İşte Sedat Tunalı'nın şike sürecinde yaşananlara dair çarpıcı tespitleri;
PFDK kararının 84. Sayfasında CAS’ın Pobeda kararından alıntı yapılmış:

PFDK’NIN EKSİK VE YANLIŞ TERCÜMESİ ŞÖYLE: “Sadece kulübün içinden gelen tepkiler müsabaka sonuçlarının manipüle edilmesine mani olabilir ve yalnız öne çıkan aktörler değil tüm kulübün yaptırıma uğraması oyuncular ve yöneticilere doğrudan ya da dolaylı olarak müsabaka sonucunu etkileme eylemlerinin desteklenmesinin tolere edilmediği yönündeki gerekli işareti verebilir.”

Cümlenin bir bölümünde ve hatalı tercüme yapılmış. Alıntı yapılan cümle, CAS kararının 116. paragrafının tam tercümesi şu şekilde:

DOĞRU VE TAM TERCÜME:“Sadece kulübün içinden gelen tepkiler müsabakalarınmanipüle edilmesine mani olabilir ve yalnızca, kulübe uygulanacak güçlü yaptırımlar şike faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı desteklenmesi tolere edilmediği; bilakis sadece kumpasın lider aktörleri için değil tüm kulüp için ciddi sonuçlar doğurabileceği işaretini yöneticilere ve oyunculara verecektir.

Bu tercüme konusunda değinilmesi gereken iki temel nokta var:

a) Aslında eksik tercüme metninden dahi aynı sonuca ulaşmak mümkün. CAS, müsabakaların manipüle edilmesi durumunda kulübe ceza verilmesini şart kılmış. Hatta şikenin ancak kulübe ceza verilmesi yoluyla engellenebileceğini belirtmiş. Bu durum hem hatalı tercümede hem doğru tercümede aynı. Fakat PFDK bunu anlayamamış (!).

Hatta aynı CAS kararında, bir paragraf önce, CAS’ın çok önemli bir ifadesi var. Fakat PFDK o cümleden alıntı yapmamış. Biz CAS kararındaki o cümleyi tercüme edelim: “2004 tarihli UEFA Disiplin Talimatı madde 14 kulüpler; futbolcularının veya görevlilerinin hareketlerinden dolayı cezalandırılabilmesini mümkün kılmıştır; “eğer bir takım, futbolcu, görevli veya üye madde 5’i ihlal ediyorsa; bu talimatta belirtilen disiplin yaptırımları kulüplere de uygulanabilir.”. Daha önce belirtildiği gibi; uzman raporu, ilk müsabakanın sonucu ve yukarıda belirtilen tüm durumlar ışığında; Pobeda Başkanı Zabrcanec’in bazı futbolcuları ve teknik direktörü, kumpasın başarıya ulaşmasını sağlamak amacıyla gerçekten etkilediği konusunda Heyet tam olarak ikna olmuştur.Pobeda başkanının şikeden dolayı suçlu bulunması gerçeği dahi, 2004 tarihli Disiplin Talimatı’nın 11. Maddesine göre, Kulübü de belirtildiği şekilde cezalandırmak için yeterlidir.”.Demek ki, kulübe uygulanacak yaptırım çok önemli. Demek ki, CAS “kişilerle kurumları ayıralım” formülünü düşünememiş(!).

Daha da vahim bir durum da şu: PFDK, tercüme ettiği cümleye yer verdikten 7-8 cümle sonra, raporunun aynı paragrafta bir yorum yapıyor, diyor ki: “Bu açıdan bakıldığında kişiler üzerindeki caydırıcılığı arttırmak için kulübe ceza vermek hiçbir etki yapmayacaktır.”. Yani PFDK, CAS’ın kararından yola çıkarak, yanlış ve eksik tercümelerle, çarpıtılmış yorumlarla arzu ettiği sonuca ulaşıyor. Ama aslında CAS tam tersini söylüyor.Yani, CAS kulübe ceza vereceksin diyor, PFDK kulübe ceza verilmez diyor.

PFDK, alıntı yaptığı cümleden iki cümle önceyi de tercüme etmeyi unutmuş(!). Bu cümle de şöyle diyor: “Kulübe ilişkin olarak, UEFA Temyiz Kurulunca uygulanan müeyyideyi, Heyet de uygun bulmuştur.”. Bunun daha net açıklaması da iki paragraf sonra, 118. Paragrafta yapılıyor: “DOLAYISI İLE POBEDA’NIN UEFA TURNUVALARINA KATILMAKTAN 8 SENE SÜRESİNCE MEN EDİLMESİNİ, HEYET UYGUN BİR MÜEYYİDE OLARAK KABUL ETMİŞTİR.”. Yani, Avrupa’da bir kulübün SADECE başkanı 1 maçta bahis şikesi yapıyor, 8 sene men cezası veriliyor. Bizdeki, kulüp başkanı, yönetimi ve çalışanlarının yaptığı ve mahkeme tespitli 4 maçta şike-3 maçta teşvike, PFDK ceza veremiyor(!).

b) Tercüme metninde dikkat çeken bir diğer husus da, altı çizili kelimeler. PFDK “müsabaka sonuçlarının” manipüle edilmesinden bahsediyor. Ama CAS’ın orijinal metninde “games” diyor. Bu kelime hangi İngilizce sözlüğe bakarsanız bakın “müsabaka, oyun” anlamına gelir, “maç sonucu” anlamına gelmez. Demek ki, CAS bilinçli bir şekilde müsabaka sonucunun manipüle edilmesinden değil, müsabakanın manipüle edilmesinden bahsediyor. Buna karşılık, bu hatalı tercümeyle, PFDK da bilinçli bir şekilde, “müsabaka sonucunun etkilenmesinden” bahsederek, şikeye ceza vermemek için kendi icad ettiği “sahaya yansıma” kriterini geçerli kılmaya çalışıyor. Oysa, TFF Disiplin Talimatı uygulamasına göre aranan “müsabaka sonucunu etkileme” aslında CAS uygulamasına aykırı. Zira, UEFA Disiplin Talimatı’na göre “müsabaka sonucunu etkileme” yani bizdeki tabirle “sahaya yansıma” şartı şikenin oluşması için aranmaz. UEFA Disiplin Talimatı’na göre “maç sonuçlarını ve gidişatını etkilemesi MUHTEMEL hareketler” yasaktır; cezalandırılır.

DEVAMI 2. SAYFADA




PFDK kararındaki 6222 sayılı kanun hakkında bir ifade

PFDK kararında, CAS kararından alıntı yapıldıktan hemen sonra, PFDK kararının84. sayfasında şöyle bir cümle kurmuş: “Ülkemizdeki uygulamalara bakıldığı zaman, hiçbir Avrupa ülkesinde bulunmayan, maç sonucunun etkilenmesinin ve spor ahlakına aykırı eylemlerin gerçekleşmesinin önleyici ve caydırıcı tedbiri olan 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Şikenin Önlenmesine Dair Kanun bulunmaktadır.

Ayrıca PFDK kararının 85. Sayfasında şöyle yazıyor: “Bu açıdan bakıldığı zaman hiçbir Avrupa ülkesinde olmayacak kadar sert yaptırımları bulunan 6222 sayılı yasa UEFA’nın bu anlamdaki hassasiyetini fazlasıyla karşılamaktadır.

  • 6222 benzeri yasaların veya hükümlerin hiçbir Avrupa ülkesinde bulunmadığı iddiası ortaya atılırken, hangi Avrupa birliği mevzuatlarında inceleme yapıldı acaba? Örneğin, Avrupa Birliği web sitesine girilirse, görülür ki, bu tür düzenlemeler veya cezalandırıcı hükümler 27 AB üyesi ülkenin mevzuatında vardır. Mesela Almanya, Avusturya’da ve Çek Cumhuriyeti’nde 10 yıla kadar hapis, İrlanda ve Fransa’da 5 yıla kadar hapis, İspanya ve Hollanda’da 4 yıla kadar hapis vardır. Bizde ise 6222’ye göre şikenin cezası 3 yıla kadar hapistir. Bahis olması durumunda ceza %50 arttırılır.Demek ki, 6222 sayılı yasa ve hükümlerin benzeri 27 Avrupa ülkesinde var ve AB’deki lider ülkelerin birçoğunda cezalar bizdekinden ağır.Kaynak verelim:
http://ec.europa.eu/sport/news/documents/study-sports-fraud-final-version_en.pdf

 

  • PFDK kararının 85 sayfasında şöyle bir ifade var: “Ülkemizde hangi kulübe ceza verilirse verilsin 6222 sayılı yasanın müeyyidelerinden daha caydırıcı  olamaz.”. Yani, PFDK diyor ki, 6222 sayılı Kanun Avrupa’nın en sert kanunudur ve oradaki müeyyideler, şikeyi önlemek için yeterli caydırıcılıktadır. Oysa ki, CAS’a ve UEFA’ya göre durum öyle değil. Kulübe ceza verilmesi asıldır. (Bkz. Yukarıdaki CAS’ınPobeda kararı ve aşağıda CAS’ın PSV Eindhoven kararından yaptığımız alıntılar.)
-3-

PFDK’nın yaptığı diğer bir alıntı: CAS’ın PSV Eindhoven kararı

PFDK kararı sayfa 84’ün son cümlesinde ve sayfa 85’in baş tarafında,CAS’ın PSV Eindhoven hakkında verdiği bir karardan alıntı yapılmıştır.

  • Bu alıntının bir bölümü şöyledir: “Maddenin amacı hiçbir yanlış yapmamış olabilecek kulübü cezalandırmak değil, kulübün taraftarlarının eylemlerinden dolayı sorumluluğunu garanti etmektir.”. Bu ifade ve birkaç cümle daha, CAS’ın kesin ve sonuca yönelik ifadesi gibi sunulmuştur. Oysa bu ifade, bahsi geçen CAS kararının 11. Sayfasında yer alan ve PSV kulübünün itirazı üzerine UEFA Disiplin Talimatı maddelerinin İsviçre Borçlar Kanunumaddelerine aykırı olup olmadığının tartışıldığı bir bölümdeki tartışmadan alınmıştır. Yani CAS’ın kesin ve sonuca ilişkin kanaati değildir. Nitekim, aynı sayfa için CAS, PSV’nin itirazını reddetmiş ve kararın sonunda PSV’ye ceza verilmesini kabul etmiştir (Bir kısmını azaltmış ama yine de ceza var).
 

  • Ayrıca, aynı bölüm içinde CAS şöyle demiştir: “Eğer kulüpler, -UEFA kurallarının ihlalini önlemek için almaları makul ölçüler içinde kendilerinden beklenen tüm tedbirleri aldıklarını iddia ederek- sorumluluktan kurtulabilseleydi ve taraftarlar hala bu tür bir davranışı yapabilselerdi; bu durumda bu davranış hatalı olsa da, bunu cezalandırmak mümkün olmazdı. Dolayısı ile, bu durumda herhangi bir yaptırım gücü bulunmadığından, UEFA’nın davranış kuralları, belirsiz yükümlülüklerden başka bir şey olmazdı.”. Bu ifadelere PFDK tabii ki (!) yer vermemiştir.
 

  • Öte yandan, bu karar taraftarların fiili hakkındadır. Buna rağmen, CAS, taraftarları şiddet eylemlerine karışan PSV’yi bunlardan sorumlu tutarak ceza verilmesini kabul etmiş ve bunu kararında belirtmiştir. Fakat PFDK buna değinme ihtiyacı duymamıştır(!). CAS, taraftarların şiddet eylemleri nedeniyle kulübe ceza verilmesini kabul ederken, PFDK yöneticinin şike yapması nedeniyle kulübe ceza verilmesini kabul etmemektedir.
DEVAMI 3 SAYFADA




4-

PFDK’nın bir iddiası: Sadece tapelere dayanılarak ceza verilemez.

PFDK kararının 85 sayfasında şu ifade var: “Yukarıda değerlendirildiği şekil ile “Müsabaka Sonucunu Etkileme” suçu, “kast” altında gerçekleştirilmesi mümkün eylemlerdendir. Bu sebepledir ki, ceza dava dosyası içerisinde mevcut konuşmalarda (tapeler) salt ismin geçmesi ya da bir şekilde görüşme yapmış olması ilgilinin suçlanması için yeterli olmamalıdır.

PFDK böyle diyor, peki CAS bu konuda ne diyor? Bu konuda CAS’ınOlegOriekhovkararına yer veriyorum.CAS’ın bu kararının öncesini şöyle özetleyebiliriz:

  • Ukraynalı hakem OlegOriekhov 5 Kasım 2009 tarihinde FC Basel 1893-PFC CSKA Sofiaarasında Basel’de oynanacak UEFA Avrupa Ligi maçını idare etmek üzere hakem olarak atanır. Alman Polisi, bir şike/bahis örgütünün bu hakemle irtibata geçtiğine dair birçok telefon konuşması ele geçirir. Sonuç olarak, UEFA soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, hakem OlegOriekhov, UEFA tarafından 18 Mart2010 tarihinde ömür boyu hak mahrumiyeti ile cezalandırılır. FIFA DisiplinKomitesi de 30 Mart 2010 tarihinde, hak mahrumiyetini tüm dünyada yapılanfutbol müsabakalarında geçerli hale getiren genişletilmiş kararı verir.Oriekhov, UEFA Temyiz Komitesi’ne itiraz eder, fakat itirazı 18 Mayıs 2010’dareddeder, 8 Temmuz 2010’da da gerekçeli kararını verir.
Bukarara karşı, Oriekhov, CAS’ta dava açar. Dava sonucunda, CAS, Oriekhov’untaleplerini reddeder ve UEFA’yı haklı bulur. Oriekhov’unCAS’ta öne sürdüğüiddialara karşı UEFA’nın ve CAS’ın ifadeleri; şikeye UEFA ve CAS’ın yaklaşımıaçısından son derece önemlidir.

CAS kararındaki 26. Paragrafta yer verilen UEFA’nın ifadelerine göre:

  • OlegOriekhov’un davranış ve tutumuyla maçı etkilemediği kabul edilse dahi, kendisiUEFA Disiplin Talimatı m. 5’i açıkça ihlal etmiştir. Şike yapmak isteyenkişilerle konuşmayı kabul ederek ve para alma konusunda bu kişilerle biranlaşma yaparak, Davacı (Erdem Egemen not: yani ilgili hakem) UEFA Disiplin Talimarı m. 5(1)i açıkçaihlal etmiştir. Bir maçı manipüle etmek isteyen şahısların Davacı ile irtibatageçmesi ve Davacının da bu durumu UEFA’ya bildirmemesi gerçeği zaten DisiplinTalimatı m. 5’in ihlalidir. Bu durum aynı zamanda “Hakemler için genel hüküm veşartlar”ın da ihlalini teşkil eder.”
CAS’ın, Oriekhov’a ilişkin hükmünü açıklarken şunları belirtir:

  • CAS kararı 73.Paragrafa göre, “Dolayısı ile; Davacının 5 Kasım 2009 tarihinde Basel’de oynanan(sonucu aslında bahisçilerin beklentileri yönünde sonuçlanan) maçı gerçektenmanipüle edip etmediğine veya manipüle etmeyi kabul etmek veya (eğer yaptıysa)manipüle ettiği için gerçekten para alıp almadığına ilişkin olarak Heyet’innihai bir delil bulmasına GEREK YOKTUR. Suçlar her halükarda işlenmiştir.”
Sonuç: PFDK’ya göre sadece tapelere dayanılarak ceza verilemez. CAS’a göre tapelere dayanılarak ceza verilir.

-5-

PFDK şikeye ceza vermemek için yeni bir kriter daha yaratıyor: Şike varsa bahis oyunlarında anormallik olmalıdır.

PFDK kararının 85, 86 ve 87. Sayfalarında CAS’ın 15 Nisan 2010 tarihli Pobeda kararından alıntı yapmıştır. PFDK, 87. Sayfada şu tespitte bulunmuştur: “Bu gerekçelerden açık ve net bir şekilde anlaşılacağı üzere bir maçın sonucunun manipüle edildiği taktirde, bunun bahis oyunlarına yansıyacağı kabul edilmektedir ve Kurulumuzca, tüm maçlarda bu hususlar da göz önünde bulundurulmuştur.

Demek ki, PFDK, şikeye ceza vermemek amacına uygun olarak bir kriter daha doğurmuştur. Bunu şu şekilde ifade edebiliriz: Bir maçta şike varsa, bu bahis oyunlarından anlaşılır. Bahis oyunlarında bir anormallik yoksa şike de yoktur.

Dolayısı ile,PFDK’nın bakış açısından değerlendirme yaparsak: eğer bir kulüp yetkilisi, şike anlaşması yapar, parayı öder, maçta dilediği şekilde sonuçlanırsa bile; eğer bahis oyunlarında bir anormallik yoksa, şikeden dolayı ceza verilemez(!)

  • Oysa,PFDK’nın yer verdiği CAS’ınPobeda kararında, CAS şu ifadeyi kullanmıştır: “Şike ve bahis faaliyetleri Disiplin Talimatı m. 5’te belirtilen ilkelerin ihlalinin örnekleri olarak Disiplin Talimatı’nın sadece 2008 versiyonunda açık bir şekilde belirtilmiş olsa da; daha önceleri de şikenin sadakat, doğruluk ve sportmenlik ilkelerini ihlal ettiği ve dolayısı ile Disiplin Talimatı’nın 2004 versiyonundaki 5. Maddeyi ihlal ettiği konusunda Heyet’in şüphesi yoktur.” .


  • Demek ki, UEFA Disiplin Talimatı’nda belirtilen ihlaller, yalnızca örnek olarak sayılmıştır. Yani, ihlaller bunlardan ibaret değildir. (Hukuk diliyle ifade etmek gerekirse: UEFA DT m.5’te belirtilen haller, numerusclausus değildir, tadadi ve tahdidi değildir; yalnızca örnektir.).Ayrıca, ihlal olması için, özel olarak belirtmek gerekirse, PFDK anlayışına göre şike olması için bahislerde anormallik olması şartından, ne CAS bahsetmiştir ne de böyle bir şey UEFA mevzuatında yazar. Daha da önemlisi, CAS’ınPobeda kararı bahis şikesiyle ilgilidir. Fakat,CAS’ın hiçbir kararında “şike olması için bahis anormalliği olması şarttır” şeklinde bir tespit veya ilke yoktur.


  • Özetleyelim: Şike olan her durum bahis şikesinin olması şart değildir. Bahis şikesi, şikenin örneklerinden yalnızca biridir. CAS’ınPobeda kararında da “şike olması için bahislerde anormallik olması şarttır” şeklinde bir prensip yoktur. Ama PFDK, böyle bir kriter yaratmıştır(!).




  • Aynı CAS kararının 33/e paragrafında, UEFA tarafından ifadeyi, PFDK tercüme etme ihtiyacı hissetmemiştir(!): “2004 tarihli Disiplin Talimatı’nın 5. Maddesi ile korunan sadakat, doğruluk ve sportmenlik ilkelerini ele alırken; 5. Maddedeki ilkelerin ihlal edilmiş sayılması için bu prensiplere uygun olmayan herhangi bir görünüm yeterlidir ve maçın hangi şekilde bağlandığının kesin olarak ortaya konmasına gerek yoktur.”. Dolayısı ile, bir maçta şikeden dolayı ceza verilecekse, önemli olan UEFA Disiplin Talimatı’nın ihlal edilmesidir. Bunun, bahis ya da başka yolla ihlal edilmesini ortaya koymaya gerek dahi yoktur. Hatta, ihlale ilişkin görünüm yeterlidir.