Ligde bulunduğu konum itibariyle çok alışık olmadığı bir atmosferde maça çıktı Trabzonspor. Kötü futbol ve bazı futbolcuların isteksiz görüntüsü nedeniyle küsmüş tribünlerin büyük bir bölümü boştu. Sahaya çıkan 11 ise cezalı ve sakatların çokluğunda en makul kadro gibi duruyor.

Kayserispor maçı bu sezonun kırılma anlarından birisiydi. Böyle bir maça dahi çok da iyi başlamadı Trabzonspor.

Hemen her şeyiyle tartışılan takımı, "sarsılmaz kalesi" Onur, kurtardığı penaltıyla titretip kendine getirdi. Bu pozisyondan sonra Trabzonspor önce moral, sonra goller, sonra da kendini buldu.

İlk yarı bu havayla biterken ikinci yarıya da organize ataklarla başladı takım.

Yine de kazanılan bir maçta bile rakibin etkili birkaç pozisyonunda kaleci Onur'un ismi ön plana çıkıyorsa, bir şeyler yolunda gitmiyor demektir. Kayserispor gibi ligin iyi kapanan, rakibine alan bırakmayan, iyi kapanışının yanında topa sahip olabilen, top yapabilen bir takıma karşı, ligin en formsuz takımlarından Trabzonspor'un bu oyunu şaşırttı. 
Marin yıldız gibi parladı 
Oyuncuların genel iştahı, sürekli kaleyi düşünmeleri, pres yapmalarının yanında Trabzonspor'un en dikkat çeken değişikliği "yardımlaşma" idi. Savunmada adamlarını, hücumda topu paylaştılar.

İştah, yardımlaşma, paylaşım... Özellikle kumaşındaki kalitesini bir türlü gösterme fırsatı bulamayan Marin de, performansıyla adeta, "Ben bir yıldızım" dedi.

Ancak 70'ten sonra o yardımlaşma azalınca, rahat bir galibiyet yerini paniğe bıraktı.

Sonuçta Trabzonspor'a ilaç gibi bir galibiyet, her şeyden de önemlisi moral getirdi. Bir parantez de maçtan önce ve maç sırasında karşılıklı sevgi gösterilerinde bulunan iki takım taraftarına açmak gerekiyor.

Türk futbolunda alışık olmadığımız bu durum umarım tüm kulüplere örnek olur.