Oktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en büyük arzusunun devlette bürokrasinin azaltılması olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Devlette olan hiçbir belgenin vatandaştan istenmediği bir yapıya geçeceğiz. Sonuçta kuyrukları artık görmüyor olacağız. Zaten birçoğu uygulanmaya başlandı. Vatandaşımız artık bunu yavaş yavaş hissediyor. Bunun pilot uygulamasını da en geç inşallah 1 yıl içerisinde, yani 2019'un sonuna kadar test etmiş olacağız. O noktaya geldik. Şu kapıda şu kadar bekledik, burada şunu istediler' gibi sözlerden inşallah tamamen kurtuluyor olacağız. Bunun bizim ekonomimize, ihracatımıza da olumlu yansımaları olduğunu inşallah hep birlikte göreceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Devlette olan hiçbir belgenin vatandaştan istenmediği bir yapıya geçeceğiz. Sonuçta kuyrukları artık görmüyor olacağız. Zaten birçoğu uygulanmaya başlandı. Vatandaşımız artık bunu yavaş yavaş hissediyor." dedi.

2018'deki Türkiye'de bürokrasinin hala hantal devam ettiğini anlatan Oktay, "Sistemi değiştirdik ama bürokrasiyi azaltmak istiyoruz. Bürokrasi dediğiniz şeyi nasıl tanımladığınız önemli. Bürokrasi dediğiniz şeye şahıs olarak da birey olarak da yapısal olarak da bakabilirsiniz. Aslında bizdeki sistem değişikliği yapısal bakmayı gerektirdi." diye konuştu.

Önceki sistemde kimin kiminle iş birliği içerisinde olduğuyla alakalı çok karmaşık bir yapı görüldüğünü ifade eden Oktay, aynı işi birden fazla kurumun ve bakanlığın yapmaya çalıştığını, dolayısıyla görev çatışması ve çakışmasının yaşandığını aktardı.

"VATANDAŞIMI KAPI KAPI DOLAŞTIRMAYACAKSINIZ"

Fuat Oktay, vatandaşın bir işlem yapılacağında "Kapı kapı dolaşıyoruz" diye şikayet ettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da "Vatandaşımı kapı kapı dolaştırmayacaksınız, dolaştırmayın. Tek bir yere geldiğinde bütün hizmetini alıp çıksın." diye talimatı verdiğini bildirdi.

"Kapı kapı dolaşılan" bir sistemde başarıya ulaşılması gibi bir şansın olmadığını kaydeden Oktay, belge, bilgi ve süreyi azaltmak için çalışmalar yaptıklarını, sadece bireysel çalışmalarla veya birkaç belgeyi yok etmekle bürokrasiyi azaltma şansının zor göründüğünü ifade etti.

Bürokrasinin azaltılmasıyla ilgili soruna yapısal yaklaştıklarına işaret eden Oktay, sözlerine şöyle devam etti:

"Herkesin kafasına göre bir şey koymadığı ya da çıkaramadığı, daha şeffaf bir yapıyı oluşturalım' dedik. Nedir? Bir e-Devlet çalışması, çok önceden başlayan bir çalışmaydı. Biz buna hız verelim, tekrar toparlayalım. Şimdi de yeni sistemde Dijital Dönüşüm Ofisi diye doğrudan Cumhurbaşkanımıza sorumlu olan bir ofis aracılığıyla yine buna yeniden bir ivme kazandıralım istedik. Önceki çalışmalarda şunu gördük, 'Devlet vatandaşına ne hizmet verir?' diye bir tanımlayalım dedik. Ne yapar devlet? Nedir vatandaşıyla ilişkisi? Yaklaşık 27 bin hizmet verdiğini gördük. Bunun yine yaklaşık 12 bine yakın hizmeti doğrudan vatandaşına veriyor. 6-7 bin arasını iş dünyasına, geri kalanı da kendisine veriyor."

"BÖYLE BİR YAPIDA SİZİN BÜROKRASİYİ AZALTMA ŞANSINIZ YOK"

Devletin vatandaşa verdiği 12 bin hizmet için 42 bin belge istediğine değinen Oktay, "Yani her hizmet karşılığı neredeyse 3-4 belge arası bir şey istiyor. Böyle bir yapıda sizin bürokrasiyi azaltma şansınız yok." dedi.

Vatandaşları farklı bakanlıklar arasında dolaştırmak istemediklerini belirten Oktay, "Farklı bakanlıkları 'Kapı kapı' dolaşıyor olmaması için o yapıdaki görev çakışması, çatışması dediğimiz alanın azaltılması lazım. Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bu alan olabildiğinde azaltılıyor." ifadelerini kullandı.

Oktay, şu görüşlerini paylaştı:

"Vatandaş, her bir belgeyi başka bir kurumdan almak zorunda olduğu için o kuruma belge almak için gidiyor, o belgeyi almak için 3 tane de o kurum istiyor. Dolayısıyla 'Biz vatandaştan bundan sonra hiçbir belge talep etmeyelim' dedik. Yani devlet, kendisinde olan hiçbir bilgiyi vatandaşından talep etmesin. Zaten bilgilere sahibiz. Siz eğer ki her şeyi şeffaf olan, yasalara uygun hareket eden bir vatandaşsanız, devlet olarak bunu istediğinizde vatandaşa sıkıntı vermiş oluyorsunuz. Yasalara aykırı hareket etme eğilimi varsa ona da fırsat vermiş oluyorsunuz. Dolayısıyla beyan esaslı. Beyan esaslının anlamı şu; vatandaşın beyan ettiği her şey doğrudur. Benden sabıka kaydı isteme, 'Var mı yok mu' diye sor, ben 'Vardır ya da yoktur diyim' olup olmadığını git sen çek et. Ve ya diyelim çocuk okuldan yeni mezun olmuş, 'Hadi diplomanı getir.' 'Hangi okuldan mezunsun?' bu bilgiyi iste ama diplomasını isteme. Senin şurada evin var ve ya araç satacaksın. Tapu belgesini isteme benden. Var mı, yok mu sor ama onu sen kendin çek et. Dolayısıyla bu neyi gerektiriyor? Bütün bakanlıklar ve kurumların veri tabanlarının entegrasyonunu gerektiriyor. Dolayısıyla bu çalışma başladı."

"KATMA DEĞER SAĞLAMAYAN HİZMETLERİ YOK EDELİM DEDİK"

"27 bin hizmet gerçekten devletin üretmesi gereken bir hizmet mi?" diye kendilerine sorduklarını belirten Fuat Oktay, "Yoksa laf olsun diye mi birisi bir hizmet koydu, bunu da yapalım' dedi. Bu gerçekten bürokrasi üreten bir şey mi? Katma değer sağlıyor muyuz, sağlamıyor muyuz? Katma değer sağlamayan bütün hizmetleri yok edelim dedik." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ben obez devlet istemiyorum" diye bir talimatı bulunduğunu anımsatan Oktay, şöyle konuştu:

"Bu tam obez devletin kendisi aslında. Biz bu obez devleti ciddi anlamda zayıflattık. Şu anda 7 binlere kadar indirdik. 27 binden aşağı doğru geliyoruz. Buna yerel yönetimler ve üniversiteleri dahil ettik. Bu projenin tamamlanma oranında yüzde 90 seviyesine geldik. Bunun anlamı şu, şimdi Dijital Dönüşüm Ofisimiz de bütün hızıyla buna sarıldı. Türkiye'de yeni dönemin önceki dönemden farkı şu olacak; Her gelen ve yeni kurulan yapı, önceki dönemdeki çalışmaları yokmuş gibi farz etmeyecek. Var olan çalışmaların üzerine inşa ederek gidecek. Dolayısıyla bütün bunların tamamı şimdi Dijital Dönüşüm Ofisimizde de toparlanmış durumda. Yeni sisteme bunu giydirmiş olduk. Şimdi kısmet olursa en geniş, ama en geniş, çok daha öncesinde bunu arzuluyoruz. 1 yıl içerisinde bunu bitirmek istiyoruz. Dolayısıyla devlette olan hiçbir belgenin vatandaştan istenmediği bir yapıya geçeceğiz. Sonuçta kuyrukları artık görmüyor olacağız. Zaten birçoğu uygulanmaya başlandı. Vatandaşımız artık bunu yavaş yavaş hissediyor."

Fuat Oktay, belge istenilen birçok konum olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vatandaş olarak hepsiyle ilgili de 50 tane ayrı kuruma gitmeyeyim. Tek bir noktaya gideyim, tek bir şahısla muhatap olayım. O şahıs benden fotoğrafımı dahi istemesin. Fotoğrafa mı ihtiyacın var, sen çek. Vakit nakittir. 50 tane işlemimi tek bir noktadan halledip, tamamlayıp beni tekrar uğurlamış olsun. Bunun pilot uygulamasını da en geç inşallah 1 yıl içerisinde, yani 2019'un sonuna kadar test etmiş olacağız. O noktaya geldik."

"DEVLET, SENİN SÖYLEDİĞİNE İTİBAR EDER"

Vatandaşa "Devlet senin söylediğine itibar eder" dediklerini anlatan Fuat Oktay, "Senin söylediğin beyan esastır ve doğrudur ama yanlış bilgi verirsen, doğru söylemezsen bunun da hesabını sorar. Vatandaşımın devletle ilişkilerinde mutlak şekilde dürüstlük esası önemli. Aksi takdirde bunun bedeli olacaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu konuda söz verdiklerini vurgulayan Oktay, şunları söyledi:

"Tamamladığımız zaman da şikayet edilen birçok konunun tek bir noktadan çözüldüğünü inşallah görüyor olacağız. 'Şu kapıda şu kadar bekledik, burada şunu istediler' gibi sözlerden inşallah tamamen kurtuluyor olacağız. Bunun bizim ekonomimize, ihracatımıza da olumlu yansımaları olduğunu inşallah hep birlikte göreceğiz."

"AYAKLARINA GİDİP, 'SENİN İHTİYACIN VAR' DİYECEĞİZ"

Fuat Oktay, sistemi akıllandıracaklarını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Sistemin akıllandırılması, yani 'Bütünleşik çözümler' diye ifade ettiğimiz şeyler de bunun içerisinde olacak. Teşvikler, sosyal yardımlar, sağlık harcamaları gibi... Edirne'den geldiniz, bir hizmet aldınız, MR çektirdiniz, kan verdiniz, Ankara'ya geldiniz yine aynı şeyleri yapmak durumdasınız. 'Ama bizimki biraz daha farklı' böyle bir şey olamaz. Bu standardize ediyor olmak durumundasınız ve devletin kaynaklarını da bu anlamda etkin kullanmak zorundayız. Bunu da sağlayacak. Sosyal yardımlar noktasında, biri sosyal yardım zengini olurken, diğerinin hiçbir şeye ulaşmamasını tamamen engellemiş olacağız. Bunu otomatikman sistem kendisi görecek. Ayaklarına gidiyor olacağız. 'Bak senin ihtiyacın var ve sen hiçbir şey alamamışsın.' diyeceğiz. Bu sistemin bu tür kolaylıklarını ve güzelliklerini göreceğiz."