Gıda fiyatları, kuraklık ve et üretimiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Eker, fiyat artışının kuraklığa bağlanmasının doğru olmadığını belirtti.
Enflasyon rakamlarına bakıldığında bunun nedeninin açıkça görüleceğini belirten Eker, "Üretici enflasyonu yüzde 6,3, tüketici fiyatlarının artış oranı ise yüzde 14, arada 8 puan fark var. Bir yandan üretici kaybediyor bir yandan tüketici. Arada birileri bu zamdan faydalanıyor. Yani aracılar kazanıyor" ifadesini kullandı.
Çekirdek enflasyonun yüksek olduğunun altını çizen Eker, bu nedenle gıdanın enflasyonun tek sorumlusu olarak görülmesinin "başka bir amaç" taşıdığını kaydetti.
Türkiye’de kuraklığa rağmen ihtiyaç duyulan üretimin yapıldığına işaret eden Eker, kuraklık ve zam haberleriyle spekülasyon yaratmaya çalışanlar olduğunu bildirdi.
Üretici ve tüketiciyi koruyacak komite kurulacak
Hem tüketiciyi hem de üreticiyi koruyacak bir komitenin kurulacağını belirten Eker, "Biz hükümet olarak gerek makro ekonomik gerek üretim politikaları kapsamında bir komite kurulmasına karar verdik. Oluşturulan komite, üretici ve tüketici fiyatları arasında oluşan zincirdeki halkalarda, nerelerde ne problem var, onları tespit edip gerekli tedbirleri alacak" ifadesini kullandı.
Kuraklığa rağmen Türkiye'nin ihtiyaç duyulan tarım ürünlerinin tamamının yurt içinden karşılandığını kaydeden Eker, şöyle devam etti:
"Kuraklık sadece bazı ürünlerde bir miktar düşme yaşanmasına neden oldu. Mesela hububatta düşme oldu. Türkiye’nin geçen seneki buğday üretimi 22 milyon tondu. Bu rakam cumhuriyet tarihinin rekoruydu. Yani geçen yıl kırılan rekora göre bir miktar düşme yaşandı. Buğday, mısır, çeltik, ayçiçeği gibi temel ürünlerde herhangi bir üretim sıkıntımız yok. Zam, kuraklık, don gibi haberlerle birileri malı götürdü."
Türkiye'deki et talebinin, refah artışıyla arttığını belirten Eker, sürdürülebilir et üretiminin sağlanması için hayvancılık alanında yeni reformların yolda olduğunu bildirdi.
Yeni politikaların hayata geçirilmesiyle besiciliğin daha karlı hale geleceğini belirten Eker, "Etin maliyetini azaltmadan verimli hayvancılık olmaz. Besicinin yaptığı işi daha karlı hale getirmek için eti etçi ırktan, sütü sütçü ırktan temin etmek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
Ette maliyet artışı yaşandığına dikkati çeken Eker, bu konuda gerekli çalışmalar yapıldığını bildirdi. Öncelikli hedefin Türkiye'de yerli etin kalitesinin ve miktarının artırılması olduğunu vurgulayan Eker, uygulanan politikalar ve verilen teşviklerle Türkiye'de 2002'de 10 milyon olan büyükbaş sayısının bugün 14,5 milyona, küçükbaş sayısının ise yaklaşık 40 milyona çıktığını bildirdi.
Türkiye'de küçükbaş hayvancılığın ilk kez kendi dönemlerinde destekleme kapsamına alındığını belirten Eker, kayıt altındaki kırmızı et üretiminin 1 milyon tona ulaştığını kaydetti.
"Tohumlanan her etçi hayvan için 500 lira destek"
Hayvancılıkta dönüşüm projelerinin devam ettiğini belirten Eker, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovası Projesi kapsamında yer alan 35 ili, besi materyali üretimi için hibe desteği kapsamına aldıklarını ifade etti.
Bölgelerde bulunan yerli süt ırkının, etçi ırkla tohumlanmasına yönelik projeler geliştirdiklerini belirten Eker, tohumlanan her etçi hayvan için 500 lira destek vermeye başladıklarının altını çizdi.
"Rusya’ya ihracat haberleri fırsatçıların işine yaradı"
Rusya'ya ihracata ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Eker, "Rusya ile ticaret yapacağız diye 30 yıllık geleneksel eski müşterilerimizi bırakmayacağız. Rusya ile ihracat gündeme geldiğinde gıda fırsatçıları zam haberleriyle piyasaya çıktı ve böylece yine bu haberler fırsatçıların işine yaradı" ifadesini kullandı.