Fenerbahçeli eski futbolcu ve tv yorumcusu Şeytan lakaplı Rıdvan Dilmen'in Trabzonspor'u hedef alan açıklamalarına bir cevapta Yenişafak Yazarı Salih Tuna'dan geldi. "Bırakın ne derse desin mazurdur o" başlığı ile yayınlanan yazıda Rıdvan Dilmen sert bir şekilde eleştiriliyor...

İşte yazının tamamı:

Bırakın ne derse desin mazurdur o!
Mükemmel bir futbolcuydu, çok başarılı bir "yorumcu" oldu; lakin son zamanlarda işi hepten "oyunculuğa" vurdu.

Zaten objektif yorum yapmayı hayli zaman savsaklamıştı.

Maslahatçılık, kambura yatma, "rüşvet-i kelam" ne ararsan var onda.

Evet, haddi olmayan mevzulara burnunu sokmayı çok fena alışkanlık haline getiren

Rıdvan Dilmen'den bahsediyorum.

Fenalığı da kimseye değil, bizzat kendine. Rezil rüsva olacak kadar zor durumlara düşüyor çünkü.

Buna da inanın çok üzülüyorum!

Geçenlerde şike muhabbetiyle önüne gelene bir tekme atmaya başlayınca bir televizyon programında (tabiri caizse) teşrih masasına yatırıldı.

Bir ara öyle zor durumda kaldı ki, dayanamadım, Rasim Ozan Kütahyalı'ya SMS marifetiyle "Fazla üzerine gitmeyin, yazıktır..." dedim.

Sağ olsun, beni kırmadı, canlı yayında, "Tamam abi" mesajını çektikten sonra, alttan almaya başladı. (Yaşça kendinden oldukça büyük olan birine resmen merhamet ediyordu.)

Ne ki, Rıdvan Dilmen bunu bile anlamadı.

Anlamadığı gibi tuttu "Aziz Yıldırım'la Ergenekon'dan bile yatarım..." dedi.

Rasim Ozan da kaşla göz arası "Abi görüyorsun değil mi?.." mesajını çekti.

Görüyordum!

Aziz Yıldırım'a olan acayip tutkusunu dillendirmek sadedinde, hangi suçtan mahpus yatarsa ben de onunla aynı suçtan yatarım demeye getiriyordu.

Telefonla katıldığı canlı yayından ayrıldıktan bir müddet sonra tekrar bağlanarak, "Benim adımı bundan sonra anmayacaksınız..." yollu racon kesmeye başlayınca, Ahmet Çakar "Huop, huop, orda dur Rıdvan..." diye başlayıp bi güzel ayar vermişti.

Yazık ki yazık "ayar" tutmuyor.

Bir animasyon yüzünden TRT'ye verip veriştiriyor, hızını alamıyor (maksadını aşan birkaç kelam eyledi diye) Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı canlı yayında istifaya çağırıyor.

Erdoğan Bayraktar, Sayın Başbakan'ı zor durumda bırakıyormuş.

Fesuphanallah!

Kardeşim, Başbakan niye zor durumda kalsın, sen kendine bak.

Lakabı "Şeytan" ya, aklı sıra Başbakanımızın üzerinden Bakan harcayacak!

Bir de "Siyaset futbola karışmamalı..." demez mi!

Tamam karışmasın, sen de siyasete karışma ama! Daha doğrusu bize gündüz gözüyle "siyaset" yapma.

İstanbul Büyükşehir -Trabzonspor maçını seyretmeye giden 4 Trabzonlu taraftar trafik kazasında hayatını kaybedince "Maçın skorunun ne önemi var, orada 4 kişi öldü. Futbolseverler kusura bakmasın..." diyerek yorum yapmaktan vazgeçti.

Aman da aman, sevsinler.

Serdar Bali tevekkeli "Yalandan dümen yapma..." dememiş.

Hayır yani, madem o kadar insancıl duyguların var da, şampiyonlukları çalındığına inanarak gencecik yaşta intihar eden, Çernobil faciasından çok hakem facialarıyla kanser olan, Trabzonsporlu taraftarın canından çok sevdiği takımının yıllar yılı uğratıldığı haksızlığa karşı neden ağzını açıp bir çift kuru laf etmedin?

Haklarını savunmandan geçtik, fırsatını bulduğunda haklarını savunanlara laf sokuşturuyorsun.

Senin vicdanın nerde?

Şimdi de kalkmış eyyam yapıyorsun.

Senin tuttuğun fare kadar biz kedi sevdik, sen kimi kandırıyorsun?

Trabzonspor yönetimi de, Trabzonspor'a "Pontusspor" diyen Ömer Çavuşoğlu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.

Çavuşoğlu'yla ne uğraşıyorsunuz?

Sinsi bir şekilde Trabzonspor'un kuyusunu kazmaya çalışanlara baksanız ya!

Çavuşoğlu dediğiniz içi dışı bir, diline geleni aklına danışmadan söyleyen "sevimli ve sempatik" bir insan evladı. (Belki de aklına güvenmediği için diline geleni söylüyor. Nihayetinde dil de onun akıl da, karışamayız.)

Öyle de güzel bir insan ki...

Şampiyonlar Ligi'ne katıldıkları için sevinen Trabzonspor taraftarını geçenlerde vatan haini ilan edecekti nerdeyse. (Yas ilan etmelerini bekliyordu herhalde.)

Bırakın kardeşim ne derse desin; mazurdur o!