Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, kredi kartlarındaki taksit sayısının arttırılmasına ilişkin, "İthalat oranı yüksek ürünlerle ilgili bir genişletme yapmayı düşünmüyoruz. Yani taksit sayısının arttırılmasını düşünmüyoruz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu ile bir araya geldi. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşen toplantıda 15 Temmuz sonrasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Canikli, son yıllarda cari açığın azaltılmasına yönelik tedbirlerin alındığını belirterek şunları söyledi:
"Temmuz 2015 sonunda cari açığımız 78.6 milyar dolar iken, Temmuz 2016 sonu itibariyle bu rakam 55.7 milyar dolara gerilemiştir. 12 aylık birikimli ithalatı karşılama oranı geçen yıl yüzde 65.4 iken şuan yüzde 71.7 seviyesine yükselmiştir. Bu alanda da geçtiğimiz ay yaşanan gelişmelerin moralimizi bozmaması gerekir. Cari açığın düşüş trendi devam edecektir. Sermaye girişinde de 15 Temmuz’dan sonra çok kısa süreli bir duraksama yaşanmış ama tekrar hızlanmıştır. 15 Temmuz’dan sonra sular seller çekildikten sonra ekonomide 15 Temmuz’un kalıcı bir etkisi olmamıştır. Bütün makro göstergeler için geçerlidir."
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyelerini teyit etmesinin önemli olduğunu vurgulayan Canikli, "Yönünü değiştirmiş olması bu noktada çok fazla belirleyici değildir. Böyle bir olağanüstü şok ile karşı karşıya kalan Türkiye ekonomisinde beklentiler bozulmamıştır. Derecelendirme kuruluşlarının yatırım yapılabilir seviye notunu teyit etmeleri esasında bu beklentilerin bozulmamasının teyididir" ifadelerini kullandı.
"Kredi faizlerini düşürmek zorundayız" diyerek sözlerini sürdüren Canikli, şu ifadeleri kaydetti:
"Bunu piyasa mekanizmaları çerçevesinde birlikte yapacağız. Bu anlamda bankaların mevduata verdikleri faizi indirmeleri gerekiyor. Faizsiz finans araçlarını çoğaltacağız ve geliştireceğiz. Türk bankacılık sisteminin yapısını bir kez daha teyit ediyoruz. 15 Temmuz’dan sonra stres testinden başarıyla çıkmıştır. Yapısı sağlamdır. Bireysel kredilerdeki artış oranının düşüklüğü, bize bu konuda politika üretme imkanı sunuyor. Birlikte adım atacağız. 15 Temmuz’un bankacılık ve finans sektörü üzerinde kalıcı bir etkisi olmamıştır. FETÖ ile bağlantılı şirketlere TMSF’nin kayyum olarak görevlendirilmesi, bu şirketlerdeki bankacılık risklerini büyük oranda ortadan kaldırmıştır. Otomatik BES ve Türkiye Varlık Fonu, Türkiye tasarruf oranlarının yükseltilmesine büyük katkı sağlayacaktır."

"SOMUT KRİTERLERDEN BİR TANESİNE TAKILMAYAN BİR KİŞİNİN KAMUDAN ÇIKARTILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Yeni KHK’lara ilişkin muhalefetin eleştirilerine yönelik Canikli şunları dedi:
"OHAL ilanı Türkiye’nin 15 Temmuz’da karşı karşıya kaldığı ve bugüne kadar Türk milletinin muhatap olduğu en hain darbe kalkışması nedeniyle ve FETÖ’nün tasfiye edilmesi için ilan edildi. Esas faktör bu olmakla birlikte terör örgütlerine yönelik de alınması gereken tedbirlerin daha kısa sürede alınabilmesine imkan sağlamak amacıyla OHAL ilan edildi ve KHK’larda bu çerçevede Anayasa’nın ve OHAL Kanunun verdiği yetkiler çerçevesinde çıkartılıyor ve hayata geçiriliyor. Özgürlüğünü, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü kaybetme riski ile karşı karşıya kalan bir ülke nasıl tedbir alması gerekiyorsa, bunu bertaraf edebilmek ve ortadan kaldırabilmek için ne yapması gerekiyorsa biz esasında onu yapıyoruz. Türkiye’nin egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü tehdit eden böyle bir ahlaksız ve alçak saldırı karşısında bu tedbirlerin alınmaması mümkün değil. Bunlar sonuç itibariyle bir terör örgütüdür ve 40 yıldan itibaren Türkiye’nin kılcal damarlarına işlemiş, oraları hakimiyeti altına almış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bu mücadele öyle kolay bir mücadele değil. 40 yılda her türlü yöntemi uygulayarak, özellikle terör örgütünün başarılı olduğu manipülasyon, kandırma, yalan, göz boyama ve maske kullanmak suretiyle buralara nüfuz etmiş. Kamudaki terör örgütü unsurlarının da mutlaka bu anlamda tasfiye edilmesi gerekiyor. Bunlar kaldıkları sürece bu tehdit Türkiye için ortadadır, devam etmektedir. Bu temizleme harekatı yapılırken elbette bir takım kriterler uygulanıyor. Çok ayrıntılı bir şekilde bu çalışmalar yapıldı. Hangi kriterlere göre FETÖ mensuplarının kamudan tasfiye edilecekleri bellidir. O kriterlerden bir tanesine takılmayan hiç kimsenin üzerine bir işlem yapılmamaktadır. Bunların bir haberleşme platformu MİT tarafından deşifre edildi. Orada 60 binin üzerinde örgüt tarafından kendilerine verilen özel şifre ile konuşma yapan örgüt üyeleri tespit edildi. Buna takılan varsa onları ihraç ediyoruz. Bunun dışında objektif somut kriterler kullanarak bu tasfiyeleri gerçekleştiriyoruz. Somut kriterlerden bir tanesine takılmayan bir kişinin kamudan çıkartılması söz konusu değildir. Cadı avı gibi bir durumun olması mümkün değildir. Sadece ihbarlardan yola çıkarak bu çalışmaları yapmış olsaydık belki de yüz binlerce kamu elemanının tasfiye edilmesi gerekirdi."
FETÖ ile bağlantılı şirketlere bankalar tarafından kredi verilmesine yönelik ise Canikli, "Bu kredi işlemi tesis edildiğinde herhangi bir bilgi yok ise suçlama söz konusu olmayacak. Bankanın tümüne gidilmesi gibi bir durum yok. Sadece işlemi yapan kişinin sorumluluğu ile sınırlıdır. FETÖ mensubu olduğunu bile bile bir şirkete kredi vermişse, kredi veren yetkili kişi sorumlu tutulacak sadece" değerlendirmesinde bulundu.

"TAKSİT SAYISI ÜZERİNDE DEĞERLENDİRMELERİMİZİ YAPIYORUZ"
Kredi kartlarındaki taksit sayısının arttırılmasına ilişkin düzenleme hakkında da değerlendirmelerde bulunan Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Taksit sayısı üzerinde değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Özellikle ithalat oranı yüksek ürünlerle ilgili bir genişletme yapmayı düşünmüyoruz. Taksit sayısının arttırılmasını düşünmüyoruz. İthalat oranı yüksek sektörler ile ilgili sayıyı arttırmayı yani o oranda alanı biraz daha daraltmayı düşünüyoruz. Ama diğer alanların tümünde ciddi anlamda genişletici bir yaklaşım içerisindeyiz."
Hangi ürünlerde bunun uygulanacağının sorulması üzerine Canikli, "Onu şu anda biz toplantıda arkadaşlar ile konuşacağız. Henüz netleşmediği için speküle edilebilir düşüncesiyle bu detayları gündeme getirmeyelim. Bu konuyu arkadaşlarımız ile yapacağımız toplantıda ayrıntılı olarak konuşacağız" dedi.

"MEVDUAT FAİZİ AŞAĞI ÇEKİLMEDEN KREDİ FAİZLERİNİN AŞAĞI ÇEKİLMESİ ÇOK ZOR"
Bankalarda bir tedirginliğin söz konusu olmadığını dile getiren Canikli, "Merkez Bankası indiriyor, geç yansıyor ya da tam olarak yansımıyor. Çünkü banka sonuç olarak bir mevduat kabul etmiş ve mevduata verdiği bir faiz var. Bunu indirmediği sürece faiz oranlarını aşağıya çekebilme araçları çok sınırlı. Önlerindeki en büyük engel o. Yeni dönemde de mevduat faizi aşağı çekilmeden kredi faizlerinin aşağı çekilmesi çok zor. Elbette, Merkez Bankasının, BDDK’nın, hazinenin bir takım kararlarıyla bir miktar bu noktada düzenlemeler yapılabilir ama bunlar çok fazla istediğimiz seviyede bir indirimi sağlamaz. Bütün bu araçları da olabildiği ölçüde dengeleri bozmadan, başka alanlardaki dengelerde bir rahatsızlığa yol açmadan Merkez Bankası da, BDDK’da, Hazine de mevduatın maliyetinin aşağı çekilmesine yol açacak adımları atacağız. Burada çok fazla bir alanımız yok."
Bir basın mensubunun, "Faizler inmezse ne olur?" sorusu üzerine Canikli, şu cevabı verdi:
"İnmezse ne olur? Matematiksel bir denklemdir aslında bunlar. Denklemin bir tarafında bir şeyler yaptığınızda diğer tarafı da etkilenir bundan. İnmezse diye bir şey olmaz. Eğer biz mevduat faizlerini aşağı çekebilirsek, biraz önce bahsettiğim o adımları atabilirsek, mecburen otomatik olarak olacak bu. Zorlama ile piyasa kuralları çerçevesinde başka yöntemlerle bu düzenlemelerin yapılması söz konusu değildir. Bankacılık sektörünün güçlü mali yapısını bozmadan, orada herhangi bir yeni problem alanı oluşturmadan, sistemi rahatsız etmeden bir adım atacağız."

"ÇUKURCA’DA ORTA SEVİYEDE BİR YÖNETİCİNİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ BİLİYORUZ"
Çukurca’daki operasyonda PKK’nın üst düzey yöneticisi olduğu söylenen teröristin öldürülmesine ilişkin Canikli, "Çukurca’da güvenlik güçlerimizin mücadelesinde orta seviyede bir yöneticinin öldürüldüğünü biliyoruz. O bölgenin sorumlusu olan sözde üst düzey yöneticisinin öldürüldüğünü biliyoruz. İsmi belli, fotoğrafları da mevcut. Başbakan Binali Yıldırım’ın Çukurca’daki birliklere moral ziyaretinde eşlik ettiğimiz sırada bu bilgi paylaşıldı ve fotoğrafı da orada komutanlarımız tarafından bize gösterildi" ifadelerini kullandı. FETÖ ile bağlantılı şirketlerin kredi risk miktarı ile ilgili Canikli şu bilgileri verdi:
"FETÖ ile bağlantılı olarak bu şirketlerdeki bankacılık sektörünün risk miktarı şuan itibariyle 4.2 milyar TL. Fakat bu eksik olabilir. Tüm bu kayyum faaliyetleri TMSF tarafından başlandıktan sonra kesin rakamlar ortaya çıkar. Şuan itibariyle elimizde BDDK’nın belirlediği 4.2 milyar TL’lik risk gözüküyor."

OTOMATİK BES VE VARLIK FONU
Canikli, "Otomatik Bireysel Emeklilik Sisteminde oluşan kaynak bir yerlere plase edilecek. Şuandaki gönüllü BES’de de bir sistem var. Bir kısmı bankalara gidiyor, bir kısmı hazinenin fonlanmasında kullanılıyor, bir kısmı menkul kıymet alımında kullanılıyor. Aynı mekanizma otomatik BES içinde geçerli. Varlık Fonu, birinci aşamada özellikle bankacılık sektörünün üzerindeki önemli bir yükü alarak, bankaların finanse ettiği, bankalar tarafından kredi kullandırılan birçok alan artık Varlık Fonu tarafından finanse edilecek. Bu anlamda bankacılık sektörü üzerindeki bir yük ortadan kalkacak. Bankalar başka alanlara plase edebilecekleri kaynağı muhafaza etmiş olacaklardır" diye konuştu.

"BOYDAK HOLDİNG-NCB GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI"
Türkiye Finans ile ilgili gelişmeler hakkında da bilgi veren Canikli, şunları söyledi:
"Türkiye Finans ile ilgili bir konu var. Türkiye Finans’ın hakim ortağı Suudi Arabistan orijinli sermaye yüzde 67 oranında. Yüzde 22 pay da, hakkında FETÖ bağlantısı nedeniyle işlem yapılan Boydak Grubuna ait. Boydak Grubuna bu işlemler mahkeme tarafından tesis edildikten sonra Türkiye Finans ile ilgili bir takım olumsuz gelişmeler ve spekülasyonlar oldu. Esasında bu gelişmeden etkilenmesi söz konusu değildi. Çünkü hakim ortak yüzde 67 ile tek başına yönetme kapasitesi olan uluslararası sermayedir. İşlem tesis edilen Boydak Grubunun Türkiye Finans’ın yönetimi üzerinde bir ağırlığı yok ama buna rağmen bir olumlu gelişme oldu ve Boydak Grubu istifasını verdi. Şuan da Türkiye Finans’ın yönetimi tamamen diğer ana hakim ortak tarafından yürütülmektedir. Boydak Grubu da yönetimden istifa etmiştir ve ayrıca Boydak hisselerinin de ana gurubu NCB tarafından satın alınmasına ilişkin görüşmelerde başlamış ve devam etmektedir."
(İHA)