Bilirsiniz ekonomi ve siyaset birbirinden ayrılmaz ikilidir. Bazen birbirlerinin eksiklerini kapatır, büyük girdapların oluşmasını engeller. Ama yine de anlaşamadıkları alanlar çok gibidir.

Şimdi vereceğim örnekte olduğu gibi gerek ekonomide ve gerekse siyasette yaşanan çalkantılar güvenli limanlar aramamıza neden oluyor.  

Düşük risk kategorisinde ki Türkiye ekonomisi altın gibi güvenli bir liman sayesinde dönemsel zirveyi atlattı. Fiyatı yükselince altına yatırım yapanlar yeni beklentiler içine girdiler.

Ancak öyle görülüyor ki finansal piyasalar siyaseten neyin ne anlama geldiğini yorumlayamıyor. Güçlü dalgalanmalar karşısında ne tedbir alacağını, nasıl senaryo yazacağını bilemiyor.

Amerika’dan bir örnek. ABD’deki son yaşananlar Donald Trump yönetiminin ağır bir mağlubiyet yaşamasını engelledi. ABD yönetimi zor bir duruma düşmedi, hem de siyasi tansiyon çok yükselmedi. Bundan sonrasını analiz etmeye çalışırken Trump’ın iyi bir pazarlıkçı olduğunu unutmamak lazım.

Sadece ABD’de değil Türkiye’de de siyasi olayların ekonomik ve finansal etkilerini tahmin etmek kolay değil. Türkiye şimdi referanduma kilitlenmiş durumda. Bütün yatırımlar ertelemiş, istihdam durma noktasına gelmiş. Önümüzdeki dönemde fiyatlamalar, ekonomik temeller üzerine yoğunlaşacağa benziyor. Yani herkesin bir beklentisi var. Bir yandan da Reel ekonomiyi desteklemek için; vergi indirimleri, KOSGEB kredileri, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve kredi garanti kuruluşlarına Hazine desteği sağlanması gibi adımlar atıldı. Vergi indirimlerinin kısa vadede tüketime direkt etkisi olacağı kaçınılmayacaktır. KGF kefaletiyle verilen kredilerde ciddi bir artış oldu. Sadece bir haftada 40.000’e yakın işletme bundan faydalandı. Önümüzdeki aylarda bunun ekonomi üzerinde pozitif yansımaları olacak. Krediyi alan işletmelerin bir kısmı bu kaynakla geçmişten gelen kredi borçlarını öder. Yaratılan kaynağın bir bölümü yeni yatırımlara gider. Yatırımların artmasıyla büyüme ve istihdam tarafında bir hareketlenme olur. Artık, ‘‘Türkiye’de keşke şunlar olsaydı’’ diyerek dövünmeye hakkımız kalmayacak. Geçmişte kontrolümüz dışında olaylar da yaşandı. Darbe girişimi yaşadı. Aradan geçen zamanda referanduma hazırlık dönemi düşünülürse, ekonomik aktiviteyi canlandırmak için politikalar oluşturma zamanı uzakta değil. Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yapısal reformları daha fazla konuşacağımız dönem yaklaşıyor.

Konuyla ilgili analiz yapan uzmanlara baktığımda hem ekonomiyi hemde siyaseti iyi yorumluyorlar.

Kulak vermemiz gerek.