Hafta sonu Erhan Esaspehlivan ile Radyo Bordomavi’deki forum sohbetleri programımızdan çıkıp Hayri Gür Spor Salonu’na gittik. Fenerbahçe ile karşılaşacak olan Trabzonspor basketbol takımımıza destek verdik. Basketboldan hiç bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyorum…

Özellikle bordo mavili oyunculardan Amerikalı Elton Brown ve Gibson..
Harikalar yarattılar. Karşılarında milyonlarca dolarlık yıldız oyuncu kadrosu olmasına rağmen onuruyla hırsıyla örnek bir mücadele sergilediler.

Ama yetmedi.
Yine yetmedi.
Takımımız 14 farkla üstün olmasına rağmen hakemler devreye girdi.
Oyun ‘derin güçlerin görünmeyen kirli eliyle’ sanki tornistan yaptı.
Hata üstüne hata…
Bir emek bu kadar mı ucuz çalınır?
Yahu Gibson daha topu eline almadan bir düdük!
Ya potaya yükselen Elton’a yapılanlar!

Niye mi bu ikili?
Çünkü Trabzonspor’un en iyisi onlar.
Mutlaka durdurulmalılar.
Yoksa Fener Trabzon’dan mağlup ayrılacak!

Ne hikmetse Spor Bakanı Suat Kılıç’ın salona girdikten hemen sonra başlayan hakem hataları son dakikalara kadar sürdü.
Resmen Trabzonspor sahada fark ettirilmeden harcandı.
Hayri Gür’den ‘başımız dik, anlımız açık’ gururlu adımlarla ayrıldık.

Daha gazeteye girmeden telefonum çaldı.
Trabzonspor Hentbol Kulübü Başkanı Murat Barçın, ‘Maçımıza neden gelmedin?’ diye çıkıştı. Şaşırdım!
‘Basketbol maçındaydık’ dedim ve sinirli sesine karşın, ‘Bir şey mi oldu?’ diye sordum.
‘Böyle anlatamam’ dedi ve ekledi ‘Gel kameradaki görüntüleri izle!..’
‘Durum vahim’ telaşıyla apar topar yanına gittim.
Oturduk tv başına ve hentbol maçının görüntülerini incelemeye başladık.

Gördüklerime inanamadım;
Gözlemci ve hakem ağız birliği etmişçesine Trabzon lehine giden maçta, ‘çocuk olsa güler’ denebilecek kararlar alıyor, hatta bununla da yetinmeyip; başkan ve yöneticilerinin ailelerinin bulunduğu tribündeki koltukları ‘güvenlik’ zoruyla boşalttırmaya çalışıyorlardı.

Maçın en kritik anında bile sahanın dışıyla uğraşan bir hakemi izleyip hayretler içinde kaldım.
Başkan Murat Barçın da verilen ilk arada sahanın ortasına çıkıp, “Annemi ve eşimi kimse yerinden kaldıramaz. Trabzonluyu Trabzon’da hapsedemezsiniz”  diye bağırıyordu.

Bu ne rezilliktir.
Bu ne ayıptır.
Bir yöneticinin eşinden annesinden mi çekiniyorsunuz?
Sizi Trabzon’a kim gönderdi?
Kim ‘Trabzon’u karıştır’ dedi?
Trabzonspor’un basket ve Hentbol takımlarının maçlarını aynı anda oynanmasını kim sağladı? Size yazıklar olsun!

Asıl rezillik maç sonu yaşandı.
Hakem ve gözlemci yıkım timi, yönetici ve taraftarları güvenlikçilere toplattırmaya çalıştı. Bu yaşananlar Türk sporu adına vahim bir durum değil de nedir?

Geçen yıl Avrupa’da Türkiye’yi temsil eden Trabzon’un hentbol takımı Trabzon’da sahipsiz kaldı! Ve şimdi Avrupa’ya gönderilmemek için çelme atılıyor.
Görüntüleri izlerken vicdanım sızladı.

Şu iki maçta her şey ortaya çıkmıştır!
Trabzonlunun Trabzonludan başka dostu yoktur!
Sporda Trabzonspor’un adının geçtiği her yer talan ediliyor.
Ve bu yakında her alana yayılacak.
Farkında bile değiliz.

Yıllardır Trabzonspor üzerinde oynanan oyunlar salonda da sürüyor.
Şike operasyonu, ardından Etik Kurul Raporları, savcılık iddianameleri, telefon kayıtları…
Bunların hepsi geçen yılın Süper Lig kupası sahibinin Trabzonspor olduğunu gösterdiği için belli ki harekete geçtiler! İşte bu nedenle intikam duygusu çimlerden salona sıçradı.

Şunu iyi bilmeliyiz;
Faroz’daki balıkçısından, Sotka’daki manavına, Arafil boyundaki Galuk Ahmet’inden, belediyedeki sucu Mehmet amcasına kadar, dünyada kalbi Trabzon için atan herkes kenetlenmelidir.

Ve bu kenetlenme Bursa’da başlamalıdır.
Hentbol takımımızın Avrupa’ya gitmesi için Bursa’da mutlak galibiyet alması gereken hayati maça; milletvekillerinden, Trabzon Belediye Başkanına, Trabzonspor futbol takımı yöneticilerinden tüm taraftarlarına kadar her Trabzonlu peşlerinden gitmelidir.

Çünkü çimlerde biçilen Trabzonspor, salonda da yok edilmek isteniyor