Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, Türkiye'nin şu an geldiği noktada ekonomik ve siyasi istikrarın çok büyük öneminin olduğunu ve bu istikrarlı ortamdan en kazançlı çıkanın da yine bankacılık sektörü olduğunu belirterek, ''Bu ortamı bozmak isteyenlerin de gözlerinin yaşına bakmayız, bakmayacağız'' dedi.
Öztekin, bankacılık sektörünün ekonomiyi direkt etkilediğini ve bu sektörü birlikte büyütmenin peşinde olduklarını söyledi.
Amaçlarının, ülkenin bankacılık sektörünü daha ileriye götürmek olduğunu belirten Öztekin, ''Ben sektörün gelişmesinden yanayım, kurumun daha fazla etkin olmasını istiyorum. Bankacılar, artık bankacılığın nasıl yapılması gerektiği konusunda çok daha bilinçli. Bankacılığı şahsi çıkarları için kullananların ayıklandığını düşünüyorum. Türkiye'nin şu an geldiği noktada ekonomik ve siyasi istikrarın çok büyük önemi var ve bu istikrarlı ortamdan en kazançlı çıkan da yine bankacılık sektörü olmuştur. Bunu bozacak her türlü davranıştan hepimizin kaçınması lazım. Bu ortamı bozmak isteyenlerin de gözlerinin yaşına bakmayız, bakmayacağız'' diye konuştu.
''Bankaların agresifliği tüketicilere zarar verebiliyor''-
Devletin en önemli görevlerinden birinin, bireyleri koruyabilmek olduğuna dikkati çeken Öztekin, OECD'nin de bu konuda prensipleri olduğunu bildirdi.
OECD'nin, finansal tüketiciyi koruma yönünde bir takım stratejiler geliştirdiğini anlatan Öztekin, şunları kaydetti:
''Avrupa'da da Türkiye'de de bu tür eylem planları geliştirilecektir. Kredi kartında faiz tavanı ve yine bir takım kısıtlamalar getirildi. Şahsi kanaatim, özellikle finansal tüketicinin bankalara karşı korunmaya ihtiyacı olduğudur. Bizim bir görevimiz de tasarruf sahibini ve finansal tüketiciyi bankalar karşısında korumak.
Kurumumuza da tüketicilerden özellikle bireysel krediler ve kredi kartlarına ilişkin uygulamalara yönelik çok şikayet geliyor. Bankalar özellikle bireysel kredilerde biraz agresif. Bu agresiflik bazen tüketicinin zararına da olabiliyor.
Tüketicinin haberi olmadan, genel bireysel hizmet sözleşmelerine dayanılarak kredili mevduat hesabı açılabiliyor veya kredi kartı gönderilebiliyor. Bu konulara ilişkin önümüzdeki günlerde bir düzenleme olacak.''
Öztekin, bu düzenlemelerin hemen bugünden yarına olmayacağını, ancak mutlaka tüketiciyi daha fazla bilgilendirmeye ve korumaya yönelik düzenlemelerin yapılacağını ifade etti.
''Bakmak istemezlerse göremezler''
Bazı bankacıların basına yansıyan, ''Yarın ne olacağını görmüyoruz'' şeklindeki ifadelerine ilişkin de Öztekin, böyle bir bankacılık anlayışının olamayacağını söyledi.
Öztekin, şöyle devam etti:
''Bankacılar, yarını hesaplayarak hareket eder. Elbette bir kıyamet koparsa kimse yarının en olacağını bilemez ama şu anda öyle bir şey yok. Bir çok değişken ortadayken felaket tellallığı yapmanın anlamı yok. 'Biz yarın ne olacağını bilmiyoruz' O zaman niye bankacılık yapıyorsun? Bu nasıl bir yatırım, bu nasıl bir müteşebbislik anlayışı? Böyle bir şey yok.
Elbette riskler var ama bu riskleri asgariye indirmek için de bir çok düzenleme yapıyoruz. Her türlü riske karşı bankalarımızı daha korunaklı hale getirmeye çalışıyoruz. Bu kadar şeye rağmen hala böyle diyenlere de bakmak istemezlerse göremezler diyorum. Bakanlar gayet de iyi görüyor.''
''4 kredi kartım var ama 2'sini aktif olarak kullanıyorum''
Özel hayatına ilişkin bilgiler de veren BDDK Başkanı, alışverişlerinde kredi kartı kullanmayı tercih ettiğini söyledi.
Kendisinin 4 kredi kartı olduğunu, ancak bunların 2'sini aktif olarak kullandığını anlatan Öztekin, bir kredi kartını neredeyse hiç, birini ise üniversiteye giden kızı için kullandığını söyledi.
Öztekin, kredi kartının bilinçli kullanılması halinde önemli bir araç olduğuna dikkati çekerek, ''Kredi kartının şöyle de bir katkısı da var. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alıyor. Nakit aldığımız ve fiş almadığımız zaman bence vatandaşlık görevimizi bir noktada eksik yapmış oluyoruz. Ancak kredi kartını kesinlikle bilinçli kullanmak gerekiyor. Kredi kartı borcundan ağzı yanan herkes bankaları suçluyor. 'Banka bana çok limit verdi' deniliyor. Tamam, banka sana limit verdi de kimse kimseye de zorla bu limiti kullan demiyor'' şeklinde konuştu.
''Ortak limit belirleme konusunda daha çok çalışılması gerek''
Ortak limit belirleme çalışmalarını da anlatan Öztekin, bunun kısa sürede halledilebilecek bir konu olmadığını ifade etti.  Bu konu hakkında daha çok çalışılması gerektiğini vurgulayan Öztekin, sözlerini şöyle tamamladı:
''Şimdi limiti kime tanıyacaksınız? Bir limit tanıdınız, A bankasında da bir limit var, B bankasında da var. Hangisini kapatacaksınız? Yoksa tüketiciye mi bırakacaksınız seçimi? Siz bir adres gösterirseniz haksızlık olur. Bunlar çözülecek ama kısa sürede olması zor. Asıl insanların finansal ürünlerin tüketilmesi konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. İnsanlar ayaklarını yorganlarına göre uzatmıyor. Lüks tüketim çok fazla. İnsanlar gelirine göre yaşamıyor. Eskiden atalarımızın sözlerini dikkate alarak yaşardık ama artık ciddi bir tüketim toplumu olduk. Dolayısıyla insanları öncelikle bu konuda bilinçlendirmek gerektiğini düşünüyorum.''