Burak Yılmaz’ın taktiği Konya’yı geçmemize yaramadı
Sen kalk, her şeyin
Çok iyi
Çok güzel
Çok mükemmel
Çok harika
Olacağı söylenen Antalya kampında, hiçbir futbolcuya tanınmayan bir hakkı kullan basın toplantısı yap ve transfer teklifleri aldığını söyle ve güzelim kampın içine resmen et.
Sonra da Konya maçında kafası karışık futbolcular ile tur ara.
Atarlar sana bir çelme, düşer kalkamazsın.
Oysa, Burak Yılmaz’a geldiği gibi diğer oyunculara da transfer teklifi geldi. Edebi ile yönetime gitti. Kamuoyuna duyurmada, basın toplantısı yapmadı. Fair Play ruhu ile iki takımı anlaştırdı. Şimdi Arajantin’de memleketinde, futbolunu oynuyor.
Bizim Burak kardeşimizde.

_Bağrımıza bastık
-Sahiplendik
-Sevdik
-Kucakladık
-Öz güvenine ulaşmasını yardımcı olduk.
Hoooppala..
Ben yurt içinden de dışından da teklif var.
Ama Yusuf ile Abdülkadir’e yok dedi.

Beni yazın onları yazmayın dedi.
Yurt dışını seslendirdi, yurt içini demedi bir de çok bunu derken bıyık altı güldü.
Resmen dalga geçti.
Sonra Konya maçında takım, bu sezon ile ilgili en önemli hedefine ulaşmak için cansız, başız ruhsuz oynayarak elendi.
Bu için suçlusu ne Rıza Hoca ne de futbolcu kardeşlerimiz.
Zamansız konuşan Burak Yılmaz’dır.
…………………………………………………………………………………….


Abi, niye gol için son dakika hamleleri yapılır
Her ligde şöyle bir öykü vardır.
Sezon başında takım bütçesin cimri gibi kullanır. Sezon sonuna doğru bakar ki kümeye gidiyor. Bütçede kesenin ağzını açar. Borçlanır, harcama yapar ligde kalırsa ne ala. Kalmaz ise bir alt kümede anahtar teslim edilir kapıya kapalıyız levhası asılır.
Birader madem sezon sonuna doğru, kümede kalmak için; her türlü transfer yapıp ligde kalmak için çırpınacaksın, ligin başında sezona girilirken yapsana.
Şimdi.

Trabzonspor’un Konya maçı da buna benzedi.
Sana en az iki gol lazım.
Gol yollarında adamın az.

Sonradan oyuna aldıklarınla maça başlasana.
Niye maçın ortasında böyle bir hamle yaparsın.
Vallahi anlamış değilim.
…………………………………………………………………………………………………………………
Hayalet gibisin be başkan
Şu Akyazı’da loca işi var ya.. Bu iş en çok başkan Muharrem Usta’nın işine yaradı. Maça geldi mi gelmedi mi belli olmuyor. Eskiden Şeref Tribüne bakardın başkan var mı yok mu anlardın. Şimdi öyle değil. Locaları mercek altına almak gerekiyor.
Maçtan bir gün önce Usta, Trabzon’da görüldü.
Hatta, futbolcular ile bir toplantı yaptı.
Yaptığı toplantı gündemde değildi.

Aniden gelişti.
Kriz mi var dedirten cinstendi.
Apar topar Trabzon’a gelen başkanı ulaşamadık.
Geldi, futbolcular ile konuştu.
Ne konuştu
Ne dedi.
Niye apar topar toplanıldı
Ne vaat etti.
Ya da hangi konuda uyardı bilemiyoruz.

Maçta da görülmedi.
Gitti mi, Trabzon’ da mıydı?
Belli değil.
Hayalet gibisin be başkan.
………………………………………………………………………………………………
Rıza Hoca’nın  inadı.
Çok da önemli değil ama, Rıza Hoca dünkü Konya maçında da, kravat takmadı..
Bu geleneğini sürdürdü..
……………………………………………………………………………………………………
Konya şerri’nin hayrı
Maçın hayrı, Abdülkadir Ömür’dür. Zira artık 90 dakikalık oyuncu olmuştur.
…………………………………………………………………………………………………..
Rıza Hoca ile yol arkadaşlığı
Trabzonspor’un kupa hedefi yok.
Lig şampiyonluğu zor ama olmayacak diye bir şey yok.
O halde, Rıza Hoca ile de masaya oturulmalı.
Gelecek sezon bizimle mi değil mi, belli olmalı.
…………………………………………………………………………………………………………

Altuğ Atalay’ın en çok…!
Altuğ kardeşimiz, Şenol Güneş ile kanka olmanın da fırsatı ile BJK’ye gitti. Medya departmanının başında. Bir Trabzonsporlu olarak bir Trabzonsporlunun BJK’nin bu biriminde görev yapması hoşuma gitmedi değil. Bravo, başarılar.
Altuğ Kardeşimizi en çok, zaman zaman sosyal medyasında paylaştığı ve sonunu “Siz ne bilirsiniz Trabzonspor’un ne demek olduğunu” diye bitirdiği tespitlerini özleyeceğiz. Bu slogan öyle görünüyor ki, uzun süre öksüz kalacak.
Fasonları çıkar mı bilemem ama etkili olmaz.