CEMAL ERSEN - MİLLİYET-

Malouda, Bosingwa, Batuhan. Geçin efendim geçin. Trabzonspor’un bu sezon en önemli transferi kesinlikle Yusuf’dur. 1461’den kiralanan genç oyuncu özgüveni, yeteneği ve bitmek bilmeyen enerjisi ile üzerindeki formayı şans bekleyen pek çok arkadaşından daha fazla hak ettiğini gösterdi. Dün akşam Karabükspor karşısında takımının ayakta kalan tek ismi o idi. Hem savunmada, hem hücumda son derece etkiliydi. Performansıyla göz kamaştırdı. İlk yarı sağda, ikinci yarı solda başarıyla görev yaptı. Oyunun sıkıştığı bölümlerde topu ileriye doğru taşıyarak hem takımını rahatlattı, hem arkadaşlarını ateşledi. 61. dakikada yaptığı gol vuruşunda top direğe takılmasa gecenin yıldızı taç takabilirdi. Trabzonspor’un geleceği Yusuf gibi gençlerde. Mustafa Akçay’ın korkmadan onlara güvenmesi ve takıma kazandırması gerek.

İSKENDER GÜNEN – SABAH GAZETESİ-

En büyük kazanç Yusuf

Malouda hala fiziksel anlamda yeterli değil. Rakibin dengesini bozan tek oyuncu Yusuf'tu. Fakat Yusuf için ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Bu konuda Mustafa Akçay'a bir sitemim olacak. Sezon başından beri şans verilmesi gerektiğini her zaman belirttim. Çünkü geçen sezon 1461'de ortaya koyduğu performansla Trabzonspor'un yıllardır aradığı kenar oyuncusu kimliğini sahaya yansıttı. Topla rakibin üstüne giden ve savunmanın dengesini bozma becerisi üst düzeyde olan bir oyun yapısına sahip. Sürpriz şutlarla, golle buluşabilen bu oyuncunun dünkü maçın ikinci yarısında ortaya koyduğu oyunla üç puanı takımına kazandıran isim oldu. Alınan üç puan Avrupa Ligi maçı için büyük bir moral oldu. Milli maçlar nedeniyle lige verilen 15 günlük arayı iyi değerlendiremediği gözüken Trabzonspor, oyun bazında hala istenilen düzeyde değil.

Akçay artık diğer gençlere de daha fazla şans vermelidir. Çünkü aynı oyuncularda ısrarcı olunduğu taktirde istikrarlı bir yapıya kavuşmak olanaklı değil. 

MAÇIN ADAMI: YUSUF ERDOĞAN

 HAYRİ BEŞLER – ZAMAN-

Birilerinin Aykut’a anlatması lazım

Benden söylemesi, topun da canı vardır. Sertlikten hoşlanmaz, kaba dokunuşlara katlanamaz. Maalesef Aykut Akgün, meselenin bu tarafından bihaber yaşıyor oyunu. Fizik, mücadele, enerji, alanı daraltma… Hepsi tamam. Ama gel gör ki, topa karşı hiç müşfik değil. Onu uysallaştırmayı, onu gülümsetmeyi yeterince beceremiyor.
   Trabzon-Karabük oyununun ilk 45 dakikası eziyetti desek yeridir. İki takımın da defansif refleksleri daha fazla ön plandaydı. İlk birkaç dakika Malouda dikkatimizi çekti, sonra kayboldu. Adrian bir türlü takımını sürükleyemedi. Çünkü formsuz. Yusuf’un savunmanın arkasına sarkma girişmeleri takımdaki genel havasızlığı ve hevessizliği örtecek gibi değildi. Henrique, devreye giremedi.
   İkinci yarıda biraz daha izlenesi futbol vardı. Hem paslaşma hem estetik hem tempo hem de pozisyon adına tribünler bir miktar daha şanslıydı. Sahanın en sevimli, en heyecan verici figürü Yusuf’un yaptığı işler etkileyiciydi. Mustafa hoca, Aykut’un yerine Colman’ı sahneye sürerek takımın beceri debisini yükseltti. Nitekim gol, bu oyuncunun Henrique’ye yaptığı asist sayesinde geldi.
    Son söz: Trabzon-spor’un oyununda büyük takım havası yok. Asıl mesele bu.