İşi ehline bırakmak gerekir, lakin akıl insanda olan öyle üsttün bir özelliktir ki, bazı konuları anlamak için işin ehli olmak yada çok bilgili olmaya gerek yoktur.
Gelelim konumuza,
Bugün açıklanan TFF kararlarına;
Başkan Demirören konuşmayı yaparken, açıklamasını canlı yayında izledim.
Bir kaç çelişen ifade ve tedirgin bir yüz ifadesine sahipti.
Sayın Demirören, konuşma yaparken çalıştığı konuya çok da hakim olmadığı açıkça belliydi. konuşması sonunda sorulan sorulara, çevresinde bulunan hukukçulara ve yönetim kurulu arkadaşlarına danışma ihtiyacı duydu. Oysa bu tarz basın açıklamalarında başkan konuya tam hakim olur ve olası gelebilecek sorulara karşı hazırlıklı olur.
Başkanın sevinerek söylediği bir konu var . Açıklamasının bir bölümünde " İddalar içerisinde bahse ilişkin hiçbir unsur olmadığı gibi, etik kurulda çalışmalarında bu yönde bir bulgu var olmadığı somut olarak tespit edilmiştir." demiştir. Bu sözü duyar duymaz, aklıma Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vurmuş bir söz geldi. Selim Edes'in Engin Civan'a mahkemede " Rüşvet'in belgesi mi olur ? " şeklindeki çıkışı olmuştur.
Şikenin büyük olasılıkla yapıldığı ve olayların sahaya yansıdığı pek çok kişinin ortak düşüncesi.
Bunları bir belgeye dayandırmak tabi ki tarafların aşırı işi hafif almalarına veya dikkatsizliklerine bağlanır. Bunun dışında normal yollarda şike ile ilgili bir belge ( etik kuruluna göre somut bulgu) bulmak mümkün olmayacaktır.

Bu yüzden FIFA, şikeyle ilgili en ufak bir tereddütte sahipseniz, gereğini yapın demektedir. FIFA'nın " sıfır tolerans" mantığı da buna bağlanmaktadır.
Şimdi siz neye göre kalkıp hiçbir faaliyet sahaya yansımamıştır demektesiniz.
Sahaya yansımayan nedir? Var olan çalışma nedir? Madem ortada bir şike veya teşvik yoktur. Neden onlarca insan bu konuyla ilgili hapistedir ve yargılanmaktadır. Etik kurulunun raporu neden değiştirilmiştir. Bu ve buna benzer pek çok soru akıllara gelmektedir.
Sayın Demirören yine konuşmasının bir kısmında "Futbolu futbol yapan değerlere müdahale edilmemiş ve sahaya yansıtılmamıştır" demektedir.
Sahaya yansıyan birşey yok demektesiniz, şike yapılıyor, teşvik veriliyor. Bununla ilgili kişilere ceza verilsin ve kulupler sorumlu tutulmasın deniliyor.
Peki sormak isterim,
Siz stadyum da küfür eden seyirciler yüzünden neden takımlara cezalar vermektesiniz. Küfür edenlere ceza versenize. küfürle sahaya yansıyan bir olay yapılmamıştır!
Veya sahaya bir seyirci girince neden seyirciye değil de takıma kapatma cezası veriyorsunuz. kulübün buradaki suçu nedir?
Bugüne kadar yapılan uygulamalar doğrudur ve belli bir mantık açıklaması vardır. Fakat bugün ki, yapılan açıklama maalesef konuyla ilgili ve ilgisiz pek çok kişiyi düşündürmüş ve hayrete düşürmüştür.
Yine Sayın Başkan konuşmasında aynen şu ifadeyi kullanmakta, " Yasa ile öngörülen yaptırımlar yürürlüğe girerken, dünyada emsali olmayan sertlikteki bu maddeye daha fazla ihtiyacımızın kalmadığı değerlendirilerek, gerekli düzenlemeler yapılmalıydı. Hemen herkesin orantısızlığı konusunda mutabık olduğu cezaların, öncelikle korunması ve geliştirilmesi görevimiz olan Türk futbolunun bütününe vereceği zararlar dikkate alındığında, bu orantısızlığın giderilmesi için en uygun zaman "derhal şimdi" olarak tanımlanmalıdır. Güncel iddialar varken mevcut yaptırımın değiştirilmesinin, bazı bireylerin menfaatine yönelik hareket ettiğimiz yolunda söylemlere yol açacağının elbette ki farkındayız. Ancak; yanlıştan dönmek erdemdir. Ve koşullar ne olursa olsun bizim için söylenecekler değil, Türk futbolunun menfaatleri önemlidir" demiştir.
Maalesef Sayın Başkan burada kritik bir kaç noktaya değinerek, sağ duyuyu kullanmanın önüne geçmiştir.
1- Toplumda şike yasası diye lanse edilen " Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair 6222 sayılı Yasanın" amacı özetle, düzgün, ahlaki ve hakkıyla spor karşılaşmaları yaptırmak ve bunu engelleyip, düzeni bozucu veya saptırıcı çalışmada bulunanların cezalandırmasını içermektedir. Kulüplerin bu faaliyetlerde, kişi veya kurum olarak bulunmaması gerekir. unutmaması gerekir ki kurumları yöneten insanlardır. kişilerin hataları veya başarıları kurumlara lanse edilir. mecliste 4 partinin oluru ile kabul edilen ve spor kulüplerinin de olurunun alındığı ( hatta çıkması yönünde kulislerin yapıldığı ) bir kanunun sertliğini tartışmak, bugün bu olaylar yaşanırken anlamsızdır. Sizler spor kulübü yöneticileri olarak zaten bu konuları biliyordunuz.
2- Madem herkes cezaların orantısızlığından bahsetmektedir. bu kanun çıkarken, neden bu şekilde onaylanmasında seslerini çıkarmamışlardır.
3- Yanlıştan dönülmesi erdemdir denilmektedir. Acaba bu yanlış bilinmiyor muydu? peki şu an yapılan yanlışsa bu yanlıştan ne zaman dönülecektir.
4- Başkan'ın kendi ifadesiyle yapılan değişikliklerin bazı bireylerin menfaatlerine yol açacağı ve bu söylemlerin farkında olduklarını söylemektedir. Bu süreçle nasıl başa çıkacakları gerçekten merak konusudur. 58. maddeyi değiştirdik demektedirler. Peki bir süre önce toplanan kuluplerin , 58. maddenin değiştirilmesine " HAYIR " oyu verdikleri kimsenin aklına gelmemiş midir.
5- Süreç uygulanırsa, şike ile ilişkisi olduğu iddaa edilen Fenerbahçe spor kulubu suçlu bulunursa ve TFF nin yaptığı değişiklik ile en ağır ihlali yaptı denilip, 12 puana silinirse, puan silinme ne zaman yapılacaktır. eğer kararın geçerli olduğu bu yıl yapılırsa, geçen yıl aynı puan da ligi bitiren TRABZONSPOR 'un lig kupası kendisine teslim edilecek midir?
6- Aslında TFF , Fenerbahçe yerine Trabzonspor'u şampiyonlar ligine göndererek, gayri resmi Trabzonspor'u şampiyon yapmıştır. Fakat bunu kupa ile ne zaman tescillendirecektir? Eğer kupa verilmeyecekse, Fenerbahçe'nin hakkı yenilmiştir. Çünkü lig şampiyonu fenerbahçe ise şampiyonlar ligine gitmek onların hakkıdır. Anlayacağınız yaman bir çelişki mevcuttur.
7- Süreçin sonunda herşey TFF nin açıklamasını yaptığı gibi devam eder ve sonucunda UEFA'dan kuluplere ve daha kötüsü Türk Milli takımına bir ceza gelirse, bunun HESABINI KİM VERECEK.
Saygılarımla
....E.Ö.Ç...