Baştan beri Trabzonspor camiasını oyalayan, sessiz kalan, sessizce olayları takip eden Şener’in güvendiği dağlara kar yağdı.
UEFA’ya sırtını yaslayan Şener UEFA’nın ülkeler içi uygulamaya müdahil olamayacağını anlayamadı.
Siyasi iktidar ile ilişkilerini eski bakan eski başkan Faruk Özak ile yürütmeye çalışan Şener, siyasi iktidarın diğer Trabzonspor lobilerine sırt döndü.
Trabzon özelinde Şener’in kendisi ve yönetiminin içinde yer alan bazı kişilerin iddianameye girmeyen ve Ak Parti’yi hedef alan tapelerdeki konuşmaların üzerini örtmek için Ak Parti’ye yakın isimleri(Avukat ve benzerleri) kulüple profesyonel sözleşme imzalayarak geçiştirmeye çalıştı, bunun da faydasını görmedi.
Ta baştan beri Yıldırım Demirören ile olan dostluğuna(!) güvenerek TFF’deki yeni oluşuma yol verdi. Destek oldu ama o destek sonuçta geri tepti.
TFF’deki Trabzon kontenjanından görev alan üyeler ise tam bir suskunluk içinde kaldı, bu atamalardaki tercihin de çok doğru olmadığı ortaya çıktı.
Camia içindeki dinamiklerin harekete geçirilmesinde ipleri elinden kaçırdı, başka güçlerin bu dinamikleri harekete geçirmesine yol verdi.
Sonra siyasileri hedef aldı hiç yoktan CHP ve MHP dinamiklerine karşı savaş açtı, Başbakanın söylemlerini gündeme getirmeyerek çifte standartı hayata geçirdi.
Sokağa tabana ve sokağın sesine sırt döndü
Ve tüm bunlar ile Şener süreci iyi yönetemedi.
Yönetemeyince de bu hale gelindi.
PEKİ NE OLACAK…?
Ne olacağı belli..
Sadri Şener bir an önce kulübü olağanüstü genel kurula getirmeli.
Görevinden ayrılmalı. Trabzonspor’a yeni bir yol haritası belirleyecek dinamiklerin yolunu açmalı.
BU SÜREC GÜÇLÜ BAŞKAN PROFİLİ İLE YÜRÜTÜLSEYDİ NE OLURDU
Böyle bir profili olan başkan ile bu sürece girilseydi her halde sonuç bugünkünden kötü olmazdı.
Kamuoyu şimdi süreci, M.Ali Yılmaz gibi karizması olan bir başkan ile yürütülmesi halinde nasıl sonuçlanacağını tartışıyor. Gelinen noktadan daha kötü bir noktaya varılmayacağı yönünde de fikir birliğinde...
