Trabzon’a gelen Bakan Bağış’a burada, Trabzonspor’un direkt Güney Kıbıs’a gidişini soran Akkuş, Bakan Bağış’ın bir hikayesini aktardığını anlattı.
İşte Bakan Bağış’ın anlattığı o hikaye: “2009'da İsveç'ten THY'nin tarifeli seferiyle Türkiye'ye dönecektim. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de özel uçağıyla Stockholm'den Kıbrıs Rus Kesimi'ne gidecekmiş. Bir jest yaptı ve seni İstanbul'a bırakayım dedi. Teklifini geri çevirmedim.
Hatta uçakta sürpriz yaş günü pastası kesti benim için. İstanbul'a indik. Her şey çok güzel. Ama iki dakika sonra pilot geldi ve Güney Kıbrıs'a uçuş izni alamadığını söyledi.
Önce Atina'ya, oradan Güney Kıbrıs'a uçmak zorunda kaldı."
Akkuş, yazısına şu şekilde devam etti:
Bildt'in özel uçağı yapamadı ama Trabzonspor'un kiraladığı Yunanistan menşeli Astra Airlines'a ait uçak, Türkiye'den Güney Kıbrıs'a ilk direkt uçuşu gerçekleştirdi ve 1974'ten bu yana süregelen büyük bir tabuyu yıktı. Peki, ne oldu? Kıyamet mi koptu? Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımış mı oldu? Aynı şekilde Trabzon'daki maça Rum takımı direkt uçuşla gelse ne olur?
Cevap yine Bağış'tan: "Eğer Apollon direkt uçmak istiyorsa bizce bir mahsur yok.
Uluslararası havayolu şirketleri KKTC Ercan havalimanına tarifeli sefere başlasın, biz de bütün hava ve deniz limanlarımızı Rumlara açarız. Limanları açmamız resmi tanıma anlamına gelmez. Bugün dünyanın birçok ülkesi Tayvan'ı devlet olarak tanımaz ama Tayvan'la ticaret yapar. Tayvan'a uçakları iner, gemileri kalkar."
Gerçekten de Tayvan bugün dünyanın en müreffeh ülkeleri arasında yerini alırken, benzer bir potansiyele sahip Kıbrıs'ın kuzeyi, diyalize bağlı hasta gibi Türkiye'ye bağımlı yaşıyor, güneyi ise daha beter iflas bayrağını çekmiş durumda. Kıbrıs'ta kanalizasyon sistemi dışında hiçbir şeyi paylaşamayan bu anlamsız yapıyı artık çözmek lazım.
