun Uygurları çevreleyen durumdan duyduğu endişeyi dile getirdi. Çin dahil olmak üzere uluslararası toplumda özgürlük, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere saygı duyulmasının önemli olduğunu kaydeden Kato, "Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları meselesini endişeyle izliyoruz" dedi. Kato, Japonya’nın konu hakkındaki tutumunu net bir şekilde Pekin’e ileteceğini de sözlerine ekledi.

POMPEO AÇIKLAMA YAPMIŞTI

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da dün konuyla ilgili yaptığı açıklamada bölgedeki insan hakları ihlallerine dikkat çekmişti. "Mart 2017’den bu yana, Çin Komünist Partisi’nin yönetimi altındaki Çin yönetiminin Müslüman Uygur halkı başta olmak üzere Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik insanlığa karşı suç işlediği sonucuna vardım" diyen Pompeo, Müslüman Uygur halkı başta olmak üzere Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik insanlığa karşı soykırım suçu işlendiğine inandığını belirtmişti.

ULUSLARARASI KAMUOYUNUN GÜNDEMİNDE

Çin’in son yıllarda Uygur Türkleri başta olmak üzere etnik azınlıkların inanç ve kültürlerine yönelik gerçekleştirdiği insan hakları ihlali iddiaları uluslararası kamuoyu tarafından sıkça eleştiriliyor. Pekin’in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı kamplarda Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, en az 1 milyon kişinin tutulduğu tahmin ediliyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kampın bulunduğu, kaç kişinin söz konusu tesislerde tutulduğu ya da kaçının sosyal hayata ne ölçüde geri dönebildiği kesin olarak bilinmezken, Çin’in azınlıklara dil becerisi, mesleki yeterlilik ve kültürel uyum kazandırdığını iddia ettiği kamplar dünya kamuoyunda hak ihlali kaygılarına neden oluyor.

(Burak Ersoy/İHA)