Avcı’yı ilk kez böyle gördüm

Abdullah Avcı, Karagümrük maçından sonra yaptığı basın toplantısında bir ayrıtı gözüme çarptı.

Bu zamana kadar futbol ile ilgili her konuda irticalen konuşan Avcı, kendine geleceğini adı gibi emin olduğu Abdülkadir Parmak sorusuna önceden hazırlanmış izlenimi verdi.

Soruya cevap verirken, bu soruyu bekliyordum diyen Avcı, önünde soruya vereceği cevabı yazdığı nota bakarak göz ucu ile okuyup cevabını verdi.

Bu da gösterdi ki, Avcı şu anda kulübün en kritik gündemi olan konuda hata yapmamak istedi.. 

Ve çok da mantıklı bir cevap verdi.

Her kelimesi özenle seçilen o cevabı yeniden hatırlayalım;

“Trabzonspor camiası yapısı, ruhu gelenekleriyle büyük camiadır. Çalışan teknik adamlar, bizler, yöneticiler ve oynayan oyuncular için bu camiada bulunmak, yer almak çok büyük fırsattır.

 Onun için ben özellikle teknik adam olarak hem oyun organizasyonuna hem grup enerjisine son derece dikkat eden birisiyim. 

Ben forması için 1 dakika bile olsa bütün gücüyle, niyeti ve performansıyla oynayacak oyuncularla çalışmayı tercih ederim…”

Abdülkadir Parmak’ı nasıl kazanacağız?

Şimdi soru bu?

Parmak’ı nasıl kazanacağız?

Hemen hemen her futbolcunun yaptığı bir hata yaptı.

Bir çırpıda silmek mümkün.

Ama kazanmak gerek.

Peki, nasıl kazanacağız?

Biraz burnu sürtsün diye mi bekleteceğiz.

Ya da, bir yöntem bulup affedeceğiz.

Affedince, hatası özendirici olmamalı.

Paranın futbolu keşfettiği şu yeni futbol düzeninde, kadro dışı bırakmak kulübe zarar.

Artık, futbolculara oynatılarak ceza verilmeli.

Yüksek bedelli para cezaları.

Pirimlerden mahrum bırakmak gibi.

Adamın zaten garanti ücreti var, kapı gibi sözleşmesinde.

Kulüp olarak senin elinde para cezası verecek yetkin var.

O halde, para cezasına evet

Karo dışı bırakmaya hayır.

Cemal Azmi Bey’i unutmayacağız

Bidon’un (Bilerek yazdım) Ermeni Soykırımından söz etmesi, Türkiye’nin bir kıskaçta olduğunun kanıtıdır.

Şimdi, her zamankinden daha iyi, daha güçlü daha milli, daha kuvvetli olmak zorundayız.

Bir kez daha Türk’ün Türk’ten başta dostu olmadığı görüldü.

Bugün Ermeni meselesinden, Trabzon özeline 1915 yılında, Trabzon’da vali olan Cemal Azmi Bey ve Berlin’den ermeni teröristlerince 17 Nisan 1922’de şehit edilmesine değineceğim.

Önce lütfen şunu yapın.

Tarihçi Veysey Usta’nın büyük uğraşlarla Rusya arşivlerinden derleyip topladığı Çarlık Rusya’sının Trabzon’u işgal görüntülerini izleyin.

İZLEYİN

İzlediniz değil mi..?

Gördünüz değil mi..?

Ermeni ve Rum azınlığın sevincini.. Çığlığını.. Naralarını..İşgalcileri yüreklerine basmasını.. Şimdinin Gazeteciler Cemiyeti binasından tabelaların indirilmesini..

Yerli Trabzonlular öz vatanından ellerinde beyaz bayrak göç ederken görüntüleri insanın içini cızlatıyor.

İşte o dönemlerde Trabzon’un Valisi Cemal Azmi Bey’di.. Komitrenci Ermeni çetelerinden şehri temizlemekle ilgili kararlı bir tutum sergiledi. Ruslar Trabzon’u işgal edince, Vilayeti Ordu’ya taşıdı.

Rus işgalini güçlendirmek, kolaylaştırmak için Ermeniler Trabzon’da içten içe isyan ettiler, silahlı baskınlar düzenlediler, ordumuzu meşgul edip durdular.. 

Cemal Azmi Bey’de bu hainlere gerekli derslerini verdi.

Sonra ne oldu?

Ulusal kurtuluş savaşımızla yurdumuzu yeniden kurtardık.

Cemal Azmi bey işbirlikçi işgal yıllarında Osmanlı hükümetinin yargılanmasından kurtulmak için Almanya’a kaçtı.

17 Nisan 1922’de Berlin’de Ermeni teröristince şehit edildi. Katili yargılanmadan serbest kaldı.

31 Mayıs 1926’da Atatürk Cumhuriyeti Azmi Bey’in yakınlarına 20 bin lira yardımda bulundu.. İstanbul Galata’da bir ev verdi.

Cemal Azmi Bey; ülkesini, yurdunu Trabzon’u savundu..

Siz, Trabzon’da Cemal Azmi Bey’i hatırlatacak, hatırlanacak bir şeyden haberdar mısınız?

Sadece Valilikte, eski valiler standında fotoğrafı var.

Bidon’un bu kararından sonra Trabzon Cemal Azmi Bey’i yeniden keşfetmeli.. Yeniden her 17 Nisan’da hatırlanmalı.. Şehrin tarihindeki yerini almalı.

ZAYTUNG

Thodex ceosu Faruk Fatih Özer: ''Esasında öyle bir para yok...''