4-3 olsaydı bile 5-4 bitirirdi…

İstanbul’da Galatasaray-Trabzonspor maçındaydım.

Her şeye çıplak gözle tanık oldum ve inanın Türk futbolu adına utanç duydum.

Meslek yaşantım boyunca çok maç izledim ve Trabzonspor’un çok hakkının yendiği müsabakaları da takip ettim.

Fakat, Galatasaray-Trabzonspor maçındaki gibi Trabzonspor’un göz göre göre ve bilerek hakkının yendiğine hiç tanık olmamıştım.

Yazıklar olsun diyorum. Ne diyeyim ki daha... Evet, Trabzonspor maça kötü başladı ama seyirci baskısını kırdıktan sonrada futbol oynamaya başladı. 18’de kaleci Arda’da’nın Onyekuru’yu düşürdüğü gerekçesiyle penaltı noktası gösterildi hakem Ümit Öztürk tarafından...

ekuban onyekuru penaltı ile ilgili görsel sonucuAlakası yoktu penaltı ile. VAR’a gitmedi bile. Sanırım penaltı değildi, görürsem veremem diye düşündüğünden olsa gerek…

Bu pozisyon öncesi ofsayt da vardı, unutmadık... Sonra 1-1 oldu Rodellega attı.

Tamamdır dengeleniyor maç diye düşünürken, Galatasaray 2-1 önce geçti. O sırada Diagne’nin bir sarısı vardı, ikinci sarı kartlık hareketi de yaptı ama Hakem Ümit Öztürk ‘gerek yok’ dedi. Normalde oyundan atılması gerekiyordu.

İkinci yarı başladı. Tiyatro aynen devam etti.

Ekuban’ın ayak bileğine ceza sahası içerisinde basıldı. Devammm… Net penaltıydı.

Sonuç olarak, Trabzonspor katledilmiştir. Diyeceğim şudur, maç 3-1’di ya. 4-3 Trabzonspor öne geçseydi bile Hakem o maçı 5-4 Galatasaray’ın lehine bitirirdi.

Yani siz ağzınızla kuş tutsanız Trabzonspor’a maçı kazandırmayacaklardı.

NOKTA.

Sonuç olarak; Türk futbolu, hakemler, federasyon çürümüştür!

Kafalarına göre sonuç belirliyorlar, kafalarına göre hakem atamaları yapıyorlar.

Böyle giderse Türk futbolu iyice çöker. Bunu Milli takımımızın son durumundan özetleyebiliriz.

18 yaşındaki Arda’yı teselli eden 22 yaşındaki Yusuf Yazıcı…

Kaleci Arda güya Onyekuru’yu düşürmüştü ya, hakemde VAR’a gitmiş ve penaltı noktasını göstermişti ya…

İşte o sırada öyle bir olay yaşandı ki, inanın insanın içi parçalanıyor.

Anlatalım… O koca yürekli çocuk 18 yaşındaki Arda adeta yıkılmıştı.

‘Dokunmadım Onyekuru’ya diye bağırıyordu.

Öyle üzülmüştü ki, onu teselli etmek 22 yaşındaki takım kaptanı Yusuf Yazıcı’ya düşmüştü.

Yusuf, Arda’ya, ‘Takma Kafana’ dediğini biz tribünden duyduk. Canı yanmıştı çocuğun, derdini takım kaptanından başka kimseye anlatamıyordu ki…

Yazık değil mi? Arda’ya, yazık değil mi Yusuf Yazıcı’ya... Neden bu çocukların kalplerini kırıyorsunuz? Neden onlara gereksiz acılar çektiriyorsunuz?

Neden futboldan soğutuyorsunuz? Neden canlarını yakıyorsunuz?

Birileri bunun hesabını bu çocuklara versin…

Şimdi asıl konuya gelelim; Yusuf Yazıcı her geçen gün gözümdü büyüyor.

Tam bir lider... Tam bir takım kaptanı. Sanki sinirleri alınmış.

Zevki, çevik… Çok iyi futbolcu… Mükemmel bir örnek.. İnşallah bozulmaz diyorum.

Kitap okuyandan zarar gelmez derler ya Yusuf’da okuyor, okuyor…

Okudukça büyüyecek. Aferim sana Yusuf…

Ümit Öztürk’ün düdüğünü astırın…

Trabzonspor yönetimine sesleniyorum.

Ne yapın, edin Ümit Öztürk’e hakemliği bıraktırın. Zaten daha önce bir demeci vardı: “Gördüğümü çalamadığım duruma geldiğim an, hakemliği gerçekten bırakırım. Kimsenin kul hakkını yiyemem” demişti.

Ümit Öztürk Galatasaray-Trabzonspor maçında yaptığın hataları sende anlamışsındır.

O zaman sözünü tut ve hakemliği bırak. Gördüğümü çalamadığım duruma geldiğim an hakemliği bırakırım dedin.

Gördüğünü de çalamadım… Belli ki talimat almışsın!

O halde gereğini yapma zamanın geldi. Kimsenin kul hakkını yiyemem dedin. Yedin…

Hem de nasıl yedin. Trabzonspor’un hakkını yedin...

Şimdi senin yapman gereken şu; Eğer biraz vicdan sahibi isen, hemen düdüğünü as ve bir daha futbolun yakınından, uzağından geçme.

Gelelim, Trabzonspor yönetiminin yapması gerekenlere...

Ümit Öztürk bu söylemlerine rağmen hakemliğini bırakmıyorsa, bıraktıracaksınız...

Nokta Futbol Federasyona tepki mi yapacaksınız, yapın.

MHK’ye tepki mi koyacaksınız, koyun... Ama sonuç olarak Ümit Öztürk’e hakemliği bıraktırın.

Çünkü tamda Trabzonspor’un gücünü göstermesi zamanıdır…

Başakşehir eyyam yaptı…

başakşehir ile ilgili görsel sonucuUyanık Başakşehir kulübü.. Galatasaray-Trabzonspor maçından sonra sahneye çıktı. Yani uyanıklığında böylesi dedirttiler…

Şöyle ki; Özellikle ligin ikinci yarısının başladığı günden itibaren, Başakşehir Futbol Kulübü hakkında sistemli bir şekilde oluşturulan olumsuz algı ve bir çok asılsız iftiranın ardından, dün ve bugün ligin puan durumu doğrudan etkileyen, son derece düşündürücü hakem hataları olmuştur.

Başakşehir Futbol Kulübü’nün kollandığına dair yanlı propagandaların ne kadar asılsız ve aynı zamanda yönlendirici olduğunu son 24 saat içinde tüm kamuoyu görmüştür.

Bileğimizin hakkıyla kazandıklarımızın hakkani olmayan faktörlere yenik düşerek kaybetmemek için, elimizden gelen her şeyi, yine centilmenliğe yakışan bir şekilde yapacağımızın bilinmesini isteriz”

Sevgili okuyucular, bu açıklamaya baktığınızda aklınıza şu geliyor biliyorum..

Yani bu kadar pişkinlik olmaz… Lütfen biraz samimi olun.

Bu açıklamayı Trabzonspor’un hakkının yediği Başakşehir maçından sonra yapsaydınız size eyvallah diyebilirdik ama Galatasaray-Trabzonspor maçından sonra yapmanız hiç inandırıcı olmadı dimi?

Gerek yoktu bu eyyamcılığınıza…

Hüseyin’in ayağındaki deliğe bir bakın…

Hep Galatasaray-Trabzonspor maçını yazıyorsunuz diyeceksiniz belki ama gündem bu, yapacak bir şey yok.

Hüseyin Türkmen’den devam edelim. Maçtan sonra Hüseyin Türkmen bir fotoğraf paylaştı.

Ayağında koca bir delik vardı. Yazıktır, Günahtır…

Galatasaraylı bir oyuncu vidalı kramponuyla hiç acımadan Hüseyin’in ayağına basmış ve koca bir delik açmış. Ümit Öztürk Görmemiştir, görmemiştir!…

Bu adama Hüseyin ‘hoca’ diyeceğim ama hoca falan değil ki Kasap diyeceğim ama ayıp olacak diye meslek adı da vermek istemiyorum. Siz anladınız beni…

Ümit Öztürk, senin yerinde olsam ne yaparım biliyor musun?

10 milyon Trabzonspor taraftarının tek tek telefon numaralarına ulaşırım, sonra da onları teker teker ararım özür dilerim. Belki o zaman affedilirsin!...

40 bin kişi gelsin, güç gösterisi olsun…

Trabzonspor yaşadığı haksızlıkları medeni bir şekilde protesto etmelidir.

Örneğin şöyle yapılmalıdır;

Pazar günü saat 16.00’da Trabzon’da oynayacak olan Alanyaspor maçında tribünler ful doldurmalıdır. 40 bin kişi ful olmalıdır..

Biliyor musunuz, en büyük protesto budur, inanın ki budur. 90 dakika boyunca hiç susmadan takımınızı destekleyin. Ses rekoru kırın...

Maçı kazanın. İşte en büyük protesto bu olacaktır.

Yapılan haksızlıklarda böylece adresine gidecektir.

Bayrağını alan stadyuma koşsun.

Şimdi destek zamanıdır.

Trabzonsporluyum diyen herkese burada büyük görevler düşmektedir diyorum…