Fenerbahçe ile yapılacak her maç öncesinde ne yazık ki İstanbul orijinli provokasyonlar, manipülasyonlar, gündem oluşturmalar bitmek bilmiyor.

Ortamı germek için elinden geleni yapmıştır, kendini ülkenin üzerinde görerek her türlü ortamın kendi lehine gelişmesini sağlama çabası göstermişler. Bazen futbolcu transferiyle, Trabzonspor’u germeye çalışmışlar, zaman zaman olay çıkacağını yazdırıp çizdirmişler, bazen yöneticilerinin sert açıklamalarıyla tahrik unsuru olma çabası göstermişlerdir. Bunlar da yetmiyorsa sahada her türlü çirkinliği sergilemişler ve çoğunda da amaçlarına ulaşmışlardır.

İki kulüp arasındaki rekabette 1996 yılında, Ali Şen’in ifadeleriyle ‘Bir taşla şampiyonluğu çaldım’ sözlerinde hayat bulan Fenerbahçe çirkinliği, bugün de devam etmekte ne yazık ki! O gün Başbakan Mesut Yılmaz’dı ve Trabzon’u adeta terör kenti halinde sunup, kritik maç öncesi, tüm gardını düşürmüşlerdi. Ve tüm devlet gücünü arkasına alan Fenerbahçe maçı kazandığı gibi şampiyonluğu da alıp gitmişti.

Bu gerilimli atmosfere rağmen bir sezon sonra dönemin Fenerbahçe başkanı Ali Şen, Avni Aker’de taraftarlar arasında maç izlemiş, burnu bile kanamamıştı. Fenerbahçe o kupa maçında her türlü provokasyonu başta teknik sorumluları Otto Bariç ile denemiş ama yine de başarılı olamamıştı.

TEL ÖRGÜLERİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATAN KULÜP

Sonra Özkan Sümer’in başkan olduğu dönemde, ‘Benim taraftarım hayvan değil’ diyerek tel örgülerin kaldırılması kararı verilmişti. Yıl 2002’ydi ve o günlerde, ‘Tel örgüleri kaldırmayı bırakın, onlara elektrik verin’ diyebilecek kadar soysuzlaşan Kazım Kanat ve benzeri gazeteci bozuntularına, Fenerbahçe ileri gelenleri de çanak tutmuştu. Ve tel örgülerin kaldırıldığı dönemin ilk maçı da Fenerbahçe’ye karşıydı. Bir tek kişi sahaya inmeye, taş atmaya teşebbüs bile etmemişti. Fenerbahçe maçı 1-0 kazanıp gitmişti.

Daha sonraki sezon Fenerbahçe holiganlarıyla birlikte Trabzon’a gelmiş, stadı ateşe vermeye kalkmış, polis tarafından dışarı çıkarılmışlardı. Stat dışından iç kısmı taş yağmuruna tutmuşlar, 8 yaşındaki bir kız çocuğu başta olmak üzere kan içinde kalanların sayısı onlarcaydı. PFDK, Fenerbahçe’nin sahasını bir maç kapatmıştı ama devreye yine bir siyasi, Başbakan Recep Tayyıp Erdoğan çıkmış, holiganları savunup, ‘Fenerbahçe orada misafirdi, ceza verilmemesi gerekirdi’ ifadelerini kullanmış, bunu fırsat bilen Tahkim Kurulu da, cezayı hemen kaldırmıştı. Bu süreç, Özkan Sümer’in, ‘Futbol siyasetin emrine girdi’ diyerek radikal bir karar alarak istifa etmesine neden olmuş, Trabzonspor karmakarışık bir noktaya gelmişti. Buna rağmen bir sonraki sezon yine Trabzon’daki maçta hiçbir çirkinlik yaşanmamıştı.

ŞAMPİYONLUĞU ÇALDILAR BURUNLARI MI KANADI?

Fenerbahçe, 2004-2005’de de hakemlerle birlikte şampiyonluğunu elinden aldı Trabzonspor’un… Dev mitingler yapıldı, TFF, siyasi iktidar, hakemler, Aziz Yıldırım protesto edildi. Ortam yine çok gergindi ama o tarihten sonra da çok sayıda maç yapıldı H. Avni Aker’de! Kimin tavuğuna ‘kış’ dendi burada?

Bugüne geliyoruz. Şikeden hüküm giymiş bir kulübün başkanı ve onun yamaklarının organize ettiği provokasyona uygun bir zemin hazırlanılmaya çalışılıyor. Buna ne yazık ki, devleti yönetenler ve onların bürokratları anında çanak tutuyor. Sayın Vali ve Sayın Emniyet Müdürüne sesleniyorum. Nedir o, olağanüstü güvenlik tedbirleri? Bu emirleri kim verdi? Amaçları, Trabzon’u terörist kent olarak mı göstermek? Yakışıyor mu bir futbol müsabakası için tüm devleti seferber etmek? Korku dağları bu kadar mı sardı?

Bakın size bir şey söyleyeyim;

Fenerbahçe, Trabzon’a korumasız gelsin, bir tek jandarma, polis ya da özel güvenlik olmasın. İnanın hiçbir şey olmaz. Birkaç holigan, çirkinlik yapmaya kalksa bile sağduyulu Trabzonlular ve Trabzonspor taraftarları onları tükürükle boğar. Ama sizin bu olağanüstü güvenlik tedbirleriniz, uygulamak istediğiniz yasaklar, güvenlik çemberlerini olması gerekenden çok daha yüksek tutmanız, insanları tahrik ediyor inanın. Burada hiçbir olayın çıkacağına ihtimal vermiyorum ama bir şey olsa da, sorumlusu bu olağanüstü tedbirlerin alınmasını isteyen, uygulayanlar ve bunun sonucu olarak da halkı tahrik edenlerdir unutmayın!

 EMRE, VOLKAN VE CANER’E DİKKAT!..

Ha, bir şey daha!

Maçta asıl kontrol edilmesi gerekenler, Trabzonspor taraftarları değil, Fenerbahçeli Emre Belözoğlu, Caner Erkin ve Volkan Demirel’dir. Hakemlere, tribünlere, rakiplere yaptıkları hareketlerle, attıkları tekmeler, yaptıkları küfürlerle ortamı germek, kavgaya zemin hazırlamak, insanların sinir uçlarına dokunmak onların karakteridir. Bir bakın Fenerbahçe maçlarında sahaya! Emre, Caner ve Volkan’dan başka tribünleri, hakemleri, rakipleri geren başka kimseyi bulabilirmisiniz? Eğer illa da olağanüstü tedbir almak istiyorsanız, önceliği bu 3 isme vermelisiniz. Aziz Yıldırım’ı da unutmamalısınız!

Eğer Emre’yi, Caner’i ve Volkan’ı kontrol altına alabilirseniz, bir de Aziz Yıldırım gibi yargı tarafından şikeci olduğu tescillenmiş bir şahsın nefret söylemlerini engellerseniz, inanın Fenerbahçe maçında tribünlerde, saha kenarında ve stat dışında bir tek güvenlik görevlisi olmasa da kimsenin burnu kanamaz. Bir de, Fenerbahçe fanatiği emniyet güçlerinin kraldan çok kralcı tavrına dikkat etmelisiniz. İşte o zaman inanın Fenerbahçe bu maçı hakemler karışmadan ve hakkıyla, kazanırsa alkışlanır  ve gönderilir.

Çünkü Trabzon bir tarih, kültür ve spor kentidir. Büyük bir asaleti vardır. Yeter ki Fenerbahçeli provokatörler ve sizler germeyin. Göreceksiniz ki, 5 bin yıllık o tarihi asaletin ruhu, Hüseyin Avni Aker’de de Fair-Play bayrağı olarak dalgalanacaktır.

 UTANIYORUM!

Üç gün önce Sayın Başbakan ile Oğlu Bilal Erdoğan arasındaki geçtiği iddia edilen konuşma internet sitelerine düştü. Konuşmada, Fenerbahçe’yi nasıl koruduğunu ve bu noktada TFF ve UEFA nezdinde nasıl da çabaladığını anlatıyordu Sayın Erdoğan. Ve Mehmet Ali Aydınlar’ın seçilmesi için de taktikler veriyordu… İstanbul medyasının ulusalcı kanadı Başbakan’ın Fenerbahçe’yi nasıl ele geçirmek istediğini günlerce gündemine taşıdı. Onlar için normal! Başbakan’ın, Fenerbahçe’yi korumak isterken, Trabzonspor’un şampiyonluk kupasını nasıl gasp ettiğini, ya da temiz futbolu kirlettiğini gündemlerine bile almadılar. Artık bunları da kanıksadık!

Ama bu telefon görüşmesinin bir bölümü bizi çok ilgilendiriyordu. Kısacası, Trabzonspor’un kupasının, Sayın Başbakan’ın tavrından kaynaklanarak hala Fenerbahçe müzesinde durduğu gerçeği karşımızdaydı. Salı günü tüm yerel gazetelere baktım ama ne hikmetse bir tek satır bile göremedim. Sadece Ekspres Gazetesi’nde genişçe yer bulmuştu bu konuşmalar! Birkaç gün daha bekledim, belki atlamışlar diye düşündüm ama ne gezer!

Ve Trabzon meydanının düştüğü zavallı duruma isyan ettim. Ne kadar da başbakana ve AKP’ye kendilerini adamışlardı aynı mesleği yaptığımı söylemekten utanç duyduğum insanlar! Nasıl bir göbekten bağlılıktı ki, varlık nedenleri olarak gördükleri Trabzonspor’u can evinden vuranları görmezden geliyor, tek satır yazamıyorlardı. 

Bu bile tek başına gazetecilik mesleğinin yerlerde süründüğünün belgesiydi ve benim yüzüm kızardı!

Ama tüm kimliğini, benliğini siyasi iradeye teslim etmiş, gazetecilik ruhu kalmamış arkadaşların yüzleri kızarır mı?

Sanmam! Onların cepleri dolsun yeter!

 BAŞKAN YİNE DİLSİZ!..

Bir sözüm de sayın Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’na; Görevi Trabzonspor’un haklarını korumak olan Sayın Başkan, Başbakan’ın ses kayıtlarına rağmen, tek kelime etmedi. Ne yazık ki Hacıosmanoğlu, Başbakan’ın tüm eylem ve söylemlerine karşı dilsiz, kör ve sağır! Ona çağrımız, gerektiğinde, kim olursa olsun, Trabzonspor’un haklarını göğsünü siper ederek savunamayacaksan o koltukta oturma! O koltuğun ağırlığını kaldıramayacaksan gidip siyaset yapabilir, ya da dilsiz, sağır ve kör olduklarının dizlerinin dibinde otur, ikbal peşinde koşabilirsin!

Ancak o koltukta oturamazsın! Oturursan, sen değer kazanamayabileceğin gibi, başkanlık koltuğu da değersizleşir!

Bu hakkı da kimse size vermez Sayın Hacıosmanoğlu!..

KAYNAK: Kuzey Ekspres