Galatasaray galibiyetinin sarhoşluğundan ne hoca ne takım hala kurtulamamışa benziyor. Elalem denklem kurar gibi Trabzonspor’u nasıl yenerim diye çalışıyor ve de yenip gidiyorlar. 

Takımlarda takım olsa gam yemeyeceğim. Geçen hafta Alanya’da bir yıldız çıkarken bu hafta da Göztepe’de bir yıldız daha sürdü piyasaya. Adam 6 maçta 1 gol 1  asist yapmış ama Trabzon’a 2 gol birden atıyor. Defansımızın verimliliğine bakın!

Adeta rakip forvetleri marke etme yerine onları orta sahada römorkör gibi karşılayıp  refakatini alarak kaleci Onur’a kadar teslim ediyorlar. 

O da dün akşam talihsiz bir şekilde gerekeni yaptı ancak hiç olmasa böyle goller yenmez deyip özür diledi. 

3 puanı bilmem kaç milyonu geri getirir mi getirmez ama Onur’un yaptığı bana göre erdemliktir. 

Hedefli takımın taraftarları baskı yapmalı, tepki de koymalıdır. Bu söz ünlü Puşkaş’ın sözüdür. 

Trabzonspor efsane oyuncusu İskender Günen’in sözüdür. Bunlar doğrudur bende katılıyorum ama asla hakaret olmamalıdır. Tepki ile hakareti ayırt etmek lazım. Bu kalecinin tek başına oynadığı maçları unutmamak lazım. 

Trabzonspor taraftarları bildiğim kadarıyla vefalıdır. 

Hakaret yakışmaz. 

Taraftar deyince aklıma dün akşamki çöpe atılan forma, passolig kartı  resmini görünce moralim bozuldu.

Bu görüntünün sahibi Trabzonspor taraftarı olamaz. Çünkü Trabzonspor taraftarı ayrıcalıklıdır. O futbol takımının taraftarı değil sevdasının taraftarıdır. 

İyi günü bildiği gibi kötü günü de iyi bilir.

Azap çeker ama takımına küsmez. Hele hele onuru olan o formayı çöpe atmaz, atarsa o Trabzonspor taraftarı olamaz. 

Şunu da hiç kimse unutmasın, kimse kimseden daha fazla Trabzonsporlu değildir.

Öyle bir hakkı yok. 

Oyuncular, taraftarlar böyleyken Ünal hoca ne yapıyor?

Süzgeç gibi akıtan defansa çare arama yerine forveti değiştirmekle uğraşıyor. Belki de takımın en formda oyuncusu olan Rodallega’yı kenara çekmek de tereddüt etmiyor. 

Abdülkadir’i Burak’ı banko oyuna alıyor. Yani dönen tekere çomak koyuyor. Yusuf’un Abdülkadir’in açık oynatmakta ısrar ediyor. Bakın hoca geçen hafta yenilgiden sonra faturayı oyunculara keserek “koşmadılar, mücadele etmediler” dedi. 

Bu hafta ise yine aynı terane onlara yükleniyor. “Basit hatalar yaptılar” diyor. İyi de hoca sen hiç aynaya bakmıyor musun? Senin hatalarının haddi hesabı yok. Oyuna müdehalede sistem belirsizliğinden hala haberin yok mu? 

Adeta yokları oynuyorsun, sabır bir yere kadar. Kredini erken bitirmeye çalışıyorsun. Geriye almak senin elinde, onu bunu suçlamayı bırakta asli görevine dön, eksiklerini gör!

AMATÖRDE KIYIM ERKEN BAŞLADI

Trabzon Amatör futbol takımları yeni sezon için Vira Bismillah dediler.

2 haftada 2 maç izleyebildim.  Keşke izlemeseydim ikisinde de hakem hataları dorukta idi. 

Ben buradan sadece ikincisini yazacağım. Çünkü ikisinde de adeta kıyım vardı. Adını dahi sormadığım Derecik-DSİ maçı orta hakemi, sağı, solu maçı katlettiler. Deyim yerindeyse DSİ Sporcularının 3 puanını ellerinden aldılar. Benim dahi psikolojimin bozulduğu bu karşılaşmadan sonra acaba bu üçlü maçtan sonra “bizde insanız hata yaparız” diyerek modaya mı uydular.

Sahi o gece bu üçlünün rahat uyuyabildiğini merak ediyorum. 

Gözlemci kardeşim Ayhan Kılıç özellikle o orta hakeme kaç puan verdin? 

Uyduruk bir penaltıya, olmayan faule, çıkan kırmızı karta “olur böyle şeyler” diyerek olumlu not mu. verdin?

Ya sen sevgili Şenol Kutrup hoca sen ne yaptın?

Yoksa, sede “olur böyle şeyler” mi dedin?

Dahası böyle bir maçta geçen sene bir gözlemciye bu ne rezalet diye sorduğumda “biz ne yaparsak yapalım, ne kadar kırık not verirsek verelim kimsenin umurunda mı” sen de onun dediği gibi mi yaptın?

Bu gibi kıyımların bir daha tekrar edilmemesi umuduyla tüm amatör takımlarımıza kazasız belasız sakatsız bir sezon diliyorum. 

Şimdilik bu kadar.