İstanbul'da düzenlenen 36. UEFA Olağan Genel Kongresi'nde yaptığı konuşma ile UEFA'nın verebileceği cezalarda kişi ve kurumları ayırt etmesi gerektiğini dile getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Seul - Tahran seyaheti sırasında gazetecilere yaptığı açıklamalar gündeme oturdu.  

1979-1990 yılları arasında İngiltere'de başbakanlık görevini yürüten Margaret Thatcher'in Heysel faciasından sonraki duruşunu örnek gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,"Thatcher, İngiliz takımlarının Avrupa'ya çıkışını 5 yıl yasakladı. Ne oldu? Kendi aralarında gayet güzel devam ettiler. Döndükleri sene de şampiyon oldular." ifadelerini kullanarak şike ve teşvik soruşturması kapsamındaki düşüncelerinin sinyalini verdi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Seul - Tahran seyaheti sırasında yaptığı açıklamalar büyük bir yankı uyandırırken; özellikle sosyal medyada da tartışmaların dozajı yükselmeye başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz de Avrupa'ya gitmeyiz" açıklaması spor otoriteleri tarafından da çeşitli eleştirileri beraberinde getirdi.

 

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören de, Beşiktaş Kulübü ve Kulüpler Birliği Başkanı olduğu dönemde Türkiye Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu'nda UEFA'ya rest çekilmesi gerektiğini ve gerekirse hiçbir Türk takımının Avrupa'ya gitmemesi gerektiğini dile getirmişti.

 

HEYSEL FACİASINDAN SONRA NELER OLDU?

29 Mayıs 1985'te Brüksel'de Juventus ile Liverpool arasında oynanacak olan karşılaşmadan önce İngiliz holiganlar ile İtalyan taraftarlar arasında yaşanan gerilim dolu anların ardından 38 İtalyan ve 1 Belçikalı hayatını kaybetmiş, 600'den fazla kişi ise yaralanmıştı. Yaşanan olayların ardından İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, UEFA'nın sadece Liverpool'a ceza vermesi gündemdeyken; tüm İngiliz takımlarına ceza verilmesini sağlamıştı. Liverpool'a 3 yıl ceza verilmesi gündemdeyken Thatcher'ın "Bizim hayvanlara bu ceza az" şeklinde söylemi sonrasında UEFA; Liverpool'a 8, diğer İngiliz kulüplerine ise 8 yıl Avrupa'dan men cezası vermişti.

 

5 YIL AVRUPA'YA GİTMEZSEK NE OLUR?

Türk takımlarının Avrupa'dan 5 yıl men edilmesi ekonomik anlamda da kriz sürecini beraberinde getirecek. Şampiyonlar Ligi'ne katılım payı olarak 7.1 milyon euro ödeyen UEFA, UEFA Avrupa Ligi'ne katılım payı olarak ise 600 bin euroyu kasasından çıkartıyor. Şampiyonlar Ligi'nde her galibiyete 800 bin euro ödül veren UEFA, her beraberliğe de 550 bin euro ödüyor. UEFA Avrupa Ligi'nde ise bu rakamlar biraz daha aşağı seviyede... UEFA Avrupa Ligi'nde gruplara kalınması halinde medya payını da arttıran UEFA, galibiyete 120 bin euro, beraberliğe ise 50 bin euro veriyor.

 

Reklam gelirleri...
UEFA tarafından verilecek olan rakamların yanı sıra Avrupa'da mücadele edeceği için kulüpler ile özel sponsorluk ya da reklam anlaşması yapan kurumlar da '5 yıl Avrupa'dan men' kararının ardından kulüplere olan para akışını da durduracak. Sponsor firma ve reklam gelirleri konusunda ciddi bir sekte yemesi muhtemel kulüplerin, 5 yıl boyunca özel reklam anlaşmalardan yoksun kalmasının bedelinin toplam 35-40 milyon euro civarında olması öngörülüyor.

 

devamız 2'de


5 yıl men cezası sadece UEFA'dan gelecek olan para ve reklam anlaşmalarını değil stat gelirlerini de direkt olarak etkileyecek. Bir sezon da ortalama 5 iç saha maçı yapma durumu bulunan Türk takımları, stat gelirlerinden de yoksun bir şekilde ayakta kalma mücadelesi verecek.

 

SADECE KATILIM PAYI BİLE DOKUNUYOR!

Son yıllarda Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı sonuçlar alamayan Türk takımları, en kötü ihtimalle 1 takım ile Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmeye hak kazanıyor. Yine aynı şekilde en kötü ihtimalle 2 takım ile UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden Türk takımları, grup maçlarına kalma konusunda ise genel olarak sıkıntı yaşıyor. UEFA'nın kasasından hiçbir galibiyet ya da beraberlik almaması halinde bile en kötü ihtimalle her yıl 7.1 milyon euro çıkartması muhtemel olan Türk takımları, 5 yıl boyunca -artış düşünülmeksizin- 35.5 milyon euroluk Şampiyonlar Ligi'ne katılım payı, 6 milyon euro da UEFA Avrupa Ligi'ne katılım payından yararlanamayacak.

 

AVRUPA KARNESİ İÇ AÇICI DEĞİL

UEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcilerimizden Beşiktaş'ın Atletico Madrid'e elenerek Avrupa arenasına veda etmesinin ardından bu sezon Avrupa sahnesinde temsilcimiz kalmazken son 3 sezonda ligimizde şampiyonluk yaşamış 5 takımın Avrupa'daki karnesi pek de iç açıcı değil...

 

2009-2010 sezondan bu yana Şampiyonlar Ligi ya da UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden Bursaspor, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor oynadıkları toplam 89 maçın 33'ünü kazanmayı başardı. 2009-2010 sezonundan bu yana Avrupa'da en fazla maç yapan takım (32) Beşiktaş olurken; en az maç yapan takım (10) Bursaspor oldu. En kötü galibiyet yüzdesi bakımında tablolara göz atıldığı zaman Bursaspor ve Trabzonspor'un ön plana çıkması dikkatlerden kaçmıyor.

 

İKİ GÖRÜŞ:

ATİLLA GÖKÇE: "AVRUPA'DAN UZAK KALMAK YANLIŞ"
"Başbakan tam olarak neyi kastetti bilmiyorum ama futbolda evrensel olaylardan uzak kalmak doğru değil. Uefa kongresinde de gündeme gelen konulardan biriydi. Avrupa kupalarına katılmadan, 5 yıl içe kapanırsak kendimi kendimizi cezalandırmış oluruz. Başbakanın spor sevgisine saygı duyuyorum ancak 5 yıl kısa bir süre değil. Futbolda içeriye ve dışarıya uyum göstermek zorundasınız ki böyle bir karar alınırsa böyle bir uyumdan söz edilmez."

 

ÖCAL ULUÇ: "TÜRK FUTBOLU ÇOK GERİYE GİDER"
"Yanlış demeyim ama hatalı bir görüş. İngiltere'de Thatcher'ın (Margaret Thatcher, İngiliz Başbakanı, 1979-1990) 1980'lerde alınan karar o gün için alınmıştı. 2012 yılında yaşıyoruz ve o günden bu güne çok şey değişti. Futbolda artık çok büyük bahisler oynanıyor, kulüpler halka açık şirketler haline geldi. Taraftarlar artık o şirketlerin hisse senetlerini alıyor. O dönemle bu dönem kıyaslanamaz. Kendi kendimize gelin güvey olmuş oluruz. Avrupa'ya gitmessek doğal olarak gelirler azalır. Futbolcu kalitesi ve naklen yayın gelirleri düşer. Başbakan bu açıklama ile alınacak karar öncesi mesaj vermeye çalışmış olabilir. Sonuç olarak Türk futbolu hatta sporu çok geriye gider."

 

Sporx-Fatih Şamlıoğlu