Süper Lig’in bitimine iki hafta kaldı

Trabzon’un içi kalaylı kazan olduğu gibi Süper Lig kazanının içi alev alev yanıyor.

Yandım Allah çığlıkları atan atana Başakşehir’den Rize’ye Rize’den Beşiktaş'a Beşiktaştan Ankaragücü’ne ondan Konya’ya hocası Kocaman’a diyeceğim geldiyse de orada biraz durmak gerektiğine inanıyorum.

Kocaman fuzuli bağırıyor

O bu kirli işleri masa başı oyunlarını iyi bilir de ondan…

İyi bir tezgahçıdır seneler öncesinde Trabzonspor’a verilen penaltılara bakın, aldığı maçlara da bakın, yaygara koparıp, üstadı Aziz Yıldırım ile 17’de 17 yaptırarak Trabzonspor’un anasının sütü gibi helal kupasını elinden alıp, ‘Hakemlerde insandır, hata yaparlar’ teranesine, kisvesine sığınanlardan sadece biridir, Kocaman…

Dün de aynı yaygarayı kopardı ama ne hikmetse Özkahya hoca yemedi.

Ondandır ki ona sadece, ‘Sen otur oturduğun yerde diyeceğim'

Yetmez..

Bir de sin küllahın görünmesin…

Zira senin dosyan çok kabarık, Kocaman hoca…

Kısaca gelelim diğerlerine.

Önce Başakşehir başkanına..

'Şu Trabzonsporlu oyuncunun ayağı kırıldı’, 

'Şunun ayağı delindi gibi şeyler demeyeceğim.'

İki maçta da Trabzonspor’un 6 puanını ağlata ağlata altın tepsi içerisinde sana sunarlarken başkanım neredeydin.

Lige bugün değilde.Dünden bu yana yangın yerindeydi ama kazanıyordun. Sesin çıkmıyordu.

Daha dün Ankaragücü’nün aynı tepside sana sunulan 3 puandan hiç mi hiç bahsetmedin.

Ya beşiktaş başkanı sen niye ‘Hakemlerde hata yapar, onlarda insanlardır' neticesinde dumen suyuna girdin.

Ya Fatih Terim hoca yanlış oldu ‘Futbol imparatoru Fatih Terim’ diyecektim, yanlış ettim.

Konya’da yada kaybettiğin diğer maçlarda sürekli parmak sallarken Rize’de Beşiktaş maçında parmaklarına kramp mı girdi sahi…

Kazanan haklıdır, felsefesi hakim mi kılındı?

Ne dersiniz, bende bundan böyle bu gibi hezeyanları, realiteleri yazmasam mı?

Altta kalanın canı cıksın deyip geçsem mi?

XxX

3 TAKVİYE İLE ŞAMPİYONLUK NEDEN OLMASIN

Gelelim Konyaspor karşısındaki Trabzonspor’a…

Ne yalan söyleyeyim maçın ikinci yarısında birazda orucun etkisiyle bordo mavililerin oynadığı oyun uyuttu izleyenlerini…

Ancak peşin peşin söyleyeyim bu Trabzonspor galipte gelse beraberede kalsa mağlupta diyeceğim geldi ama içim rahat etmedi, ancak diğer sonuçlarda oynana oyunla bana zevk veriyor. 

Geriyede düşse güven veriyor.

Kaç yeriz değil kim olursa olsun kaç atarız dedirtiyor.

Bugün direklerden, hakemlerden atılan veya atılmayan gollerden, yenenlerden kişisel hatalardan bahsetmeyeceğim sadece oynanan oyun artık ezberlendi.

Kimlik haline gelen ve de zevk veren oyun anlayışından bahsetmek istiyorum.

Trabzonspor’un kimliğine yakışır, cesur atak futbolu geride bekleyin değil de oyunu önde kabul edin ne olursa olsun.

Önde kabul edilen oyunla birlikte klas ayakları ile netice kovalayan hele Sosa, Abdülkadir, Yusuf, Rodallega veya diğerleri ile pas trafiğine girildiğinde o gol hazırlığı seyretmekten insan haz alıyor.

Bu Trabzonspor’u seyretmek adeta ömre bedel. Buraya kadar herseye tamam değil mükemmel.

Şampiyonluk olacak takımlarda bile bugün ne bu oyun anlayışı var nede pas trafiği.

Şimdi madalyonun diğer yüzüne kısaca bakalım.

Alan markajında tamam.

Ancak adam markajında Trabzonspor yok gibi.

Top kayıplarında geriye dönüşlerde zayıfız.

Kademede hak getire…

Yenile gollere bakarsanız açık açı görebilirsiniz.

Bu gibi önemsediğim eksikler şayet giderilirse bu takımı bozmadan 3 takviye ile 2 sene içerisinde özlenen şampiyonluğu ulaşmaması için hiçbir neden görmüyorum.