Trabzonspor yeniyor, sihirli değnek deniyor.

Ünal Karaman’ın değdirmesi ile takım kendine geldi.

Yeniliyor. Değnekten bahseden yok.

Karabük maçında sihirli değnek maça gelirken tesislerde unutuldu. Ünal Hoca yanına almadı. Güneş’in de değneği kalmadı.

Ben bu tip maçlardaki mağlubiyette profesyonel sorumluluk ile ilgili bir yerde kıble kaçığı olduğuna inanırım.

Onun için de bazen sert tahlil yaparım.

Böyle bir maçı Trabzonspor kaybediyorsa, döndüremiyorsa önce formasını sırtlanan futbolcuyu sorgu masasına alırım.

Derim ki..

Kardeşim derdin ne?

Paranı alamıyorum diye oynamıyorsan paranı aldığın zaman da yeniliyorsun.


Hocana karşı bir güvensizliğin varsa bunu sahaya niye yansıtıyorsun çıkar oynar sonra da kaynarsın.


Yok eğer hoca gitsin diye bile bile lades yapıyorsan;


Biz her hafta niye temiz futbol eylemi yapıyoruz birader.


Bizi niye kullanıyorsun.


Bu soruları sorduktan sonra dönerim, teknik heyete.


Sevgili Hocam


Bitmişsin kafa olarak. Biliyoruz ki son Galatasaray lig maçında skor ne olursa olsun görevi bırakacağını yakın çalışma arkadaşlarına deklere ettin, bırakmadın.


Saha zemininin bozukluğuna mazeret aramak hiç yakışık aldı mı?

Karabük başka bir zeminde mi oynadı?

Böyle gelgitlerin takımın ofansif anlayışına da yansıyor kontra atakta golleri yiyoruz. Senin, G.Saray maçında görevi bırakmaman gibi.


Gelelim yönetime.


Bu takımın parasın veriyor musunuz?


Futbolcu alacakları var mı?


Tutarı ne kadar?


Bu tutar oyun motivasyonunu etkilediğini sanmayacak kadar kör ve sağır mısınız?


Hadi diyelim bu bir iş kazası.


Bile bile basireti bağlanarak kaza yapmanın kaza ile alakası yok.

Bu bir harakiri. Ama o anlamda bir cesaretli davranış olarak değil.