Dünü kolay unuturuz, hiç yaşanmamış gibi. Galiba vefasızlığın en acısı da futbolda yaşanıyor. Artık şunu da gördük ki en büyüğü de Trabzonspor’da... Hiç unutmuyorum, 15 Mart 2003’de Trabzon’un efsane kaptanı Dozer Cemil’in sokak ortasında cebinden çıkan 5 TL ile öldüğü anı...

ARENA GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE
Bunları düşünürken, G.Saraylı efsanelerin her maç öncesinde Arena Stadı’nda on binlerin büyük sevgisi ve kulübünün sahip çıkmasının gururu ile mutlu görüntüler gözümün önündeyken tuttum Sarıyer’in yolunu... Büyükdere’de bulduk, Trabzonspor’un bir başka unutulmaz efsanesini. Terzi dükkanında yardımcılık yaparken ama bizi öylesine sıcak karşıladı ki, “Efsane sahada olmamış, yüreği hep efsane” dedik içimizden...

YERLİNİN YABANCISIYDI
Evet karşımızda efsanelerin en özel isimlerinden Ali Yavuz vardı... Trabzonspor’a o dönemde Rizespor’da kaptanlığını yapan şimdiki eski Bakan Faruk Özak ile gelip Bordo-Mavili takımın 1.Lig’e çıkmasında baş rol oynadı. Trabzonspor’un 1.Lig’deki ilk sezonun 3.haftasında Adana Demirspor’a attığı golle efsane olmasının yanında kulübün tarihine ilk golü atan oyuncu olarak geçti. İşte o nedenle şuanda müzede O’nun efsane forması vardı.





ARTIK TERZİ DÜKKANINDA
İşte böylesi Trabzonspor’un iz bırakan efsanelerinden Ali Yavuz’u, bir terzi dükkanında arkadaşına yardım ederken bulmak tabiî ki içimizi yaktı, kül etti. O’nu dinledikçe, içimizin yangını kor oldu... Trabzonspor’un, Dozer Cemil gibi yine bir efsanesine sırtını dönüp, sahipsiz bırakmasının acısı gözlerimizin dolmasına sebep oldu. Onlar değil miydi ‘Efsane Trabzon’u yaratanlar? Onlar değil miydi bu kulübün temel taşları...


devamı 2.sayfada...




YÜREĞİM YANIYOR
Bu duygular ile sessizliğe büründük ve sözü, içinde fırtınalar koparan Ali Yavuz’a bıraktık. Dünün güzel günlerini anlatırken gözleri parlıyor ama bugün ve bundan sonrası için konuşurken de her sözü yüreğimizi dağlıyor. Ali Yavuz, “Güzel günleri hiç unutamam. O efsaneyi biz yarattık. A.Aker’de ki şampiyonluk kutlamalarındaki alkışlar hala kulaklarımda. Ama şimdi bu haldeyim. Bu vefasızlık, kenara atılmışlık ihanet değil mi? Bunları söylemek içimi acıtıyor ama benim de yüreğim yanıyor” diyor..

Şimdi biz susuyoruz, sözü Ali Yauz’a bırakıyoruz..

YABANCI OYUNCUYDUM!
“Ben o dönem kadronun tek yabancısıydım. Yabancı diyorum (gülüyor). Çünkü o zaman Trabzonlu dışında kadroda başka oyuncu yoktu. Şimdiki gibi yerli oyuncu az olan bir takım değildik yani… Kaptan Faruk (Özak) ile Rizespor’dan geldik Trabzonspor’a. O dönem beni çok isteyen vardı ama Trabzonspor hayalimdi. İlk yılda 1.Lig’e çıkardık Trabzonspor’u ve 1.Lig’de ki ilk yılımızda ilk golü atmak bana nasip oldu. O nedenle benim formam asıldı müzeye. O benim gurur abidemdir.”




KUPALARLA DOLU 4 YIL
“2 şampiyonluk ile birlikte sayısız kupa ve başarı kazandık. 4 sezonum dolu dolu geçti. 28 yaşında en parlak dönemimdeyken, askerlik problemi çıktı. Mecbur askere gittim, pozisyonum gereği futbola devam edemedim. Ama Trabzonspor’u 1.Lig’e çıkartmak ve o ilk golü atmak, şampiyonlukları yaşamak, tarifsiz. Efsaneyi ne mutlu ki bizler yarattık. Şimdi bizim yüzümüze bakmayanlar, tarihi bir daha okusun. Dozer Cemil’ler, Ali Yavuz’lar ve diğer vefasızlık yapılanlar neler yapmış bu takımın dev olması için.”

EFSANE BÖYLE ÇIKTI
“O dönem kadro yörenin çocuklarından oluşuyordu. Dediğim gibi Kastamonulu olarak bir yabancı bendim. Kadro tamamen Trabzonlu oyuncular başta olmak üzere yöre çocukları ile oluşmuş. Sevgi, saygı üst düzeydi. Arkadaşlık, kardeşlik gibiydi. Hele de başımızda A.Suat abi (Özyazıcı) gibi biri vardı ki.  Zaten ortaya böyle bir dev çıktı. O günleri düşününce efsaneyi yeniden yaratmanın yolu belli. Sadece biraz cesaret ve sabır gerekli. Bu yörenin evlatları yeni bir efsane çıkartır.”

SİHİRBAZ DEĞİLDİK Kİ
“Biz o zaman sihirbaz değildik. Aynı bu yollardan geçip Trabzonspor’u yarattık. O zamanki anlayış, birlik ve beraberlik olmazsa Trabzonspor çok bekler şampiyonlukları ve başarıları. Öze dönüş olmalı mutlaka. Bunu eninde sonunda Trabzonspor yapacak. Gözlerim ile görürüm ya da göremem ama bu olursa o günlerin efsanesi yeniden canlanır. O güç de var bizde.”


devamı 3.sayfada...



VEFASIZLIK SIRADAN OLMUŞ
“Biz böylesi bir efsane yaratmanın gururunu yaşarken, bize yapılanlara bakın. Trabzonspor’u biz efsane yaptık, şimdi mirasımızı yiyenler yüzümüze bakmıyor. Ne acıdır ki, vefasızlık artık Trabzonspor’da sıradan olmuş. Dozer Cemil, cebinde 3-5 lira ile sokak ortasında öldü. O efsanenin en büyük abidesiydi. Buna layık mıydı? Bunun gibi bir çok değerimize aynı vefasızlık yapılıyor. Nedir bu?”

CENAZEDE BULUŞSAYDIK
“Şimdiki yöneticiler zevki sefaya, bir transfere uçak kaldırıyor. İnsan beni, diğerlerini çağırıp Trabzon’a toplayamaz mıydı Cemil abinin cenazesinde. Bunu bile çok gördüler? Yarın galiba hepimizin sonu Cemil abi gibi olacak, ne yazık ki? Bu vefasızlık galiba bu kulübün içine işlemiş. Buna artık bir dur diyelim. Biz bu kulübü varettik, şimdi konuştuklarımız bile canımı acıtmaya yetiyor”




UNUTULANLAR, UNUTANLARI…
“Annemi yıllar önce kaybettim. Kucağımda öldü anneciğim. Geçtiğimiz haftada babamı kaybettim. O da kucağımda öldü, sessizce. Trabzonspor’dan arayan var mı? Birkaç eski dostumun dışında hiç kimse... Bize bunları layık görenler, eminim ki aynı yalnızlığı kendileri de yaşayacaktır. Biz Trabzonspor’u varederken, şimdi bu mirası yiyenler dünü çabuk unutmuş.”

UTANDIRMAK İÇİN DAVET
“Halim ortada. Trabzonspor’da o kadar eski dostumuz ve kardeşimiz dediklerimiz var ya. Hepsinin kapısını çaldım, hepsi yüzüme kapandı. Koca Trabzonspor, efsanelerine sahip çıkamıyorsa, ne diyebilirim ki? İstemeye utanıyorum ama bir terzinin yanında çalışmak tabiî ki içimi acıtıyor. Herkes ‘abi sen efsanesin. Trabzonspor neden sahip çıkmıyor sana?’ dediğinde susuyorum. Ne diyeyim, Trabzonspor’a yine laf ettiremiyorum ama içimde isyan tabiî ki büyüyor.”

ÇAĞIRMAYIN KARDEŞİM
“İki de bir organizasyon olduğu zaman çağırıyorlar. Ama kendi imkanlarımız ile gelecekmişiz. Durumum olsa… Her arayışlarında utanıyorum. Ama ben değil onlar utanmalı. Eski oyuncusuna bu utancı yaşatıyorlar ya. Yazık be… ‘Bir daha aramayın. Para yok gelmeye…’ dedim sekretere daha sonra aramadılar. Liverpool maçı için geçen yıl da organizasyon yaptılar ve ‘her şey bizden’ dediler. Geldik, gördük ki bizi figüran yapmışlar. Maksat görüntü olsun. Ayıptır be ayıp…”


devamı 4.sayfada...


OĞLUM İÇİN
“Başkanımız Sadri Şener’e durumumu anlattım, ilgileneceğini söyledi. Kendim için istemiyorum artık tek derdim çocuğum. Çünkü Trabzonspor bizi silmiş ne yazık ki. Ne diyeyim. Tek isteğim 4 yıllık fakülte mezunu oğluma bu kadar eski dost dediklerimizin sahip çıkması. Ama başkanın işyerine gittiğimde kapıda kaldım. İçeri almadılar beni.”

KAPTAN DA AYNI
“Sekreter bana “Sen ne zaman Trabzonspor’da oynadın?” diyince, artık utandım. Aslında ben değil, bizi bu hale düşüren başkan ve diğer dostlarımız utanmalı. Bir efsane oyuncusunu başkan kapıda bırakıp, herkese rezil ediyor. Yazık çok yazık. Kaptan dediğim Bakanım Faruk beye de anlattım. Ama yine utancım ile kaldım.”




NE DİYEYİM ARTIK
“Trabzonspor bize yüzünü dönerken aslında biz eski oyuncular olarak bunun önemli nedeni olduk. Çünkü birbirimize hiç gerçek anlamda sahip çıkıp birlik olamadık. Kadir Özcan bu konuda çok uğraştı, eski efsaneleri birleştirmek için ama olmadı. Bir yerleri kapanlar, dün kardeş dediklerine sırtlarını döndüler. Utanarak yine yalvarıyorum ve dostum kalan herkese sesleniyorum ne olur oğlumu bari kurtarın eski günlerin hatırına. Artık bundan sonra da susuyorum. Ne diyeyim artık.”

ŞENOL HOCAYI AFFEDEMİYORUM
“Şenol Güneş durumumu biliyordu. Bir telefon ile çözebilirdi ama çözmek istemedi. Sonra bizi Varlıbaş’taki etkinliğe çağırdıklarında yüzüne bakmadım. Niye bakayım ki. Yanındakilere bakıyorum, bir de dost olacağını düşündüklerime. Demek ki dostluk yokmuş onun için. Biz oyunculuk dönemimizde kardeştik, şimdi yaptığı içimi yakıyor. O benim gibi yalnız, sahipsiz ve zor durumda kalırsa ben üzülürüm. O üzülüyor mu bilmem? Ama üzülse ona dost olarak derdimi açtığımda sahip çıkardı.”