Eskilerin deyimiyle; “Kişi karşısındakini kendisi gibi bilir” derler. Fenerbahçe cephesi de Trabzonspor gibi ahlaki değerleri çok yüksek olan bir camiayı kendileri gibi biliyor olmalılar ki, ilk maçta Galatasaray’ın aldığı 4-2 lik galibiyet sonrası resmen bir yatış bir şike göndermesinde bulundular.

Bunu da futbolculuğunda beyefendi diye bildiğimiz Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman ve ne olduğu herkesçe malum olan kaleci Volkan Demirel söyledi.

Beşiktaş maçında kendilerinin çok büyük bir mücadele verdiğini ama Trabzonspor’un Galatasaray’a yattığını ve adeta “şike” yaptığını ima eden bu muhteşem ikiliye tokat gibi bir cevap geldi Trabzonspor’dan... Akıllarından damarlarından, hücrelerinden bir türlü şike belasını atamadıkları için sürekli kuşkuyla yaşayanların bugünkü şartlarda ne konuşacağını çok merak ediyorum.

1 Puanı söke söke alan Trabzonspor’un Fenerbahçe’ye verdiği mesaj açıktı; “ Bizi kendinizle karıştırmayacaksınız”

Kaldı ki ilk maçta Galatasaray’ın attığı gollere baktığınızda biraz ahlaki değeri olan bir spor adamı böyle konuşmamalıydı. Yazık ki yazık, Türk Futbolu'nun en değerli isimlerinden Aykut'un düştüğü hale bakıyorum da üzülüyorum. O büyük efsanenin sonu böyle mi olmalıydı?

Ya bir de Trabzonsporlunun biri hasbelkader son dakikalarda Egemen gibi kendi kalesine gol atsaydı o zaman ne diyeceklerdi çok merak ediyorum.

Beşiktaş’ın kendi kalesine attığı golle kazananlara Galatasaray duruşu ile cevap verildi. Aslında hiçbir şey denmedi çünkü Galatasaraylılık bunu gerektirirdi ki Egemen’in de burada en küçük bir hatası yoktu zaten.

Ama iş suyu bulandırmaya gelince, provokasyona gelince Fenerbahçe’nin yöneticileri de, teknik adamları da, yazarları da ve hatta futbolcuları da 10 numara….

Sahada bir futbolcuya her nedense hep 10 Fenerbahçeli saldırır.

Semih Kayserispor maçında rakibini yumruk manyağı yapar, Beşiktaş maçında boğaz sıkar ama kart görmez. Caner keza ona göre. Her maçta 3 sarı kart alması gereken Caner’i hakem görmezken Aykut Kocaman görür ve hep oyundan alır.

Tam Beşiktaş derbisi öncesi zaten kaleci Cenk sakat iken Rüştü’ye ceza verilir, Emre Belözoğlu’na af çıkar. Normal sezonda Zokora’ya Fenerbahçe maçı öncesi kaç maç gerekiyorsa o kadar ceza gelir. Şaibe aranıyorsa şaibenin babası bu TFF eliyle yapılan uygulamalardır aslında...

Yani iş konuşmaya gelince ortalığı velveleye veren hep Fenerbahçeliler oluyor. Bugün Türk Futbolu bu kaotik ortamda ise bunun sorumlusu da öncelikle kendileridir.

Kısacası Galatasaray bir hatır kupası turnuvasında tüm kalitesine ve gücüne rağmen gol yollarındaki şansızlığının sonucu puanlar kaybetmektedir. Hakemlerin kollarına girenler ise farklı algılamalar içindedir.

Ama şurası unutulmasın ki kazanmak için her yol mübah değildir. Galatasaray hak ettiği kupayı alamazsa bile Şampiyonlar ligine gidecek tek takımdır. Çünkü ahlaklıdır, duruşu bellidir, bulanık suda balık avlama geleneği yoktur.

Ama oraya buraya pislik bulaştırmaya çalışanlar, şark kurnazlığı ile sütten çıkmış ak kaşık olmaya çalışanların akibeti halen belli değildir.

Bu saatten sonra zaten kupanın da şampiyonluğun da bir önemi kalmamıştır.

Önemli olan etrafına pislik bulaştıranların acı sonudur.

Galatasaraylılık duruşu şampiyonluktan daha önemlidir. Ligi 9 puan açık ara farkla haftalar önce garantiliyen Galatasaray’ı kestirme yollardan geçerek şampiyon olmak ve bu sevinç karşısında mutlu olabilmek sadece karşısındakileri de kendisi gibi görenlerin işidir.

Bu vesile ile Trabzonspor ve Galatasaray’ı tebrik ederim. Hiçbir şaibeye ihtiyaç duymadan futbol oynamayı seçtikleri için.