Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, faizin bir an önce 29 Ocak’taki seviyesinin altına inmesi gerektiğini söyledi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İhracatın Finansmanı toplantısında soruları yanıtladı. Zeybekci, faizin bir an önce 29 Ocak’taki seviyesinin altına inmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Yarın bildiğimiz gibi Merkez Bankası’nın Para Kredi Kurumu’nun bir toplantısı olacak. Bu toplantı sonunda da Merkez Bankası’nın faizlerle ilgili bir karar alması bekleniyor. Piyasaların aşağı yönde faizleri indirimi yönünde bir karar beklentisi var. Türkiye’de hiç kimse gerek siyasette, gerek ekonomide, gerekse hükümette, gerekse bankacılık piyasasında faizin yukarı olmasını, yükselmesini isteyeceğini düşünmüyoruz. Yüksek faiz demek üretmemek demek, enflasyon demek, yüksek faiz demek büyümemek demek, yüksek faiz demek istihdamın düşmesi demek, yüksek faiz demek Türk lirasının aşırı değerlenmesi demek. Türk Lirasının aşırı değerlenmesi demekten kastımız şu; faiz eğer beklentilerin üzerinde olursa Türkiye’ye doğru yabancı paranın istenmeyen sıcak paranın akması TL’yi talep etmesi ve TL’nin değerinin yukarı çıkması demek olur. Bu da Türkiye’de ihracatın negatif yönde etkilenmesi ithalatın pozitif yönde etkilenmesiyle dış ticaret açığının artması ve dolayısıyla cari açığın artması oluyor. Onun için bir an önce biz faiz oranlarının 29 Ocak’ta çıkarıldığı seviyenin altına inmesini istiyoruz. Piyasa faizin aşağı doğru yönlenmesini destekliyor. Şuanda ekonomimiz faizin aşağıya doğru gidişatını destekliyor. Merkez Bankası’ndan beklentimiz, piyasanın bu güne kadar yüzde 12’lerden yüzde 8. 5’lara kadar çektiği gösterge faizi arkadan takip eder bir şekilde değil piyasanın önüne düşen piyasayı bu yönde destekler şekilde faizleri piyasanın önünde aşağıya doğru çekmesini bekliyoruz yarınki beklentimizde bu yöndedir".
Zeybekci, Merkez’den beklentilerinin piyasayı arkadan takip etmemesi, faizleri piyasanın önünde aşağı çekmesi olduğunu belirterek, "Türkiye’de enflasyon talep enflasyon olmaktan çıktı, enflasyonun sebebi bir dönem kurdan kaynaklanan, özel tüketim vergilerinden kaynaklanan bir etkisi vardı enflasyonun yukarı doğru çıkmasında ki bu maliyet enflasyonu. Kurdan ve ÖTV artışından kaynaklanan maliyet enflasyonu Mayıs ayı sonu itibariyle hemen hemen sıfırlandı ama faizin getirmiş olduğu maliyete katkı kesintisiz olarak devam ediyor. Beklenen piyasanın gösterdiğidir. Piyasa, Merkez Bankası’nın önünde bir faiz indirimini gösteriyor. Biz bu faiz indirimin düşmesinin üretime, istidama ve yatırıma katkısı olacağını düşünüyoruz. Tüketimde beklenen gibi katkı yaparak bir talep enflasyonu yaratacağına inanmıyoruz. Çünkü son dönemlerde tüketim piyasalarında ki taksitlendirmeyle ilgili sınırlandırma gerekse tüketim alanındaki almış olduğumuz tedbirlerle tüketimdeki daraltma, soğutma faaliyetleri son derece etkin olmuştur. Bunun için ben böyle bir indirimin tüketime yansıyacağını düşünmüyorum" dedi.
Irak’ta yaşananların Türkiye’nin ticareti ve ihracatçılara etkisiyle ilgili olarak Bakan Zeybekci, "Irak, kayıtlı olarak 12 milyar dolar civarında ihracat yaptığımız, Almanya’dan sonra ikinci büyük pazarımız. Irak’a başka bir yerden geçme ihtimalimiz yok. Şuandaki Irak’a yaptığımız ihracatımızın bütün kurgusu; Habur’dan çıkan araçlarımız Zaho’ya kadar gidiyor 20 km güneye kadar gidiyor ve çekiciler dorseleri bırakarak başka dorse alıp ülkemize geliyor böyle bir döngü var orada. Bugüne kadar Türkiye’den gönderilen ürünlerle ilgili bir sorun yaşanmadı ama şuan bir endişe var. İhracatımızın yüzde 20 - 30’luk kısmı kuzeyde tüketiliyor geri kalanı güneye giden bir ihracatımız. Güneye inişte bir tedirginlik var. İhracatımız tedirgin mi, ekonomimiz tedirgin mi? elbette tedirginiz. Orada alıkonan vatandaşlarımızın canlarından dolayı tedirginiz. Diğer taraftan ikinci pazarımız olması sebebiyle de oraya olan ihracatımızın yavaşlamasından tedirginiz. Türkiye, toplam yumurta ihracatının yüzde 90’ını, beyaz etin yüzde 75’ini, demir-çeliğin yüzde 20’sini, çimento ihracatının yüzde 15’ini Irak’a yapıyor. Bu ihracatı yapan bölgeler de o bölgelerdeki şehirlerimiz kesinti olması bizi ekonomik olarak o bölgede etkiler. Cari açığımız etkilenir mi? Cari açık ilk 4 aylık dönemde yüzde 33 oranında daraldı. Yaklaşık 16 milyar dolar cari açık oluştu. Hedefimiz 50 milyar dolar. Cari açığımızı 50 milyar doların çok daha altında bir noktada başarıyla tutturacağız. Bir etkisi olacak mı denirse ben hedeflerimizi bozacak kıracak bir etkisinin olmasına inanmıyorum. Türkiye bütün olumsuzluklardan bir fırsat çıkarmıştır. Bunu çözerken kendi fırsatını yaratmıştır. 17 Aralık süreciyle başlayan süreçte TL’nin değeriyle oluşan bu denge Türkiye’nin ihracatını destekleyici ve gereksiz lüzumsuz ithalatını da cazip olmaktan çıkarıcı bir etkisi olmuştur. Bu Türk ekonomisi için son derece olumlu bir gelişmedir. Biz onun için diyoruz bu seviyeler gayet iyidir. Cari açıkla, büyümemizle ilgili beklentilerimiz son derece pozitiftir. Türkiye bundan da bir fırsat yaratacaktır. Tamam Irak’ta bir sıkıntı var ama Irak’ın başka kaynağı da yok. Irak’ın Türkiye’den başka kaynağı yok. Mutlaka bir yol bulunacak bir çözüm bulunacaktır ve Türkiye menfaatlerini yükseltmeye devam edecektir" dedi.
(İHA)