Maalesef Trabzonspor eski alışkanlıklarını tekrarlıyor.

Neydi o eski alışkanlıklar maç içinde kopmalar, dengesiz tavırlar, mücadeleci ruhun kaybolması ve kulüp içerisinde oluşan derli toplu düzenin yeniden sarsıntıya uğraması…

Bunu görmek zor olmamamlı, takımın mücadeleci ruhu kayboldu...

Mecburen geçmişle sorgulamak gerekiyor, çünkü taraflı tarafsız herkes geçtiğimiz sezon oluşan düzenin bir parçasıydı kendisini de o düzene ait hissediyordu.

Peki, ne oldu da bu hale gelindi…

1 numaraya yüzde yüz olarak sakatlık kabusunu yazabiliriz. Ekuban’dan Abdülkadir’e tüm bölgelerde birer vurgun var neredeyse!

2 Numaraya Yusuf Yazıcı’nın gidişi rahatça yazılır. Öyle ya da böyle bu takımın en büyük ateşleyicisi ve düzenin etkili bir parçasıydı. Rodallega'ya da haksızlık etmemek gerekir. İleride daha hırçın ve sonuç odaklıydı. Bu eksikler kapanamadı

3 Numaraya transfer politikası yazılır. Hala takımın net bir forveti, net bir kesici orta sahası, net bir on numarası yok. Takımda bulunan bütün oyuncular neredeyse kanat orijinli ve oyuncu grubu top saklama konusunda takımın bayağı geride. Bu durum Trabzonspor'un neredeyse her maçta gardını düşürüyor. 

4 Numaraya transferlerden "henüz" verim alınmaması yazılır. 

5 Numaraya oyun düzeni yazılabilir. Hala takımın savunma sorunu çözülemedi, en çok atanda yiyen de Trabzonspor.. Orta saha kurgusu oluşmadı... Ligi en erken açmasına rağmen sahada oynanan futbol sanırım kimsenin içine sinmiyor. Saha içinde agresif olmak yerine daha duygusal ve vurdumduymaz bir takım var. 

6 Numaraya takımın şehirden uzaklaşması yazılabilir. Yine bir kıyas yapacak olursak geçen sene oyuncu grubuyla şehrin birlik ve beraberliği ne noktadaydı şimdi ne noktada.. Tüm oyuncular eleştiri oklarının hedefinde…

Ancak Trabzonspor böyle durumlardan hep beslenmesini bilmiştir

Geçtiğimiz sezon ki Fenerbahçe maçını, havayı ve gelen galibiyet sonrasındaki ritmi unutmayın. 

Gelebilecek bir Beşiktaş galibiyeti tam onlara sorunların tümünü çözmez ama o kasvetli havayı kaldırır.