İyi de kardeşim, hiç mi hırsızın suçu yok der son noktayı koyan Nasrettin Hoca.

Tamam, kapıya kilit vurmadım.

Pencereyi kapamadım.

Malları ulu orta açıkta bıraktım.

Sağı solu kollamadım.

Evin içinde tuzak kuramadım

Daaa…

Hiç mi hırsızın suçu yok


Bizimkisi buna benziyor

Yani Trabzonspor’un hali aynen böyle ahvali.

Şike süreci başladığından bu yana Şener ve yönetimi “Yalnız kaldım..” dedi, karşı cepheyi daraltacağına genişletti.

Camia bana sahip çıkmadı diye dert yanan yönetim, beni de hatırlayın diyen duayenlere kürsüden methiyeler düzdü.

Arada, ona buna şuna laf sokuşturdu.

Arkadan avuç ovuşturdu.

Bakın.

Trabzonspor’da saha sonuçları iyi gitmezse, şike süreci darbe alır. Futbolun mantığı saha ve masa gücünün birleşik kaplar misali birbirini etkilemesidir.

Eğer sahada esmezseniz, masada rüzgarınızın bir anlamı olmaz. Ne yazık ki, Türkiye gerçeğinde hukuksal haklılığınızın bile.
Futbolun sosyolojik tahlilinde denir ki, o toplumu toplum da onu etkiler. Bilimsel açıklaması şöyle;

Bütün parçayı, parça da bütünü etkileyerek hayat gelişir ve değişir.

Sen, takımını kuramaz. Harekete geçiremez, camia adamına göre Trabzonsporluluk oynarsa; SOS

Hareketi ve bereketi; taban değil tavanın şekillendirdiği bir toplumsal geleneğimizde tabandan bir şey beklersen yine de; SOS

Camianın büyükleri sessizliğe gömüldü diyerek o büyükleri arasında seçici olursan; SOS…

Hocanın dediği gibi…

Hiç mi hırsızın suçu yok yahu….