KARABÜK (AA) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Sekreter Yardımcısı Akif Demirbaş, sanayi ve hizmet sektörlerini içeren Satınalma Müdürleri Bileşik Endeksi'nin (SAMEKS), eylül ayında bir önceki aya göre 0,6 puan artarak 53,4 puana yükseldiğini bildirdi.

Demirbaş, MÜSİAD'ın oluşturduğu SAMEKS verilerinin eylül ayı sonuçlarını Karabük'te bir restoranda açıkladı.

SAMEKS verilerinin Türkiye ekonomisinde aylık olarak işlerin nasıl gittiğini göstermesi açısından önemli olduğunu, endeksin amacının Türkiye ekonomisindeki gelişmelere ilişkin zamanında, revizyona gerek duyulmayacak veri aktarımı sağlamak olduğunu anlatan Demirbaş, "Sanayi ve hizmet sektörünü içeren SAMEKS Bileşik Endeksi, eylül ayında bir önceki aya göre 0,6 puan artarak 53,4 puana yükseldi. Burada sanayi sektörünün 2,8 artış kaydetmesi etkili olurken hizmet sektörü ise bir önceki aya göre 0,3 puan hız kaybetti" dedi. 

MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Nazım Özdemir de ülkenin istikrar, güven ve huzur ortamının devam etmesi, büyümesi ve gelişmesi, dünya ülkeleri arasında hak ettiği yerde olması noktasında 86 şube ve temsilcilikleriyle mücadelelerini sürdürdüklerini söyledi.

Dünya ile Türkiye'nin irtibatını sağladıklarını, hem yurt içinde hem de yurt dışında ülkenin gelişmesine katkı vermeye çalıştıklarını belirten Özdemir, 6-9 Ekim tarihlerinde Katar'da Türkiye'nin savunma ve havacılık konusundaki geliştirdiği teknolojileri göstermek üzere uluslararası bir fuar düzenleyeceklerini vurguladı.

Özdemir,  dünya ekonomisinin genel anlamda iyi bir grafik çizmediğini, ABD ekonomisinin kendini toparlamaya başlarken başka ekonomileri olumsuz etkilediğini ifade ederek, IMF’nin dünya ekonomisinin büyüme rakamlarını yüzde 4,2 olarak öngördüğünü anlattı.

Fed açıklamalarının para birimlerini dalgalandırdığını dile getiren Özdemir, şöyle devam etti:

"Eylül ayında Fed'in faiz artırması bekleniyordu, artırmadı ama yıl içerisinde artırabileceğinin sinyallerini vermeye devam ediyor. Esasında bir kere yapsa da ne yapacağını bir görsek, herkes ona göre tavrını alacak. Bunu yapmadığı için de dalgalanmalar devam ediyor. Amerikan ekonomisi toparlanıyor ancak gelişmekte olan ülkelere kötü bir şekilde değer kaybettiriyor."

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'in eskisi gibi büyümediğinin altını çizen Özdemir, Çin'in şu anki durumunun Türkiye açısından çok büyük risk taşımadığını söyledi.

- Hükümetin kurulması beklentisi

Türkiye ekonomisinin birinci çeyrekte bir önceki yıla göre yüzde 2,5, ikinci çeyrekte yüzde 3,8 büyüdüğünü dile getiren Özdemir, Türkiye'nin bu büyümeyle G20 ülkeleri içerisinde ön sırlarda yer aldığını, dış ticarette daralmanın, ihracatın ve güven ortamının azalması nedeniyle devam ettiğini vurguladı.

7 Haziran seçimlerinin ardından hükümet kurulamadığına işaret eden Özdemir, "1 Kasım'daki seçimlerde inşallah ülkenin istikrarını, güvenini tekrar sağlayabilecek, dünya ülkeleri içerisinde rekabetini sürdürebilmesi için büyüme potansiyelini oluşturabilecek bir hükümet oluşur. Bizim temennimiz bu" değerlendirmesinde bulundu.

- Soru-cevap

Çin'in Türkiye ekonomisine etkisine yönelik soru üzerine Özdemir, Çin'den korkmamak gerektiğini belirterek "Tabi bir takım tedbirler mutlaka alınır hükümet kanalıyla. Türkiye'de sadece 7-8 milyar dolar cep telefonu ve bilgisayara para gidiyor yılda. Bahçemizde çalışan, burs verdiğimiz çocukta da son model bizde olmayan telefon var. Böyle bir merak var Türkiye'de. Türkiye'nin Çin'le büyüklük anlamında rekabet etme şansı yok. Ama markalaşarak kaliteli ve nitelikli ürün yaparak bunu aşabilir" şeklinde konuştu.

Özdemir, devlet sübvansiyonuyla uzun süre ayakta kalınmasının mümkün olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hyundai ile Anadol'un yola çıkışlarının, tarihlerinin ve maksatları aynıydı. Hyundai ilk zamanlarda kimsenin yüzüne bakmamasına rağmen bugün dünyanın dördüncü, beşinci büyük markası haline geldi. Bizim Devrim otomobili görücüye çıktı, benzin konulması unutuldu yürümedi ve kapatıldı. Tamam yürümediyse benzin koy yürüsün. Sabretmek, ısrarcı olmak varken biz bundan vazgeçtik. Anadolu otomobilinden vazgeçip kuşlara döndük, Şahinler, Doğanlar... Onların sadece burada montajını falan yaptık ve gümrük duvarlarıyla ciddi bir şekilde dışarıdan ürün gelmesini engelledik. Ama ne oldu maalesef yerli bir otomobilimiz hala olmadı. Devlet desteğinden ziyade teşvikiyle belki ürünlerin daha rekabetçi hale gelmesini sağlamalıyız."

 - "Herhangi bir partinin de arka bahçesi gibi davranmıyoruz"

MÜSİAD'ın çalışmalarıyla ilgili soruyu yanıtlarken Özdemir, projeler hazırladıklarını ve devletin kurumlarıyla iletişim halinde olduklarını anlattı.

Parti ayrımı yapmadan her kesimle görüştüklerini kaydeden Özdemir, "Bizzat Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul şubemizi Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ziyaret ettiğinde kendisine 'Sayın Kılıçdaroğlu sadece hükümeti tenkit ederek politika yapacağınıza alternatif modeller geliştirseniz, Türkiye'nin ihtiyacı olan bir takım projeleri sunsanız halkın teveccühü daha fazla olmaz mı?" demiştim. 7 Haziran seçimlerinde bir projeyle ortaya çıktılar. Biz istiyoruz ki hangi parti olursa olsun Türkiye'nin yararına bir şeyler söylesin. Biz manipülasyon yapmıyoruz, herhangi bir partinin de arka bahçesi gibi davranmıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Özdemir, 1 Kasım seçimlerinden sonra kurulacak hükümetten beklentilerine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"İş adamlarının beklentisi, huzur, güven ve pozitif istikrardır. Bir ülkede güven olmadığı zaman yatırımcı gelmez. Türkiye'de başından beri istediğimiz huzur, güven ve istikrar. Maalesef koalisyonlar Türkiye'nin ekonomisi açısından hiç başarılı olmadı. Koalisyondaki herkes farklı yöne çekiyor. Bir milli ekonomide uzlaşmak yerine herkes kendi politikasını uygulamaya çalışıyor." 

-  "Tek parti hükümetleri istikrar acısından önemli"

Koalisyon çalışmaları döneminde MHP haricinde bütün partilerle görüştüklerini hatırlatan Özdemir, "Sayın Devlet Bahçeli bize randevu vermedi. Çok şükür bizim ne olduğumuz belli. Bu görüşmelerde söylediğimiz şuydu, 'siyasi partiler kırımızı çizgilerini bıraksınlar, ülkenin kırmızı çizgileriyle ilgilensinler.' Ülkenin kırımızı çizgileri çok daha kırmızı, çok daha vahim. O bakımdan siyasi istikrarın bir an önce sağlanması için uzlaşmaları gerekirdi. Uzlaşamadılar, millete tekrar gidiyorlar. İnşallah millet onları uzlaştırır ya da birisini en doğrusu hangisi olursa verir tek başına ne yapmak istiyorsa yapar. O da en azından bir istikrar sağlar. Tek parti hükümetleri Türkiye'de istikrar acısından önemlidir" dedi.