Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmanın değerlendirmesini yapan Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç'tan Altay Bayındır'a tepki geldi.

İŞTE HINCAL ULUÇ'UN MAÇ YAZISI

Başlığı "Fenerbahçe'yi Kim yaktı" diye planlamıştım. Sonunda soru işareti yok. Soru değil, hüküm cümlesiydi çünkü.. Bir adam, bir sorumsuz adam, Fenerbahçe'nin kaderiyle oynamıştı.. Koreli Kim!. Hani Fener medyasının öve öve göklere çıkardığı Koreli.. Bana sorarsanız, Serdar Aziz'le birlikte Fenerbahçe'deki iki saatli bombadan biri.. Serdar sakattı ama Kim, Trabzon'da hem de deplasmanda maça harika başlayan, ilk dakikalarda golü bulan ve ilerleyen dakikalarda da yeni gollerin geleceğini gösteren Fenerbahçe'yi arka arkaya gördüğü iki aptal sarı kartla 10 kişi bıraktı ve bitirdi.

Ne var ki, Trabzon da doğru dürüst top oynamıyor, rakibin 10 kişi kalmasından yararlanamayacak gibi görünüyordu ki, bu defa Altay sahneye çıktı ve akıl almaz hatalar yapmaya başladı.. Bunca yıldır, yani yuvarlak hesap 65 senedir Fenerbahçe izlerim. Ben bu kulübün kalesinde bu kadar kötü kaleci görmedim.

Koskoca Fener'in bir kaleci antrenörü yok mu, yahu?. Duracağı yeri bilmiyor, yapacağı hamleyi bilmiyor, topu bloke etmeyi bilmiyor, tuttuğu topu nereye, kime, nasıl çıkaracağını bilmiyor.. Ne mi biliyor?. Vallahi bilmiyorum, bildiği bir şey var mı?. Fener'i, 10 kişi kalmış Fener'i öldüren golü o yedi.. Ama nasıl yemek?. İnanılır gibi değil..

Sonra..

Pereira, Fenerbahçe'yi 3'lü savunma ile oynatıyordu. Medya, Kim ile Szalai'yi göklere çıkartırken, 3. stoper olarak Novak'ı oynatmasını eleştiriyordu ya..

Kim kendini attırdıktan sonra, o Szalai de Trabzon'a bir penaltıyı zorla attırdı adeta, inanmazsınız..

Aslında Altay o topa çıksa rahatça alırdı, ama dedim ya, şaşkındı ve hiçbir şey bilmiyordu. Szalai, rakibinin arkasından iki eliyle birlikte beline sarıldı ve Altay'ın burnunun dibinde devirdi. Hakem kaçırdı.

Belki de içten içe maçın berabere bitmesini istediği için görmedi, bilinçaltı "Görme" dediği için. Son dakikalarda bir aptal gol daha..
2-1.. O da yetmedi, gene bir aptal gol.. 3-1..

Şimdi, kalesi nerdeyse boş olmasına rağmen Fenerbahçe'yi, o sorumsuz saatli bomba "Kim"in nasıl yıktığına bakalım..

Fenerbahçe, 3'lü savunma ve müthiş bir hücum presle başladı. Top ayağında olan Trabzonlu, pas verecek adam bulamıyordu adeta.. Öylesine adam adama pres yapıyordu Fenerbahçe ve zaten iyi gününde olmayan Trabzon savunmasını hataya zorluyordu.

Golün değil, gollerin geleceği belliydi.

Nitekim ilki daha üçüncü dakikada geldi bile.. Ve Fener iyice coştu. Trabzon santranın ötesine gidemeden topu kaptırıyordu.

Fenerbahçe ilk defa Pereira'nın yerleştirmek istediği futbolu oynuyordu işte..

Hem seyri güzel, hem de her an gole yakın..

Tam o ara, Kim ilk aptalca o sert faulü yaptı ve ilk sarı kartı gördü. Dk. 14.. 9 dakika sonra da Djaniny'yi önce kaçırdı, sonra gene sert bir faulle yıktı, ikinci sarı ve kırmızı.. Bakasetas, 18 çizgisi üzerinden ve çaprazdan frikiği attı ve gol..

Hayır, atan Bakasetas değil, yiyen Altay!. Bir kaleci, hem de Fener kalecisi, bu kadar komik duruma düşer mi, ille de gol yemek için?.

Aynı anda 10 kişi kalıp beraberlik golünü yiyen Pereira, oyun düzenini değiştirmek zorunda kaldı.

3-5-2 ile rakibini ezerken, beraberliğe razı olma durumuna düştü. Oyunu 5-3-1'e çevirdi..

Ve o bizim medyanın büyük bir hevesle alkış tuttuğu, her ne karın ağrısı, o zevksiz, tatsız, futbolu öldüren Fatih Terim futboluna döndü. Tabii onların böyle bir deyim kullanması mümkün mü?.

"Topun arkasına çekilmek" diye bir şey icat ettiler.. 3-5-2 oynarken, rakibi, bire bir bastırıp top kapmak ve hemen gole yönelmek için oynayan Fenerbahçe, bu defa Trabzon topu kapınca, hemen kendi yarı sahasına doğru koşar oldu, topu onlara bırakıp.. Yani topun arkasına geçmeye ve Trabzon'u orda beklemeye başladı..

Fener 10 kişi kaldığı için mecburiyetten topun arkasına geçip bekliyordu.

Başta Galatasaray, ötekiler ise korkaklıktan..

"Hele bir gol yemeyelim de gerisi Allah kerim" diyerekten ve futbolu savunmadan ibaret sananları mutlu, ama hem tribünlerde hem de ekran başında hızla düşen seyirci yüzünden adeta panikleyen UEFA ve FIFA'yı delirtirken..

Fener topun arkasında beklerken de pozisyonlara girdi, usta ve hırslı adamlarıyla. Gol de atabilirlerdi.
Olmadı.. Ama kalecileri olmayınca (Var mıydı) yediler..

Şimdi artık başlıktaki sorunun yanıtını biliyorsunuz..

Fenerbahçe'yi "Kim"lerin yaktığını yani..