Öncelikle Trabzonspor’un kamp bölgesinden başlayıp kronolojik bir şekilde maça gelelim.

Trabzonspor’un kamp için ideal bir ülke seçtiğini söylemek gerekiyor.

Slovenya yeşilliğini ve doğasını inanılmaz derecede korumuş bir ülke. İsviçre ile özdeşleşmiş Alp sıradağlarının bir sırtı da (Julien Alpleri) Slovena’ya baktığı için inanılmaz bir doğal güzellik bombardımanı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Gölleri, ormanları, milli parklarıyla Slovenya Orta Avrupa içerisinde unutulmuş bir saklı bahçe gibi. Özellikle Bled, Bohnij gölleri; Triglav Milli Parkı ve İtalya’nın karşı kıyısında yer alan Piran gezilip görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Yugoslovya’nın parçalanması ile ortaya çıkan savaştan ve soykırımdan, deyim yerindeyse sıfır zararla kurtulup o günden bu yana huzur içerisinde yaşayan küçük bir cumhuriyet Slovenya ve insanlar bu küçük Cumhuriyet’te huzur içerisinde yaşıyor.

Sokaklarda henüz çöpçü göremedik, insanlar öylesine duyarlı ve temiz. Asker görmek imkansız, bir gece polis arabasının devriye attığını görmüştük, sadece o kadar. Güvenlik açısından oldukça ideal.

Genç nüfusun Türkiye’ye oranla daha az yoğunlukta bulunduğu, gençlere büyük önem verilen bir ülke Slovenya. Bölgede araç kullanımı oldukça az, yaşayanlar genelde bisikleti tercih ediyor. Her ne kadar bir Batı Avrupa ülkesi olmasa da, Batı Avrupa’nın o meşhur trafikteki yaya üstünlüğü kuralı Slovenya’da da tıkır tıkır işliyor. Türkiye’deki o yoldan geçerken yaşadığımız panik hali yok. 2 milyonluk Avrupa ülkesinin sınır komşuları Avusturya, Hırvatistan ve İtalya. Arabanızla küçük bir Orta Avrupa turu için en ideal başlangıç noktası Slovenya. Öyle ki özlediğimiz Türk mutfağının tatmak için basın mensupları olarak Avusturya’ya gitmiştik.

Hep iyiyi anlattık ancak burada bir Türk olarak yorum yapmak gerekirse Slovenya mutfağı çok kötü... Türk vatandaşının Dünya’nın neresinde olursa olsun günde bir demlik bitirdiği çay henüz buralara gelmedi. Belki bir Türk işletmeci bunu başarabilir. Mutfak olarak Türk mutfağına oldukça uzak. Özel yemekleri de yok denecek kadar az. Türkiye’ye göre alışveriş fiyatlarında pek fark yok ama Slovenya Avrupa Birliği’ne üye bir ülke olduğu için –ne yazık ki- Euro kullanıyor yani demem o ki gelenin cebi dolu olması gerekiyor. Uçak fiyatları bir yana oteller de ateş pahası. Dikkat edilmesi gereken hususların başında geliyor.

Gelelim Trabzonspor’a….

Slovenya’nın Kranjski Gora kasabasında bulunan Kompas Otel’de kamp yapan Bordo Mavililer yemek sorunu çekmiyor. Trabzon’dan özel aşcısını getiren Trabzonspor kafilesi futbol şube sorumlusu Haluk Şahin önderliğinde hareket ediyor. Teknik Direktör Ünal Karaman’ın günde çift idmanla çalıştırdığı takım adeta nefes almaya vakit bulamıyor.

Drone ve son teknoloji ürünlerle takip edilen Bordo Mavililer dün Kranj’da son maçını oynadı. Rakip Hırvatların güçlü ekiplerinden Lokomotiv Zagreb.

Bordo Mavilier hafta boyu antrenmanlarda hızlı hücum, toplu savunma çalışmıştı. Bu maçı dikkatli izleyenler bu hamlelerin az da olsa yansıdığını gördü. Mücadelenin hemen başında takımın kilit oyuncusu Kucka’nın topu direkten döndü.

İlk dakikalarda yoğun baskı kurdu. Ama oyunun sonraki bölümlerinde rakip takımın oyunu dengeye getirmesine izin verdi. Buna sebeb olarak yapılan atakların karşılığını alamamış olaması. Bir bakıma direnç zaafiyetine uğradı diyebiliriz. Ama müsabakada Trabzonspor pozisyonlar yakaladır rakibe pozisyon vermemesi önemli bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

Trabzonspor’un acilen transfer beklediği mevki herkesin de bildiği üzere savunma bölgesi. Bu bölgede oyuncu eksikliği duyan Ünal Karaman 2 hazırlık maçında da Mustafa Akbaş ve Hüseyin Türkmen ile zorunlu olarak başladı.

Trabzonspor’un iki hazırlık maçında da gol yemeden müsabakayı tamamlaması zaman zaman hatalar olsa da bu iki oyuncunun uyumu dikkat çekti. Bu iki oyuncu yapılabilecek olası transferleri hem zorlayacak belki de yedek kulübesinde oturtacak. Takımın bu noktaya gelmesi Karaman’ın uyguladığı takım savunması taktiği bu durumun yaşanmasında en büyük etken. Gördüğümüz kadarı ile Karaman takım savunması ve kontra atak futbolunu benimsiyor.

Savunma harici öne çıkan bir isimde Abdülkadir Parmak oldu. Trabzon’dan itibaren takibimizde olan genç oyuncular arasında ilk sivrilen isim 2. Abdüş oldu. Hocaya kendini gösterebilmek için adeta kendini parçalıyor. Mevkisi dışında sol kanatta görev yapan genç oyuncu maça istediği gibi başlayamasa da sonradan açıldı.

Özetlersek herkes stoper bölgesine yoğunlaştı ancak takımda bazı bölgelere de transfer gerektiği aşikar. Kampta bulunan her gencin terinin son damlasına kadar savaştığını görüyoruz. Güvenimiz tam ancak lig farklı bir maraton.

Transfer çığırtkanlığı yapmak değil amacımız görüneni söylemek ile mükellefiz.

Trabzonspor eğer yarışmacı bir takım olmak istiyorsa en az 2 stoper harici bir orta saha ve bir forvet transferi yapması gerekiyor. Eldeki kıstılı bütçe ile ancak yamalama yapılabilir.

Bunun da farkındayız. Trabzonspor idarecileri de farkında..