Her kriz kendi kahramanını yaratır. Ya da kahraman olmak için krizler yaratılır. Malumunuz, bugünlerdeki en önemli(!) krizimiz Trabzonspor’un Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın Radyo Spor’da yapmış olduğu sarsıcı açıklamaları! Yılmaz, kendine has üslubuyla Trabzonspor’un durumunu değerlendirirken, birilerine ciddi rahatsızlık verdi. Bu da kamuoyunda haliyle büyük memnuniyetsizlik yarattı. Taraftarlar üzüldü, tepki koydu. Yöneticiler, teknik adamlar gücendi, bildiri yayınladı. Yazarçizer takımı olaya baktıkları pencereden yorum getirdiler. Hemen hemen herkes doğru ya da yanlış bir şeyler söyledi.

Bu kriz ortamında, aslında en akıllıca hamleleri yapması beklenen kurum en büyük gaflara imza attı. Bir defaya mahsus değinilip geçiştirilecek bu mevzu, bizzat Yılmaz’ın kendi gazetesi, radyosu ve televizyonları tarafından abartılıp memleket meselesi haline dönüştürüldü, Yılmaz’ın psikolojisini sarstı.

İşi o kadar büyüttüler ki, sırf idarecisi olduğu internet sitesinde Mehmet Ali Yılmaz’ın açıklamalarını yayınladı diye, Ahmet Külekçi gibi objektifliğine herkesin inandığı bir insanın Zigana TV’deki televizyon programını yayından kaldırttılar. Akıllarınca diğer bir medya kuruluşunu sansürlediler.

Olayı takip eden hafta boyunca, Karadeniz Gazetesi ülkedeki, şehirdeki ve spordaki diğer haberleri yok sayıp, yazmaya değer görmezken, Yılmaz vakası ısıtılıp ısıtılıp, okuyucunun önüne koyuldu. Unutturulması ve örtbas edilmesi gerekilen konu, her gün farklı yazarlar tarafından, değişik senaryolarla işlenerek halkın kafasına iyice yer ettirildi. Köşe yazarları, kendilerine ve ütopyalarına o kadar inanıyorlardı ki, kamuoyunu da peşlerinden sürükleyebileceklerini ve uydurduklarını onlara empoze edebileceklerini düşündüler. Eminim ki, bu duruş Mehmet Ali Yılmaz’ın kendisinin geliştirmiş olduğu bir strateji değildir! Çünkü Mehmet Ali Yılmaz’ın sizin savunmanıza ihtiyacı yok!

Tabi ki içlerinde, gazetenin bu politikasını benimsemeyip, kalem oynatmayan sağduyulu eller de vardı ki bana göre doğrusu da buydu! Kendilerine saygı duyuyoruz.

Yazdılar, çizdiler, resimlediler, çarpıttılar. Ama ne yaparsa yapsınlar, iş ters tepti, planlar tutmadı. Olay çığ gibi büyüdü.

Biz de kamuoyunun beklentisi doğrultusunda, olayları gördüğümüz açıdan Mehmet Ali Yılmaz’ın söylemlerini değerlendirdik ve meseleyi kapattık. Gel gör ki, yağcı grup, söylediklerimizi maksatlı olarak yorumladı. Bir üçkâğıdımız, aleveramız olmadığından, tek vurabilecekleri yer olan cesaretimizi birilerinin dolduruşu olarak lanse etmeye çalıştılar. İnanmadıkları şeyi, bir de utanmadan yazdılar. Aslında onlar bizi, bizden iyi tanırlar. Ne yönlenmeye ne de tetikçiliğe geliriz! Ama kişi karşısındaki kendi bilir misali, dolduruş ve talimatla hareket edenler, aynı noktada düşündüler!

Makalelerimizi takip edenler, boşa bir çizgi karalamayacağımızı, kimsenin adamı olmadığımızı, neye inanıyorsak onu yazdığımızı gayet iyi bilirler! Mehmet Ali Bey ile ilgili yazmış olduğum makalede ya da diğerlerinde maksadını aşan, iftira niteliği taşıyan, yalan ve yanlış olan tek harf varsa, her dediğinize eyvallah! Bu süreçte kaleme aldığınız yazıların suni olmadığını, samimi ve halisane bir niyetle yazıldığına inanıyorsanız, yine eyvallah! Siz ya okuduklarını anlayamayacak kadar akıl ve mantıktan uzak ya da patrona gereksiz takla atacak kadar masumsunuz(!)

Siz değil miydiniz, zamanında Mehmet Ali Yılmaz, Özkan Sümer’e karşı başkanlık yarışını kaybettiğinde, “Bu bir milattır! Gün bayram günüdür! Trabzonspor’un kurtuluş günüdür! Haydi, dostlar halaya!” diyen?
Siz değil miydiniz, “Trabzonspor kara bulutları üzerinden attı, önü açıldı!” türküleri söyleyen?
Siz değil miydiniz, Mehmet Ali Yılmaz’ın politikalarını baştan aşağı eleştiren?

Bugün, bir de Mehmet Ali Yılmaz üzerinden racon kesip, millete meydan okuyorsunuz! Hodri meydan, diyorsunuz! Kafa tuttuğunuz kim? Delege, yönetim, yazarlar, halk! Ellerinizle, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, haberiniz ola! Trabzon’un amiral gemisi konumunda olan Karadeniz Gazetesi’ni günlerce kendi dayatma fikirlerinizle işgal ettiniz! Okuyucuya bir haftalık gazete borçlandınız! Kendi gündemlerinizle doldurduğunuz köşelerde okuyucunun haber alma hakkını gasp ettiniz! Öyle ki, şehirde Fenerbahçe maçı öncesi yaşanan coşkuyu, heyecanı yok ettiniz! Hey! Gemi su alıyor, benden söylemesi!