İnsanların her konuda aynı şeyleri söylemesi veya ortak bir karara varması çoğu zaman olağan bir durum değildir. Birimiz bir tarafı tutar, savunur; diğerimiz başka tarafı. Tabi bazı hayati meseleler vardır ki böyle zamanlarda düşünceler farklı, söylemler ayrı olamaz.  Hep bir ağızdan aynı şey söylenmeli, kişisel çıkarlar ve düşünceler ötelenmeli. Tam da öyle bir zamandayız. Ülkemize kasteden hainlere karşı bir olmalıyız. Ülkemizi işgal etmek isteyenlere karşı ortak bir mücadele vermeliyiz.

Tabi bunu herkesten beklemek de hayalperestlik olur. Çünkü böyleleri zaten bizden değildir, bizim içimize yerleştirilen dış bağlantılı hainlerdir. Ama görünen o ki ülkemizde uzun yıllar sonra ilk kez böyle bir birlik beraberlik havası oluşmuş durumda. Bunun böyle devam etmesi için herkes elinden geleni yapmak, geçmişten kalan hesapları unutmak zorundadır. Dün o böyle söylemişti, bu böyle söylemişti diyerek eski defterleri karıştırmak böylesi zor bir süreçte ülkemizdeki birliğe zarar verir. Tabi geçmişi unutmakla kastım hainlerin yaptıklarını unutmak, yok saymak olmamalı. Özellikle hükümetimizin de belirttiği gibi 17-25 Aralık “darbe girişimi” tarihi milat alınarak bu örgüte yüz çevirmeyip, bu işgal girişimine yeltenen bu örgüte gönül bağıyla da olsa destek veren, yüksek makamlarda olup da bu işgal girişimi dönünce yanıldım diyen herkes hukuk önünde hesap vermelidir. Tabi bu süreçte yapılan yorumlara, verilen demeçlere daha çok dikkat edilmeli. Özellikle yazılı ve sözlü basına burada çok önemli bir görev düşüyor. Bakıyorsunuz daha düne kadar neye ve kime hizmet ettiği belli olmayan insanlar bugün kanal kanal dolaşıp ahkâm kesiyor, bilip bilmeden konuşuyor.

Bütün dini cemaat ve toplulukları bu hainlerle bir tutup bir nevi bu örgütün isteği doğrultusunda algı oluşturuyor. Bunu bilerek yapıyorsa zaten hainlik yapıyor, bilmeden yapıyorsa da hainlere hizmet ediyor. Buna özellikle dikkat edilmeli. Bu ihanet şebekesi deşifre olunca gerçek anlamda dine hizmet eden, vatanına bağlı cemaatlere çamur atıp onlara da zarar vermek istiyor. Bu işgal girişimi olduğu andan itibaren sokaklara çıkıp, nöbetler boyunca sokaklarda kalan birçok cemaat mensubunu görmemek olsa olsa aptallık ya da hainlik olur. Böylesi puslu havaları kollayan eski Türkiye’nin parazitlerine fırsat verilmemeli. Her zaman söylerim, hoşumuza gitmese de aynı görüşte olmasak da çizgisi belli olan insandan zarar gelmez. En azından istikametini bilirsin, ona göre tedbir alırsın. Ama bu örgüt mensubu kişiler gibi şekilden şekle girip akla hayale gelmeyecek işler çevirenlere karşı tedbir almak çok zor oluyor. İnsan bunları görünce düşmanın da merdini istiyor.

Sonuç olarak bu hainler en büyük zararı gerçek cemaatlere, Müslümanlara vermişlerdir. Yazıma son verirken bir hadisi şerif paylaşmak istiyorum. “Kim bizim üzerimize silah kuşanırsa bizden değildir. Her kim bizi aldatırsa bizden değildir.”