Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı Hamza Bölük imzası ile Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlara konu ile ilgili olarak gönderilen talep de bu alana yapılan teşviklere son verilerek yasal düzenleme talep edildi.

Başvuruda şu görüşlere yer verildi:

“Dünya fındık üretim ve ihracatının büyük kısmını ülkemiz elinde bulundurmaktadır.

Ancak buna rağmen son yıllarda fındık sektöründe bazı alanlarda yanlış uygulamalar söz konusudur.

Bunlardan bir tanesi de ürettiğimiz fındığı mamul hale getirmeden önce kırım aşamasında sahip olduğumuz atıl kapasitedir.

Hali hazırda ülkemizdeki 176 fındık kırma tesisinin yıllık kapasitesi 1 milyon 750 bin tonun üzerindedir. Oysa son yılların ortalama rakamı ile Türkiye fındık üretimi 700 bin ton civarında gerçekleşmiştir. Yıllık üretim rakamı dikkate alındığında mevcut haliyle 2.5 kat kırma kapasitemiz bulunmaktadır. Yeni teşviklerle ve inşası devam eden tesislerin de devreye girmesi ile bu yaklaşık 700 bin ton daha artarak 3.5 katına yükselecektir.

Bu durumda ortada fındık kırma tesislerinde atıl bir kapasite ve kaynak israfı söz konusudur. 

-Yabancı firmaların kabuklu fındık satın almaları

Son yıllarda ülkemizde faaliyet göstermeye başlayan yabancı firmaların iç fındık satın alma yerine, kabuklu fındığa yönelmiş olmaları özellikle sektörün bu kısmındaki dengeleri alt üst etmiştir.

Çünkü bu firmalar önceki yıllarda ihtiyaçları olan fındıkları piyasadan iç olarak temin ediyorlardı. Bu uygulama ile piyasadaki arz talep dengesi bir şekilde sağlanıyordu.  

Bugün söz konusu firmaların yaptıkları uygulamalar neticesinde gerek iç ve gerekse dış piyasada ikinci ürünlere verdikleri fiyat, yerli firmaların rekabet gücünü azaltmış, hatta tamamen ortadan kalkmaları noktasına getirmiştir. Bu tür uygulamaların sonucunun kötü olduğu örnekler dünyada da vardır

-20 bin kişilik istihdam yüzde 40 azalabilecek

Bugün ülkemizdeki fındık kırma fabrikalarının istihdamı yaklaşık 12 bin, işleme tesislerinin ise 8 bin olmak üzere toplamda 20 bin kişidir. 

Toplam fındık üretimimizin yaklaşık yüzde 50’ini kırabilecek kapasitedeki tesislere sahip olacak bu firmalar aldıkları teşviklerle inşa ettikleri yeni tesislerle birlikte büyük bölümü kadınlardan oluşan 20 bin kişilik istihdamı yüzde 40 oranında azaltabileceklerdir.

-Yabancı sermaye karşıtı değiliz

Yeri gelmiş iken şunu da açıkça belirtmek isteriz ki, asla yabancı kaynaklı sermayenin ülkemize bulunmasına karşı değiliz. Yabancı sermaye düşmanı hiç değiliz. Çünkü sektörümüzde herkes büyük ya da küçük sermayedardır.

Dolayısıyla bu gidişat ve uygulamalar durdurulmalı, gereken önlemler sektör temsilcileri ile istişare edilip taslak oluşturularak, yasal düzenlemeye gidilmelidir.”