Ağaoğlu, Trabzonspor dergisindeki röportajında, ekonomik sorunları yeniden yapılandırarak, tasarrufa giderek belirli ölçüde kulübü düzlüğe çıkardıklarını belirtti. Trabzonspor Kulüp Başkanı Ahmet Ağaoğlu, göreve gelirken tahmin ettiği tabloyla karşılaştığını belirterek, her zaman takım içerisinde yaşayan bir insan olduğunu vurguladı. 1991 yılında ilk defa yönetici olduğunu belirten Ağaoğlu, “O yıldan bugüne kadar, yönetici olarak Trabzonspor’un içinde olduğum zamanlarda, olmadığım zamanlarda da, hatta çok uzaklarda olduğum zamanlarda dahi her zaman kendimi takımın içerisindeymişim gibi hissettim. Dolayısıyla takımın yaşadığı problemleri, yaşadığı sorunları en az kulübün içerisinde faal yöneticilerin hissettiği kadar yakından hissedebiliyordum. O yüzden benim için büyük bir sürpriz olmadı. Fakat geldiğim zaman şunu çok iyi biliyordum; takımın ekonomik, idari ve sportif disiplininin ortadan kalktığını, Trabzonspor’un gerçek hüviyetinden bir hayli uzaklaştığını biliyordum. Geldiğimizde karşılaştığımız sorunlar da buydu zaten. Temelde üç tane sorun vardı. Ekonomik, sportif ve idari sorunlar. Borcun büyüklüğünü göz önüne aldığınızda o karanlık tablo hiçbir şekilde aydınlanmadı; ama borcu bile sürdürülebilir bir hale getirdik. Belirli ölçüde kaynak sağlayarak, belirli ölçüde yeniden kredi kullanarak ve mevcut borçların da herkesin malumu yeniden yapılandırarak borca sürdürülebilir bir çehre kazandırdık ”ifadelerini kullandı. 

“Alınacak daha çok yol var” 
Ağaoğlu, “Tabii ki her şeyin dört dörtlük olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Çok uzun bir uğraş, yoğun bir çalışma gerektiriyor. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bazen maç çıkışlarında da ifade ediyordum bunu, ileriye dönük taraftarın ve camianın gurur duyacağı, sahipleneceği, omuzlayacağı Trabzonspor’un yeniden temellerinin atıldığını söyleyebilirim. Daha temelleri atıldı ama önümüzde tabii ki çok uzun bir yol var. Fakat ‘rayına oturdu’ doğru bir söylem. Evet, rayına oturdu ya da denizci tabiriyle rotaya oturdu. Ama alınacak daha çok yol var tabii” dedi. 

“Şampiyon olacağız dediğiniz zaman camiayı pek gerçekçi olmayan bir noktaya getiriyorsunuz” 
Trabzonspor’un her zaman zirve mücadelesi veren bir takım olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Yani Trabzonspor’un bordo-mavi forması her zaman Süper Lig’in zirvesinde yer alan bir formadır. Onun altına düştüğünüz zaman demekki bir şeyleri yanlış yapmışsınız demektir. Hiç tartışmasız. Bugün itibarıyla baktığınızda 2018-2019 sezonundaki Trabzonspor’un lig sıralamasındaki yeri beni tatmin etti mi? Çok açık ve net söyleyeyim, asla tatmin etmedi. Kaçırılmış bir fırsat olarak değerlendirmek de doğru olmaz ama çok daha iyi olabilirdik. Bazı basit hatalar, şanssızlıklar ve bizim dışımızdaki birtakım faktörlerden kaynaklanan olumsuzluklar neticesinde bana göre ligi 1, 2 belki de 3 basamak geride bitirdik. Biz sezona başlar başlamaz yeniden aynı mücadelenin içerisine gireceğiz. Benim kafamda hep şu var; kaldığımız yerden başlayacağız. Kaldığımız yerden başladığımız zaman biraz daha yukarıları hedefliyorsunuz. Tekrar altını çizerek söylüyorum; 'Şampiyon olacağız' söylemi benim yıllardır söylemekten imtina ettiğim ve telaffuz eden insanlara da şüpheyle baktığım bir söylem. Çünkü lig başladığı zaman sizinle birlikte 4-5 takım şampiyonluk mücadelesini veriyor. Zirve mücadelesi vereceğiz demek çok daha doğru bir bakış açısıdır. 'Şampiyon olacağız' dediğiniz zaman camiayı pek gerçekçi olmayan bir noktaya getiriyorsunuz. Çünkü önünüzde 34 haftalık bir maraton var, yoğun mücadeleler var, çetin takımlar var. Herkes aynı mücadeleyi veriyor. Neyin ne olacağını bu kadar erkenden kestirmeniz zaten mümkün değil, falcı olmanız lazım. Bizim yapmamız gereken, o zirve mücadelesini layıkıyla vermek. O mücadeleyi gerektiği gibi verdiğiniz takdirde ve o mücadelenin doğrularını yaptığınız takdirde, eğer her şey de yerli yerindeyse zaten sezon sonunda hak ettiğiniz yerde olacaksınız. Belki şans yaver gitmiştir, bir basamak üstte bulursunuz kendinizi. Ya da bu sezon olduğu gibi şanssızlıklar yaşamışsınızdır ama hakkıyla mücadele etmişsinizdir. Burada önemli olan, şampiyonluk söylemi değil o zirve mücadelesinin gereklerini yerine getirmektir. Camiamızın bu şekilde değerlendirmesi daha doğru olacaktır." 

“Hiçbir oyuncuyu bir birinden ayırt edemiyorum” 
Ağaoğlu, bordo-mavili formayı giyen hiçbir futbolcuyu ayırt edemediğini dile getirerek, "Doğdukları yer neresi olursa olsun, milliyetleri ne olursa olsun bu forma için samimiyetle mücadele eden oyuncular - belki tabir biraz abartılı bile olabilir ama oldukça da gerçekçi bir tabir - benim kendi öz evlatlarım. Hatta zaman zaman kendi öz evlatlarıma gösterdiğim hassasiyetten daha fazlasını onlara gösteriyorum. Üzerlerine titriyoruz hepimiz, yönetim olarak. Sadece ben değil. Geçen yıl söylediğim bir söz vardı. Evlendirip elin kızına vermek bile zoruma giderken, ben bunları bir başka takıma nasıl vereceğim diye kara kara düşündüğüm de oluyordu. Hala daha o düşünce devam ediyor bende. O yüzden evlenecek futbolcularımız biraz dikkatli olsunlar” diye konuştu. 

“Bizi takip ettikleri sürece Türk futbolunun geleceğini başarılı görüyorum” 
Diğer takımlara yönelik, "Bizi takip ettikleri sürece Türk futbolunun geleceğini çok başarılı görüyorum" diyen Ahmet Ağaoğlu, “Net. Bu söylemiş olduğunuz şeyler, bizim son bir yıl içerisinde uygulamış olduğumuz politikalar... Geldiğimiz zaman şunu söyledik; Trabzonspor gelir-gider dengesini muhafaza etmek zorunda. Gelirinden fazla harcama yapmadan, kendi öz kaynaklarına, gençlerine, yurt dışından gelen kariyerli oyuncuları tenzih ediyorum ama ne olduğu belli olmayan oyunculara gereğinden fazla para ödeyerek borç yüküne girerek hiçbir şekilde başarıya ulaşamayacağını söyledik. Bugün bakıyoruz, pek çok kulüp bizim izlediğimiz ekonomik politikayı, bizim izlediğimiz sportif yapılanmayı izliyor. Ve artık piyasada neredeyse genç oyuncu kalmadı, her kulüp piyasada ne kadar genç oyuncu varsa onlara yönelmeye başladı. Çok net söylüyorum 2018-2019 sezonundaki hem idari hem de ekonomik hem de sportif uygulamalarımız Türk futboluna örnek oldu. Pek çok kulübün de bu doğrultuda hareket ettiğini görüyoruz. İşin doğrusu da bu. Biz aslında işin doğrusunu yaptık, Amerika’yı yeniden keşfetmedik. Yapılması gerekeni yaptık. Denizin bittiği yerde diğer kulüpler de doğru çıkış yolunun bu yöntem olduğunu gördüler ve ona paralel hareket ediyorlar. Eğer bu politikalarından taviz vermezlerse kulüpler, Türk futbolu fazla değil 3-5 sene içerisinde Avrupa’nın en güçlü ligi haline veya futbolu domine eden ülkeler arasında yerini alacaktır diye düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. 

“Ünal Hoca yükümüzün önemli bir bölümünü üzerimizden aldı” 
Ağaoğlu, Teknik Direktör Ünal Karaman’ın sadece sportif anlamda değil, idari anlamda da yüklerinin önemli bir bölümünü üzerlerinden aldığını belirterek, “Ünal Hoca, kulübe geldikten bir yıl sonra ben yöneticiliğe başladım. Yani Ünal Hoca bir yıllık futbolcuyken ben de yönetim kurulu üyesiydim. Ben Trabzonspor’da teknik direktörlük yapacak insanın bizim prensiplerimizi, bizim bakış açımızı, bizim hissettiklerimizi ve bizim yaşadıklarımızı yaşayan bir insan olmasını istemişimdir her zaman için. Bunların yanı sıra egolarından ve komplekslerinden sıyrılmış bir adam olması lazım. İşte çok açık ve net. Bütün bunların hepsini bünyesinde topladığı için, özellikle bu sıkıntılı süreçte en doğru insan olduğu için Ünal Karaman’ı göreve getirdik. Bunda da ne kadar haklı olduğumuzu da herhalde kamuoyunun çok önemi bir bölümü tasdik etti. Ünal Hoca, bütün bu özelliklerinin yanı sıra biraz fazla duygusal bir insan. Zaten duygusal olmadığınız yerde de biraz fazla realist olduğunuz yerde de Türkiye liglerindeki çok fazla realist davranan hocalara karşı toplumun bakış açısını çok iyi biliyoruz. Benim hoşuma giden şey; sadece sportif alandaki başarının ötesinde spor etik ve ahlakına uygun davranan, hiçbir şekilde topluma vermiş olduğu mesajlardan dolayı kulübün bir sıkıntı yaşamasına sebebiyet vermeyen, topluma her zaman olumlu mesajlar vererek kulübümüzün ve takımımızın ülke genelinde sempatisinin yükselmesine neden olan yapıya sahip bir insan. Dolayısıyla biraz da özetlersek, sportif katkılarının yanında çok önemli psikolojik ve idari katkıları da oldu. Sadece sportif anlamda değil, idari anlamda da bizim yükümüzün çok önemli bir bölümünü üzerimizden aldı. Aynı düşünce yapısına sahip olduğumuz için sorunsuz bir biçimde hocamızla yolumuza devam ediyoruz" ifadelerini kullandı