TAKA gazetesine konuşan Sümer, “Rakipleriyle uğraşacağına birbiriyle cenk eden bir Trabzonspor var” yorumunda bulunurken camia olarak parçaların tamamını bir araya getirmek mecburiyetinde olduklarının altını çizdi. İşte Sümer’in açıklamaları şöyle;

TAKA: Son gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulda desteklediğiniz bir başkan adayı var mıydı?

ÖZKAN SÜMER: Benim mevcut Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nu desteklediğim yönünde iddialar var. Bu iddia kesinlikle doğru değil. Desteklemiş olsam dahi bugünkü gerçeklere göre yön değiştirmem, karşısına çıkmam çok doğal bir şey. Ben genel kurula katılmadığım gibi hiçbir yönlendirme de yapmadım. En yakınıma bile bir yönlendirme yapmadım. Yapmış olsaydım çok daha farklı bir etkisi olabilirdi. Kaldı ki onu da saklamaya gerek yok. Herkes kendini bu konuda görevli görmüş. Ben dediğim gibi kendisine destek vermediğim gibi hiç kimseye de destek vermedim. Karşısındaki gruplara da destek vermedim. Olağanüstü Genel Kurul süreci içerisinde uygulamaya başından beri karşıydım. Mevcut yönetim kurulunun Olağanüstü Genel Kurul kararı alması zaman ve imkan bakımından çok yanlıştı. Ve o yanlışlığın etkileri bugünkü sonuçları doğuran başlıca nedendir diyebiliriz.

TAKA: Mevcut yönetim göreve geldiğinde size şilt vermek istedi. Bu şilti neden kabul etmediniz?

ÖZKAN SÜMER: Benim ayrılmamı isteyen bir yönetim kurulundan şilt almayı hiç uygun bulmadığım için o şilti reddettim. Ben konuşup anlaşmış olmama rağmen, kendi istifamı basında açıklamayla duyuracağımı konuşup anlaşmama rağmen ki bana da bu güvenceyi verdiler, hatta memnun oldular. Daha sonra o tarih gelmeden hiç haberimiz olmadan benim görevime son verildiğini açıklamış olmaları son derece rahatsız edici bir durum oldu.

TAKA: Yönetimin görev süresini nasıl değerlendiriyorsunuz?

ÖZKAN SÜMER: Şimdi o da çok tartışılır bir şey. Yönetim hakkında kongrenin iptali konusunda bütünsel ve kişisel olarak yargı var. Bu çok ciddi bir şeydir. Trabzonspor tarihinde böyle bir durum görülmemiştir. Trabzonspor’un o yapısıyla o anlayışıyla hiç uygun düşmeyen ve parçalanmayı teşvik eden bir durum var ortada. Rakiplerle uğraşacağına birbiriyle cenk eden bir Trabzonspor var. Bu da sınırlı olan gücümüzü daha da zayıflatan bir etken. Ne yazık ki mevcut yönetim kurulu sevgi ekeceğine mayın döşüyor. Bu yönetimin

camiayı birleştireceği konusunda olumlu bir ortam yaratma konusunda bir kısım ilişkileri geliştirme konusunda çaba sarf etmesi gerekirken tam tersine çok aykırı, çok ayrıştırıcı bir kısım düşüncelerle ve davranışlarla parçalanmayı sanki teşvik ediyor. Büyük kulüp dediğin zaman büyük kulüp bir kitleyi kapsaması seviyesinde büyüktür. O düşünmediği, anlamadığı başka bir değer, kulüp bir kimliktir. İnsanların değerlerini birleştiren ve buluşturan etkinleştiren bir olgu. Bundan uzaklaştığın zaman artık o kimlik değeri zaafa uğradığı gibi değerlerde de birleştirme zaafa uğruyor. Büyük kulüp o kitlesini bir araya getirecek değerlere bağlı kalmazsa o büyük potansiyelini koruyamaz. Potansiyelini koruyamayan bir kulübün de performansı konusunda hiç umutlu olmaması gerekir. Kulüp performansını oluşturan en önemli etkenlerden bir tanesi de o kitlesel dinamiklerdir. Bence asıl trajedik olan bu büyük yanlışlara toplumun bir kesiminin destek vermesidir. Bu çok rahatsız edici bir durum. Bir kere kitlesel olarak Trabzonspor’u takım üzerinden değerlendiriyoruz. Oysa kulübe bakmak lazım, kulübü görmek lazım, Kulübü anlamak lazım. Kulübün ihtiyaçlarına yakın olmak lazım.

TAKA: Bu sezonTrabzonspor transfer şampiyonu oldu. Yapılan transferler yararlı mı?

ÖZKAN SÜMER: Şimdi bodoslama şekilde bir yerlere gidiyoruz. Oyuncu alma, doldur boşalt anlayışıyla gidiyoruz. Transferde tamamen sakınılması gereken hadiselerden bir tanesi oyuncu tercihlerinde ihtiyaç belirlemeye dönük olarak işlemi yerine getirmektir. Biz bu sene rekor seviyeye geldik. Trabzonspor ilk defa ülkemizde diğer büyük kulüplerin önüne geçti. Performansı tamamen sayısal bakımından transfere bağlayan bir anlayış sayıyı büyütürken sonucu ve kulüp performansını küçülttüğü bir gerçeği var. Bir kulübün bir kere performansı doğrultusunda bir kısım ölçütler söz konusudur. Bu sportif başarı elbette önemli. Mali yapı çok önemli. İdari anlayış ve ilişki geliştirmek bunlar vazgeçilmez değerlerdir. Bunları kaybettiğin zaman kazanacağın veya uğrunda mücadele edeceğin nedir ki. Bunu düşünmedikleri için böyle bir dalgıç gibi felakete daldıkları görünüyor.

TAKA: Trabzonspor’un geleceğini nasıl görüyorsunuz? Borcun 300 milyon TL’yi geçtiği görülüyor…

ÖZKAN SÜMER: Bu açıkçası büyük bir çılgınlık. Ama bu çılgınlığı böyle geliştiren, palazlandıran nedenlere baktığımızda o kitlenin olayı teşvik etmesidir. Yani yanlışa destek çıkmasıdır. Yanlışın bu kulübün yararına olabilecek veya sportif başarıya taşıyabilecek tek değer olduğu düşünülmesi. Yani bir kez daha söylüyorum

bu sayısal olarak oyuncu katmak meselesi değildir. Nitelik olarak katmaktır. O niteliğin de üstelik kariyerle alakası yoktur. Uygunluk değeri söz konusudur. Bu uygunluğu iyi tespit edemediğin zaman çok iyi de bir oyuncu almış olabilirsin ama verimlilik açısından yetersizlik yaşanabilir. Bu bakımdan ihtiyaçları iyi tespit edip ve o ihtiyaçları gidermek doğrultusundaki planlı ve araştırıcı bir süreç gerekiyor. Onu sağladığın taktirde mali yönden de kayıplara uğramazsınız, kulübü kurumsal manada geliştirmek yönünde böyle bir kısım etkiler yaratabilirsin. Şu anda kulüple ilgili tek kurumsal oluşum şu diyebiliriz. Bir kulüp için kurumsallaşma çok ciddi bir ihtiyaçtır. Ama öyle anlaşılıyor ki mevcut yönetim bilhassa başkanın bu konudaki becerileriyle yalanı kurumsallaştırdılar. Bu yalandan hareket ettiğin zaman bu yalanın öne çıkması sonucu elbette ki böyle doğrulara varmak ve doğruları kullanmak Trabzonspor açısından bir kere yol kapalı. Kapalı olan başarı yolu değil akıl yolu kapalı olduğu için bu zorlukları yaşıyoruz.

TAKA: Peki bu kapalı yolu açacak öneriniz var mı?

ÖZKAN SÜMER: Trabzonspor’un bana göre iki tane değişmez değere ihtiyacı var. Bunlardan biri doğru bilgidir, diğeri de doğru ilişkidir. Yani o ilişkiyi bütünlük anlamında söylüyorum. Bunlar olmadığı yerde onların yerlerine bir başka şeyi koyamazsın. Hiç mümkün değil.

TAKA: Trabzonspor Platformu’nun kuruluşuna öncülük ettiniz mi? Platform’un işleyişi ne aşamadadır? Amacına ulaşabildi mi?

ÖZKAN SÜMER: Ben Platformun katılımcısıyım, kuruluşuna öncülük etmedim. Bir toplantıya davet edildik ona katıldım. Platform’un işlevi, mali genel kurulda bütünlük sağlamaya dönüktü. Trabzonspor’un diğer sorunlarını çözmek veya geleceğine dönük bir hazırlık yönündeki bir işlevi üstlenmiş değildi. Böyle bir duruma ihtiyaç yok muydu? Tabi ki vardı. Ancak o kısa dönemde yapabileceği o hamleydi. O hamleye dönük olarak da bir kısım toplantılar yaptılar, fikirler ürettiler ve o doğrultuda bir etki ortaya koydular. Ama ne yazık ki o güzel oluşumu mevcut yönetim kurulu sabote etmiştir. O çok ciddi bir rahatsızlık. Trabzonspor ilk defa bu seviyede her yönüyle beraber şiddetin yaşandığı bir genel kurul geçirdi. Kişilere darp, değerlere darp şeklinde tecelli etmiştir. Bu da yönetim kurulunun eğilimleri konusunda bize çok ciddi fikirler veriyor. Yani yönetim kurulu hakim olmak gayreti içerisinde. Onun için tek değer Trabzonspor’a egemen olacak ve bu egemen olma doğrultusunda ne varsa feda edebilecek bir görüntüsü veya bir uygulaması karşımıza çıkabiliyor. Platform amacına ulaştı tabi. Ama bir organizasyon yetersizliği yaşanmadı değil. Çünkü hiç beklenmedik şeylerle karşılaşıldı. Olabilecek hadiseler çerçevesinde nasıl davranılması gerektiği yönünde bir fikri yoktu. Öyle olunca karşısına çıkan şiddet olaylarından ötürü bir dağılmaya dönüştü. Ama katılım yönünden ve düşünce tarzıyla Trabzonspor’un gerçekten ihtiyacı olan bir belirleme yapıldığı söylenebilir.

Divan’ın yeni bir vizyona ihtiyacı var

TAKA: Divan Kurulu seçimi yaklaştı. İki aday var. Ancak Ahmet Celal Ataman başkanlığında bu iki adayın listesinin birleşebileceği konuşuluyor. Siz Divan Kurulu seçimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Desteklediğiniz bir aday var mı?

ÖZKAN SÜMER: Desteklediğim bir aday şüphesiz var. İki adayla ilk kez bir divan seçimi gerçekleşirse, daha sonraki o bütünlük hareketleri hiç böyle iyi bir etki yaratmaz. Bir divanda birleşip buluşup aynı doğrultuda hareket edemediğimiz taktirde daha büyük bir kitlesel harekette bütünlüğü sağlamamız şüpheli bir durum. Ataman olursa tabi çok sevinirim ben de desteklerim. Genel olarak özlem tek adayla seçime gidilmesi yönünde. Yalnız bildiğim kadar, edindiğim izlenime göre yeni yeterlilik değerine göre uygun bir aday bulunduğu taktirde mevcut iki adayın da özveride bulunacağı yani çekilme yönünden bir izlenimim var. Bir kere ikisi de biraz irtibatsız olarak bu hamleyi yaptılar. Bir  noktaya geldiler, geri çekilme biraz zorlaştı gibi. Çok güvenilir, saygın, etkin olacak bir aday bulunduğu zaman bu özveride bulunurlar diye düşünüyorum.

TAKA: Divan Kurulunun bir geleneği var. Divan Başkanları, Divan Kurulu yönetiminde görev alan isimlerden oluşur diye. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?

ÖZKAN SÜMER: Bu doğru bir yaklaşım değil. İlla divan kurulu başkanını geçmiş divan içinden tespit edeceksin yaklaşımını doğru bulmuyorum. Ama o divandan mevcut divan kuruluna katılmalar olabilir. Deneyimi, birikimi, yaşananları, yaşanabilecekleri aktarmak ve o doğrultuda katkı yapmak yönünde bu doğdu olur. Buradan yeni hamlelere ihtiyaç var. Bu hamleleri gerçekleştirmek için de mevcut divan kurulunun da bir kısım uygulamalarını reddetmek şeklinde kendini hissettirebilir. Onlara bağlı kalındığı taktirde o zaman yeni bir şey karşımıza çıkmayacak. Divan’ın yeni bir enerjiye, yeni bir hamleye, yeni bir vizyona ihtiyacı gerçeği var. Bunu hep söylüyorum, Divan Kurulu’nun elbette ki bir yetkisi yoktur. Ama müthiş bir etkisi vardır. Bu etkiyi kullanabilecek, kabiliyeti ortaya koyması için bir kere yönetim kurulunun o seviyeye ve anlayışa dönük olarak oluşmasına ihtiyaç var.

TAKA: Son olarak söylemek istediğiniz, Trabzonspor camiasına vermek istediğiniz mesajlar olur mu?

ÖZKAN SÜMER: Bir kere Trabzonspor camiası ön yargılarından kurtulacak. Kulübü görebilecek, böyle bir içtenlik taşıyacak. Kulübü göremeyip de sadece takımı görmeye çalışırsa ne takımı görebilir ne de kulübü görebilir. Sorunlardan biri bu. Şimdi oluşumlara baktığımızda büyük bir kesim kulübü yönetme bakımından yetersiz görüp takıma da destek vermiyor. Ama işte bu bütünüyle yaşadığımız bu rahatsızlıkların giderilmesi yönünde bir ortak vizyona ihtiyaç var. O ortak vizyonun da iki tane değeri var. Bir doğru bilgi, iki bütünlük.

Bunları sağlayamadığımız taktirde işler hiç kolay değil. Zaten çok büyük kayıplara uğradık. Bir de camia olarak kabul etmemiz gerekir ki diğer büyük kulüpler kadar değiliz. Biz parçaların tamamını bir araya getirmek mecburiyetindeyiz. Onlar bir parçayla işlerini görebiliyor. Biz bütün parçalarımızı bir araya getirmek zorundayız. Getirdiğimiz taktirde bu aradaki farkı kapatabiliriz. Bu da yetmiyor, bu parçaların bir araya gelmiş olması bir düşünce, vizyon doğrultusunda olmasına ihtiyaç var. Bir bütünlük hareketi başlatıldığını zannediyorum. Burada birbirine karşı olan insanların biz bir arada olmayız şeklindeki düşüncesi geçerli değil. Çünkü herkesin birbiriyle kucaklaşacak hali yok. Biz Trabzonspor’u kucaklamadan bahsediyoruz. İnsanlar birbirine karşı olabilir, ama Trabzonspor’a el atacak, Trabzonspor’u kucaklayacak, Trabzonspor’u bu konuda destekleyecek ve bir kısım kendi ölçüsünde ve ölçeğinde yaklaşımda Trabzonspor’un dertlerine derman olmaya çalışmalı.