Fenerbahçe’deki iç kavga dolaylı yoldan bizi, Trabzonspor camiasını da ilgilendiriyor. Çünkü kavganın temelinde 2010-11 futbol  sezonunda yaşanan şike gerçeği var.
 
Rasim Ozan Kütahyalı, şike hainliği tespit edildiğinden bu yana, hangi gerekçelerle olursa olsun Aziz Yıldırım’a karşı dik durdu. İstese, bir G.Saraylı olarak bu işlere bulaşmazdı. Örneğin, program arkadaşı Sinan Engin gibi. Sinan, ‘Ne şiş yansın ne kebap’ dedi ama Aziz’e de toz kondurmadı. Trabzonspor camiasına akıl(!) verdi ‘Kapatın artık şikeyi unutun’ diyerek.
 
Rasim Ozan Kütahyalı ’ya Aziz’in saldırması, O’nu tehlike görmesindendir. Ben olaya çok basit bir sosyolojik gerçeklikle yaklaşıyorum. Düşmanımın düşmanı dostumdur. Bu kavga, Fener’in iç işleri diyerek Trabzon camiası olaya Fransız kalmamalı. ROK’a gerekli desteği vermeli. Bu destek, sosyal medya üzerinden olabilir. Taraftar ROK’un cesaretli çıkışlarını alkışlamalı.
 
Görünen o ki, Aziz Yıldırım’ın işi bitti.
 
Ali Koç’un F.Bahçe başkanlığına adaylığı, bilelim ki bizim Trabzonspor camiasının şike mücadelesini daha da kararlı yürütmesine neden olacaktır. Çünkü Ali Koç şike sürecinde, mahkemelerde Aziz Yıldırım’a tam destek vermiş, Aziz’in o dönem ayakta durmasına neden olmuştur. Ali Koç’un, F.Bahçe başkanı olacağı bir ortamda, Trabzonsporlular olarak şike mücadelemizin yeniden daha dirençli başlamasına nedendir. Koç, Aziz ile o süreçte kol koladır ve şikeyi bilmiş, şikenin içinde olmasa da bilgisi dahilinde gelişen emek gaspına seyirci kalmıştır.
 
ROK’un, Aziz Yıldırım’la mücadelesinden yakında çok ilginç belgeler bilgiler ortalığa saçılacak. Türk futbolu bağırsaklarını temizlemeli. ROK bu konuda bir adım atmıştır.
 
Sevgili Rasim Ozan Kütahyalı; seninleyiz. Seninle yan yana omuz omuzayız. Kararlı tutumun Türk futbolu adına  önemli bir gelişme.

XxX
 
Güya seçilmiş(!) belediye meclis üyeleri
 
Ak Parti’nin kuruluşundan bu yana geleneksel hale getirdiği, milletvekilleri kampının Trabzon’un ilgilendiren en önemli bölümü, Son Samuray filmi ile yakından ilgiliydi.
 
Parti, Trabzon’da yerel seçimleri kaybetmişti. Ardından milletvekili kampı yapılmış, zamanın başbakana R.Tayyip Erdoğan; Trabzon vekilleri ile baş başa geldiği ortamda onlara Son Samuray filmini izlemelerini tavsiye etmişti.

Ak Parti’nin milletvekili kampları; parti içi eleştiri mekanizmasının en şiddetle hayata geçtiği zemindir. Bütün bakanlar, kendileri gibi seçilmiş milletvekilleri huzurunda adeta hesap verirler. Guruplar halinde, vekillerle buluşan lidere karşı da vekiller her türlü talepleri ile partide aksayan işleri açık açık anlatırlar. Bu Ak Parti’yi dinamik tutan bir uygulama.
 
Ama gelin görün ki, tavandaki bu uygulama tabanda maalesef yok.
 
Mesela, Başbakanın zamanında Son Samuray filmini izleyin dediği Trabzon gerçeğinde, yerel yönetimlerde; Belediye meclis üyeleri partilerinin grup toplantılarında Belediye başkanlarının icraatlarını masaya yatırabiliyorlar mı?
 
Hayır, yatıramıyorlar. Ağızlarını bile açamıyorlar. Oysa onlar da seçilmiş. Büyük şehirden küçük belediyelere hiçbir belediye meclis üyesi belediye başkanı karşısında grup toplantısında tek bir kelime bile edemiyor. 

Sandıktan seçilmişliklerinin hakkını veremiyor. Verseydiler, Trabzon böyle başı bozuk olur muydu? Bu şehrin her türlü günahında Belediye Meclis üyeleri de vardır.

Size ilginç bir şey daha diyeyim.

Mesela ilçe belediye meclisinde bir karar alınıyor. O mecliste, büyükşehir meclis üyesi de var. Geliyor büyükşehir’e, kararını savunamıyor. Niye ilçe’de böyle bir karar aldık diyemiyor. Başkan kabul etmiyorum dediğinde sin küllahımı oynuyor. Ya, sen niye milletin karşısına dikildin oy istedin.

Bilelim da.

Tam ben bunları yazarken bakın ne oldu.
 
Şehir hassasiyeti konusunda titizliğine inandığım eski Belediye Meclis üyesi Osman Necip Sevinç aradı. Dedi ki..”Ali’ciğim ben meclis üyesiyken inandığım doğruları hem grupta hem de mecliste söyledim. Zaman geldi grup kararına uymadım, oyumu öyle kullandım. Bana, partimde bu adam hep sorun yaratıyor dendi. Oysa Trabzon’un yararına konuştum. Bir de baktım, seçimlerde aday gösterilmedim. Onun için belediye meclis üyeleri konuşamaz. Konuşursa, benim gibi tasfiye olur…”
 
Sevinç yerden göğe kadar haklı

Bu iş tek sesle olmaz, Trabzon hassasiyetini yaşayan on kişi bir araya gelsin o mecliste dik dursun bakın neler oluyor?
Ama, herkesin bir hesabı var.
 
XxX

En son kavga etmesi gerekenlerdi…
 
Trabzon ilginç bir kent.

Ak Parti’den Arzu Yalçınalp ile CHP’den Turgay Şahin’i yakından tanırım. İkisi ile de mesai arkadaşlığı yaptım. İkisinin de kılı kırk yaran yapısı vardır. İkisi de iyi partilidir. İkisi de hoşgörülüdür. İkisi de çağdaştır. İkisi de vatan millet sevdalısıdır. Ve en önemlisi ikisi de akçeli işlerde çok titizdir. Turgay Şahin, milyonlarca liralık ihaleler yapmış imzalamış adamdır. İstese yatı katı olurdu emekli maaşı ile zor geçiniyor. Arzu Yalçınalp da öyledir. Piyasada serbest çalışıyor ve ekmek mücadelesi veriyor.

Yalçınalp Ak Parti yürütmede medyadan sorumluydu. Ve Ak Parti’nin her türlü akçeli reklam işlerini de yürütüyordu. O’nun titiz çalışması bazı kesimleri rahatsız etti. Oysa, o olması gereken titizliği gösteriyordu, nasıl olsa çamur at izi kalır denir ya atıldı bir çamur. Nerede yazıldı bilmiyorum, güya ihale işlerine karıştı diye Revi, görevinden almış. Ya Revi görevinden alsa, yürütmeden de atardı. Yalçınalp yine yürütmede.

Turgay Şahin de bu dedikoduların yer aldığı haberi aldı sayfasında paylaştı. Kendi görüşü değildi. Bunu da belirtti.

Turgay Şahin öyle elinde bilgi belge olmadan insanları karalamaz. Zaten kendi de dedi, ben bir haber sitesinde yer alan yazıyı paylaştım.

Şimdi bu iki medeni insanın en kısa zamanda bir araya gelip, birbirlerine saygıda kusur etmeyecek bir barış ortamı yaratması gerekiyor.

Çünkü bu iki insan, hem partileri için hem de Trabzon için gerekli insanlardır.