Gürdoğan, yazılı açıklamasında, Karadeniz Bölgesi için yeşil altın olan çayın, bağlantılı birçok sektörü ilgilendirmesi nedeniyle bölge ekonomisi açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Bugüne kadar yürütülen politikalarla sadece iç piyasa tüketimine yönelik konumlandırılan çay sektörünün, ihracata yönlendirilemediğini ifade eden Gürdoğan, açıklamasında şunları kaydetti: 

"Bugün için Türkiye çay sektörüne baktığımızda çay ihracatımızın toplam çay üretiminin yüzde 1'i düzeyinde bulunduğu görülmektedir. Gerçekleştirilen bu ihracat daha çok ÇAYKUR'un ihraç kayıtlı satışları çerçevesinde yapılmakta ve Türk nüfusunun yoğunlaştığı Avrupa ülkelerine yine Türk tüketicilere yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. Çay ihracatımızın potansiyelin çok altında kalmasındaki ana neden, dünya tüketici tercihleri doğrultusunda vetercih edilebilir özelliklerde çay üretimi gerçekleştirme ve ürün çeşitleri geliştirmede yetersiz durumda olmamızdır. Bunun yanında tanıtımın yetersiz olması, maliyet unsuru, çay imalatçısı firmaların kapasite ve sermaye yetersizlikleri gibi nedenler de ihracatımızın geliştirilememesindeki nedenler arasında yer almaktadır." 

Gürdoğan, bugün Rize'de gerçekleştirilmekte olan Çay Çalıştayı'nda belirlenecek stratejiler ve yapılacakgüç birlikleriyle rakip ülke çaylarına oranla birçok üstün özellikleri bulunan Türk çayının ihracatının önemli rakamlara ulaşacağına inandığını vurguladı. Çayın ihracatının arttırılmasıyla bugün kısıtlamaya gidilen üretim alanlarının genişlemeye başlayacağını ifade eden Gürdoğan, bu sayede çayın bölge insanı içinekonomik getirisinin artacağını, bunun sonucu olarak bölgeden yaşanan göçün durma noktasına geleceğini öne sürdü. 

-"Türk çayı hak etmiş olduğu konuma getirilmeli"- 

Gürdoğan, bu çerçevede Türk çayının hak etmiş olduğu konuma getirilmesi, çaydan bölge ekonomisinedaha fazla katkı sağlanması amacıyla bazı tedbirler alınması gerektiğini belirtti. Gürdoğan'ın açıklamasına göre bu tedbirlerden bazıları şöyle: 

Çayın yurtdışı piyasalarda tanıtımı için çıkış kapılarındaki gümrüksüz satış mağazalarında Türk çayı satılmalı. Türk çayının doğallık, organik olması gibi özellikleri, bölgenin doğal güzellikleri ile görsel olarak birleştirilerek yurt dışı piyasalarda etkin tanıtım çalışmaları yapılmalı, bunun finansmanı konusunda tanıtım fonu oluşturulmalı. Çayın tarımsal ürünlerde ihracat iadesi destekleri kapsamına alınması. Yurtiçi piyasada çay tüketiminin arttırılmasına yönelik faaliyetler yapılmalı. Çay için zincir marka mağazaları oluşturulmalı. 

-"Çay ihracatı 2023'te 250'300 milyon Dolar seviyesine ulaştırılmalı"- 

Gürdoğan, 2023'te 500 milyar dolarlık ihracat hedefi çerçevesinde, bugün yıllık 9 milyon Dolarseviyesinde bulunan çay ihracatının 2023'te en az 250'300 milyon Dolar seviyesine ulaştırılması gerektiğini ifade etti. Bu hedefe ulaşmak için başta ÇAYKUR olmak üzere üstün kalitede üretimi bulunan firmaların çay ve gıda fuarlarına katılmalarının sağlanması gerektiğini belirten Gürdoğan, şunları kaydetti: 

"Bu konuda Ekonomi Bakanlığımızca verilen ve uygulamasını ihracatçı birlikleri olarak yaptığımız devlet yardımları bulunmaktadır. DKİB olarak bu yardımlardan faydalanılması konusunda birliğimiz firmalarımıza her türlü desteği vermeye hazır. Bu çerçevede, çay ihracatımızın arttırılabilmesi için devlet yardımları kapsamında 2011 yılında yürüttüğümüz, çay üreticisi firmaların ihracat kapasitelerinin arttırılması projemiz bulunmaktadır. Bu proje kapsamında katılımcı çay firmalarının proje dahilinde gerçekleştirilen ihtiyaç analizleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenmiş ve ihtiyaç duyulan alanlarda eğitimleri tamamlanmıştır." 

Gürdoğan, 2012 yılında, bu firmaların uluslararası pazarlarda rakip ülke ürünleri, çay teknolojileri ve ürün çeşitlendirilmesi konusunda detaylı bilgi edinmeleri amacıyla fuar ziyareti ve partner firmalarla iş bağlantısı konusunda ticaret heyetleri oluşturulmasının planlandığını, bu projenin ardından benzer projeler yapılacağını anlattı. 

Gürdoğan, bu önerilerin eyleme dönüştürülmesi ve bugün yaş çay üretimi olmadığı halde dünya çay ticaretinde söz sahibi ülke olan İngiltere'yi örnek alan bir strateji izlenmesi halinde dünya piyasalarında söz sahibi ülke konumuna gelmenin zor olmayacağını kaydetti.