Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası 69 kilo finalinde milli sporcu Busenaz Sürmeneli, Çinli rakibi Liu Yang'ı yenerek altın madalya kazandı. Sürmeneli bilinmeyenlerini Trabzonspor Dergisi'ne anlattı. 

Nasıl bir çocukluk geçirdin? Aileni tanıyabilir miyiz? Senin dışında başka boksör var mı?

1998 yılında Bursa’da doğdum ama aslen Trabzonluyum. Babam bir firmada şoförlük yapıyor, annem ise ev hanımı. Dört kardeşiz. Ailede sadece ikizim olan kız kardeşim boks ile ilgileniyor. Kendisinin Türkiye üçüncülüğü var. Ben hiperakitf bir çocuktum, yerimde duramazdım. Genelde erkek çocuklarıyla mahalle aralarında top oynardım. Maç biter bitmez bisikletime atlayıp gezintiye çıkardım. Kaldırımdan kaldırıma atlardım. Çocukluk yıllarımda birçok spor branşıyla ilgilendim. Hatta Bursaspor’un kadın futbol takımı seçmelerine katılmıştım ama babamın işleri nedeniyle Trabzon’a taşınınca bu hayalim gerçekleşmedi. Trabzon’da bir takımda oynamak istedim, ama o zaman da takım bulamadık. 

Genelde erkeklerin yaptığı boksu tercih etmenin sebebi ne oldu?
Futbol takımı bulamayınca farklı bir spor yapmaya karar verdim. Antrenörüm Cahit Süme aynı zamanda teyzemin eşidir. Kendisiyle bir görüşmemizde, “Gel boksa başla, sevmezsen bırakırsın” dedi. O şekilde başladım ve çok sevdim. Bu kadar sevmemin önemli bir sebebi daha vardı. Antrenmanlarımızda ısınmaya genellikle salonda oynadığımız minyatür kale futbol maçlarıyla başlıyorduk. Bu durum benim için çok eğlenceliydi. Sırf top oynayabilmek için arkadaşlarla saatler öncesinden salona gidiyorduk. Devamında boks antrenmanlarını da çok sevdim.    

Kariyerin nasıl gelişti?
Yaşım tutmadığı için ilk beş yıl resmi müsabakalara katılamadım. Sadece özel turnuvalarda müsabakalara çıktım. İlk olarak yıldızlar kategorisinde düzenlenen Türkiye Şampiyonası’na katıldım ve burada şampiyon oldum. O şampiyonluk benim için çok kıymetlidir. İnanılmaz derecede heyecanlıydım. Sonrasında artık bu şampiyonluklar bana sıradan gelmeye başladı. Aynı yıl milli takıma davet edilip Macaristan’da düzenlenen Yıldız Kadınlar Avrupa Birliği Ülkeleri Boks Şampiyonası’na katıldım ve burada ikinci oldum. Finalde İngiliz rakibime 2-1 yenilmiştim. O mağlubiyet beni çok etkilemişti. Sürekli o maçı ve rakibimi düşünüyordum. Yeniden o rakiple karşılaşabilmek için sabah akşam dua ediyordum. Hatta rakibimin fotoğrafının çıktısını alıp evde dolabıma asmıştım. Sabahları uyanıp antrenman yapma konusunda isteksiz olursam hemen o fotoğrafa bakıp kendime geliyordum. Zaten fotoğrafın altına, “Yenmek için uyan” yazmıştım. Çok hırslı biriyim. Kafama koyduğumu da mutlaka yaparım.  Bu şekilde sürekli antrenman yaptım. Çok çalışarak yine 2013 yılında Bulgaristan’da yapılan Yıldız Kadınlar Dünya Şampiyonası’na katıldım. Kura çekimi gerçekleştiğinde ilk rakibimin üç ay önce yenildiğim İngiliz boksör olduğunu öğrendim. Çok mutlu olmuştum. Maçı da 2-1 kazandım. Sonrasında da tüm rakiplerimi mağlup ederek şampiyonluğa ulaştım. O şampiyona sonrası da çok mutlu olmuştum. Ancak rehavete kapılmamak için kendimi kontrol etmeye çalıştım. Hocam, “İnsan yükseldikçe alçalmayı bilmeli” der hep. Bu sözü aklımdan çıkarmamaya gayret ederim. Ardından şampiyonaların ve madalyalarımın sayısı bir hayli arttı. Yaşım ilerledikçe müsabakaların da zorluk derecesi yükseldi. Ardından sol kolumdan sakatlandım ve ameliyat oldum. Yaşadığım bu sakatlık performans düşüklüğüne sebep olmuştu. 2018 yılında Avrupa ve Dünya şampiyonalarında yenilgiler aldım. Ancak yılmadım. Zaten arkadaşlarım da bu yönüme çok şaşırır. Yenilsem ve turnuva bitse bile yarın sabah uyanır uyanmaz kalkar antrenmanımı yaparım. Durmam. Allah bir yerde vermediyse daha sonra mutlaka verecektir diye düşünürüm. Sonra sıkletimi değiştirdim. 75 kilodan 69’a indim. Bu değişiklik sonrası Rusya’da yapılan Ümit Kadınlar Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazandım. Devamında ise İspanya’da gerçekleştirilen Büyük Kadınlar Avrupa Şampiyonası’nda üçüncü oldum. Kaybettiğim maçın ardından antrenmanlara başlayınca diğer ülkelerin sporcuları da bana şaşkınlıkla bakmaya başladı. Ancak benim çalışmam gerekiyordu çünkü önemli turnuvalar ve kazanılacak madalyalar vardı. 

Türk kadın boksunda dokuz yıl sonra Dünya Şampiyonası’nda altın madalya geldi... Aynı zamanda Türk boks tarihinde bu başarıyı elden dört sporcudan biri olma başarısı gösterdin. Son dünya şampiyonasından bahseder misin? 
Çok zorlu bir hazırlık dönemi geçirmiştim. Öyle ki antrenmanlarımda acıdan ve yorgunluktan ağladığım zamanlar olmuştu. Antrenörüm, “Antrenmanda ağlamazsan müsabakada gülemezsin” derdi. Limitlerimi sonuna kadar zorladım. Sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik olarak da çok zorlu bir süreçti. Benim için çok önemli bir şampiyonaydı. Kafilede yaşı en küçük olan sporcu bendim. Turnuva boyunca önemli rakiplerle toplamda beş maç yaptım. Sonunda şampiyon olunca etrafımdaki insanların mutluluğunu gördüm. Takım arkadaşlarım ağlıyordu. Madalya töreni sonrası otelimize gittiğimizde takım kaptanımız Şennur abla yanıma gelerek, “İnatçı olduğun ve pes etmediğin için kazandın” dedi. İstediğimi alana kadar durmam. Benim kitabımda kaybetmek asla yok. Kaybetsem bile hemen ayağa kalkar şükreder ve yoluma devam ederim. O başarıya eninde sonunda ulaşırım. 

Finalde Çinli rakibin Liu Yang’ı yendiğin maçın ardından gözyaşlarına hakim olamayarak, Barış Pınarı Harekatı’nda görev alan Mehmetçiğe asker selamı gönderdin. Neler yaşadığını anlatır mısın?
Barış Pınarı Harekatı’nın ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu biliyordum. 
Maça çıkmadan önce hocamla yaptığımız motivasyon konuşmasında konu tamamen bu harekattı. Hocam; şehitlerimiz, askerlerimiz ve Mehmetçik için dövüşmem gerektiğini vurguladı. İlk iki raund normal bir şekilde geçti. Cahit hoca, üçüncü raund öncesi köşeme geldiğimde, “Onlar için savaşacaksın, söz var bana?” dedi. Sözümü verdim ve ayağa kalktım. Dövüşmeye başlayınca yine hocamın sesini duydum. “Askerlerimiz için savaşacaksın” diye bağırıyordu. O ses kulaklarımda çınladı ve devamında raundun nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Arkadaşlarım maç sonrası beni ilk kez öyle saldırgan gördüklerini söylediler. Maç bitince de ister istemez duygu boşalması oldu. Aklımdan yaşadığım sakatlık, vatanım, milletim, askerlerimiz, hazırlık antrenmanlarında yaşadığım zorluklar geçiyordu. Ağlayarak asker selamı verdim. Sonrasında askerlerimiz de bana selam göndermiş. Onların görüntülerini izlerken bir kez daha ağladım. Barış Pınarı Harekatı’ndaki askerlerimizin ve buradaki Türk halkının yüzünü biraz olsun güldürdüysem ne mutlu bana. Allah askerlerimizin ayaklarına taş değdirmesin.  

Şampiyona sonrası seni ilk kimler tebrik etti?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlarımız arayarak tebrik etti. Çok güzel ifadeler kullandılar, kendilerine teşekkür ederim. 

Üç kez dünya beş kez de Avrupa şampiyonluğu elde ettin. Genç yaşına rağmen birçok başarıya imza attın. Bu bir doygunluk hissi yaratıyor mu?
Kazandığım madalyalardan dolayı çok mutluyum ama ben boksa başladığım andan itibaren tek bir hedef için çalışıyorum. O da olimpiyatlar. Oraya katılıp madalya kazanmak istiyorum. Türk halkını ancak madalya kazanmak mutlu eder. 

Şimdi önünde olimpiyat oyunları var. Bu organizasyona nasıl hazırlanıyorsun ve buradaki şansını nasıl görüyorsun?
Olimpiyatlara antrenörüm, psikoloğum ve sağlık ekibimle birlikte yaptığımız ortak bir programla, kapsamlı bir şekilde hazırlanıyoruz. Küçük bir nüans maçların sonucunu etkiliyor. O nedenle her ayrıntıyı ekip olarak ele alıyoruz. Psikolog da çok önemli. Zaten her sporcunun bu yönde bir katkı almasının önemli olduğunu düşünüyorum.  

Trabzon’da boksör olan bir kız neler hissediyor? 
Herkes beni boksör olarak kabul ediyor. Sporcu veya öğrenci değilim statüm boksör olmak. Şehirde insanlar beni tanıyor ve güzel tepkiler alıyorum. Son şampiyona sonrası beni gören bazı insanlar ağlayarak yanıma geldi. Bunlar gurur verici. İnsanların bu ilgisini ben de mümkün olduğunca samimiyetle karşılıyorum. Kendimi ifade edebilmek için bir örnek vermek istiyorum. Geçmişte dünyanın en çok kazanan sporcularından Amerikalı ‘Money’ lakaplı boksör Floyd Mayweather ile Filipinli halk kahramanı Manny Pacquiao’nun maçı vardı. Herkes bu maçta Manny Pacquiao’yu destekliyordu. Ben de böyle olmak istiyorum. Bu nedenle beni birçok kulüp transfer etmek istedi ama ben para için büyüdüğüm şehri terk etmek istemedim. Trabzon benim için çok önemli bir şehir. Benim için maddiyattan önce maneviyat gelir. Geçmişte hep Trabzonspor’u bekledim, sonunda kulübümüz de bizi bağrına bastı. Çok mutluyum.

Ailen maçlarını izler mi? Özellikle annen aldığın darbeler sonrası ne gibi uyarılarda bulunuyor?
Annem gençliğinde tekvando ile ilgilenmiş, bu nedenle de her zaman bana ve kardeşlerime spor yapmamız için destek vermiştir. Sabahları antrenmanlar için bizi kaldırır ve kahvaltımızı hazırlar, arabayla dağa götürür ve yüksek rakımda koşmamızı sağlardı. Bazen eline saati alır, koşu sürelerimi bile ölçerdi. Üzerimde büyük emeği var. Babam ise ilk zamanlar bana zarar gelir düşüncesiyle boks yapmama karşı çıkmıştı ama zamanla içi rahatladı ve destek vermeye başladı. Maçlarımı kaçırmazlar. Hatta annem mahalledeki arkadaşlarını toplar ve grup halinde müsabakalarımı izlerler. 

Formunu korumak için nelere dikkat ediyorsun? Kilo kontrolünü nasıl yapıyorsun?
Düzenli çalışmaya, beslenmeye ve dinlenmeye gayret ediyorum. Bunlardan bir tanesi eksik olsa sporcunun dengesi bozulabilir. Özellikle de bizim gibi performans sporu yapanlar için çok daha önemli. Bazen kilomuzu tutturabilmek için tartı öncesi dilimiz damağımız kurusa bile su içemiyoruz. Kilo kontrolü için diyetisyenle görüşsem bile vücudumu iyi tanıdığım için kendi programımı kendim yapıyorum. İnsanın kendisini tanıması, hangi besinlerin iyi gelip, hangilerinin yaramadığını bilmesi gerekiyor. 

Maça nasıl hazırlanıyorsun? Maç içinde neler yaşıyorsun? Yaptığın bir ritüelin var mı?
Yapacağımız bir maçın provasını antrenmanlarda defalarca yapıyoruz. Maç günü tartı sonrası dinlenip maçtan 5-6 saat önce yemeğimi yiyorum ve beklemeye başlıyorum. Maçın ısınmasını ise genelde kulaklıklarımı takıp motive edici müzik eşliğinde kendim yaparım. Maça çıkmadan mutlaka dua eder ve küçük bir adak adarım. Bunlardan biri eksik olsa içim rahat etmez. Maç içinde ise genel olarak antrenörümü dinlerim ve onun verdiği taktiklerle hareket ederim. 

Şampiyonalara hazırlanırken erkeklerle maç yaptığın oluyor mu? 
Erkeklerle antrenman maçları yapıyorum ve bu maçlar bana büyük katkı sağlıyor. Gelişimimde çok büyük katkısı var diye düşünüyorum. 

Boks yaparken teknik ve güç kadar boks zekâsı da çok önemlidir. Bu konuda kendini nasıl geliştiriyorsun?
Zeka çok önemlidir. Buna çok dikkat ederim. Ayrıca taktiğim tempolu atak yapmaya dayalıdır. Saldırgan bir dövüş stilim var. Genelde rakiplerimi yıpratarak yıldırırım. Bu biraz da şehrimle alakalı bir özellik. Trabzon’un kızı olmak bunu gerektiriyor. Ben bu şehre aitim. Uçaktan indiğim an mutluluğum artıyor.

Daha önce olimpiyatlarda maça çıkmış olan antrenörün Cahit Süme ile nasıl diyaloğunuz nasıl?
Aramızda sağlıklı bir antrenör-sporcu ilişkisi var. Saygımızdan asla ödün vermeyiz. Kariyeri başarılarla dolu olduğu için beni çok iyi anladığını düşünüyorum. Bana çok önemli katkıları oluyor. Bu tip sporlarda karşınızdaki kişiye güvenmeniz çok önemli. Bu olmazsa olmazdır. İşler yürümez. 

Trabzonspor’un sporcusu olman senin için ne ifade ediyor?
Müthiş bir şey. Milli takım arkadaşlarım da, “Keşke biz de Trabzonspor’un sporcusu olsak” diyorlar. Mesela Busenaz Çakıroğlu diye Trabzonlu bir sporcu var. O da bu takımda olmayı çok ister. Kulüpten içeriye girmek bize çok özel hissettiriyor, gurur veriyor. 

Diğer branşlarımızı takip ediyor musun? Futbol veya basketbol maçlara gider misin?
Özellikle futbol takımımızın maçlarını takip ederim, yurt dışında olsam bile izlerim. Uçakta olduğum zamana denk gelirse de inince özetine bakarım. Genelde kamp ve maç yoğunluğundan dolayı şehir dışında olduğum için stadyuma gidemiyorum. Eğer şehirde olursam mutlaka stadyumdan takip ederim. Futbolu stadyumdan izlemeyi seviyorum. Futbol benim küçüklükten gelen bir sevdam. 

Futbol oynayamamak içinde ukde olarak kaldı mı?
Bir yerde iyi olmak var, bir yerde ise orta seviyede olmak var. Ben iyi olmayı seçtim. Fiziksel özelliğim ve karakterim de boksa gayet uygun. O nedenle rahatım. Zaten fırsat buldukça arkadaşlarımla futbol maçı yapıyorum.

Takımın bu sezonki durumunu nasıl yorumlarsın?
İyi ve kuvvetli bir takımımız var. Beşiktaş maçı öncesi kuşkularım vardı ama o maç sonrası şampiyonluğa aday takımlardan biri olduğumuzu gösterdik. Takımımızın çok iyi işler başaracağına inanıyorum. 

Beğendiğin oyuncular kimler?
Abdülkadir Ömür çok iyi bir oyuncu. Umarım en kısa sürede sakatlığını atlatıp sahalara döner. Abdülkadir Parmak da iyi bir oyuncu. Ayrıca Yusuf Yazıcı gitti ama bence o da çok iyiydi. Ben genel olarak Türk oyuncuları seviyorum. Trabzonspor da kendi çocuklarına güvenip önem veren bir kulüp. Kulübümün bu özelliği beni ayrıca mutlu ediyor.

Kanlı canlı bir insana nasıl oluyor da o kadar acımasızca yumruk atabiliyorsun?
Ben buna kavga olarak bakmıyorum. Boks da diğerleri gibi bir spor branşı. Yumruk atmak tenis oynamak gibi geliyor bana. Boks çok zor bir spor. İçinde birçok unsur barındırıyor. Sonuç olarak sporumun gereklerini yerine getiriyorum.

Ringde bu kadar iyiyken dışarıda kimse sana bulaşmaz sanırım. Yine de hiç kavgaya karıştın mı? 
Dışarıdan bakanlar sert biriymişim gibi görebilir ama öyle değilim. Aksine çok sıcak kanlıyım, gülmeyi severim. Arkadaşlarım da beni bu şekilde değerlendiriyor. Boks kariyerim boyunca hiçbir kavgaya karışmadım. Ayrıca boksun insanları sakinleştirdiğini düşünüyorum.
 
Türkiye’nin yetiştirdiği çok önemli tekvandoculardan İrem Yaman en büyük motivasyon kaynağının kendisine ‘yapamazsın’ diyenler olduğunu söylemişti. Sana da yapamazsın başaramazsın diyenler oldu mu? Senin tepkin ne oldu?
Sevdiklerim için savaşırım, sevmediklerim için daha çok savaşırım. Bana da yapamazsın diyenler oldu. Ben de onlara başarılarımla cevap verdim ve vermeye devam ediyorum.  

Senin motivasyon kaynakların neler? Nelerden güç alıyorsun?
Allah’a sığınırım. Bu bana güç verir. Ayrıca kendimi müzik dinleyerek motive ederim. Arkadaşlarımla sohbet etmek ve kitap okumak beni çok rahatlatır. 

İdolün var mı?
Ukraynalı boksör Vasly Lomachenko. Tekniğini çok beğeniyorum. Zekasını işin içine katıyor, tempoyu düşürmüyor. Hepsini topladığımızda benzerliklerimiz de ortaya çıkıyor. 

Profesyonel olmayı düşünüyor musun?
İlerleyen süreçte ne olur bilinmez ama profesyonel olmayı isterim. 

Lakabın var mı?
Makine. Tempolu bir şekilde yumruk attığım için bu lakabı aldım. 

Yaşam felsefeni ne özetler?
Şükredip yola devam etmek. 

Eğitimini nereye kadar sürdürebildin?
Trabzon Üniversitesi’nde Beden Eğitimi Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. Daha sonra yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. 

Hayatının en önemli günü hangisiydi?
Dünya şampiyonu olduğum gün.

Hayatın boyunca aldığın en iyi tavsiye? Kimden?
Antrenörüm Cahit Süme’den aldım. Bana insanlara karşı kin tutmamam gerektiğini, gülmenin sadaka olduğunu söylemişti.  

Gizli yeteneklerin var mı?
Futbol oynamak. Forvet oynayıp gol atmak çok zevkli. 

Bilimde, sanatta, iş hayatında hak ettiği noktaya gelebilmek için uğraşan kadınların yaşadığı zorlukların benzerlerini, sporcu kadınların da yaşadığını biliyoruz. Senin genç bir kadın olarak erkek boksörlere nazaran karşılaştığın ekstra zorluklar oldu mu? 
Hala bu zorluklarla karşılaşıyorum. Dünya şampiyonu olmama rağmen, “Boks erkek sporudur, senin ne işin var bu sporla git örgünü ör” gibi yorumlarla karşılaşıyorum. Bazı şeylere engel olamıyorsun. Onlara inat çalışmaya devam ediyorum.