Sanırım bu sezon ilk kez maçın son dakikalarını ellerimiz kafamızın üzerinde saç baş yolmadan geçirdik.Etkili oynadığımız ve rakibe üstünlük kurduğumuz bir performans göstermedik.Devre arası az da olsa taraftarlar olarak üzerimize düşeni yaptık ve ilk 11 üzerinde sayısız değişiklikler yaptık tabi.Rıza hocanın oyuncu değiştirme hakkı 3 ama bizim sınırsız biliyorsunuz. 

Bu hafta aklımda hiç yoktu ama dün akşam ki homurdanmalardan sonra Yusuf Yazıcı için birkaç şey söyleme gereği duydum.Evet özellikle ilk yarı yaptığı pas hataları kırılma noktalarıydı çünkü adam o noktada oynuyor.Ya rakibin fişini çekiyor ya da ani atak olarak bize dönüyor.Sırtındaki yükü bizler yüklüyoruz ve çekemediği zaman kızıyoruz.Ondan beklentimiz çok yüksek çünkü,göz bebeğimiz,Gelecekte sadece Trabzonspor değil tüm kentin Dünya üzerindeki imajına olumlu katkı yapması beklenen evladımız.O yüzden en ufak hatası bizi üzmekte.Sahip çıkılması gereken ne kaldı Trabzon'da ki Yusuf'u sahiplenemeyelim.İngiltere premier ligde olduğu gibi her pozisyon sonrası alkış,destek ve moralini düzeltecek tepkiler beklemiyorum ama uğultular bu yaşlardaki futbolculara ters tepiyor.Her pozisyonda isminin geçmesi onun oyunun içinde olduğunu gösterir,kötü de olsa iyi niyetini gösterir.Biraz daha güçlenmesi gerek sadece.

Hep savunacağım bu çocuğu ve belki yarın başkalarını da.Çünkü onlar bizden,bizim mahalleden, bizim okullardan,bizim eşimizden dostumuzdan.Biz ne kadar seviyorsak onlar da bizim kadar seviyor Trabzonspor'u.Biz tuzlu çekirdek yiyip montumuza sarılmış maç seyrederken onlar birde bizler üzülmeyelim diye onca baskı altında olumlu iki pas yapmaya çalışıyorlar.Homurdanmanın zamanı değil.Hele hele Dünyanın her yerinden bu çocukları izlemeye gelenler varken hiç değil.Biz resmen elimizdeki değerleri değersizleştirip günlük yaşıyoruz,geleceğimizi düşünmüyoruz.

Takımımızın extra puan kayıpları yapma seçeneği kalmadığına göre ilk yarıyı puan kayıpsız geçmeleri gerektiğini biliyoruz.Madem en çok eleştirdiğimiz zamanı üç galibiyetle bizlere bir mesaj gönderdiler bize de düşen son üç haftada koşulsuz desteklemektir.

Son söz:

Maça geliş ve dönüş çilemizin hiç geçmeyecek bir hastalık gibi herkesi rahatsız ettiğini söylemek istiyorum.Sırf bu sebepten dolayı maça gelmeyenler var.Yomradan başlayan trafik çilesinin maçtan sonra staddan saatlerce ayrılamayanların haykırışlarıyla birleştiğinde nasıl bir isyana dönüştüğünü görmek istemeyen kent yönetimimiz var.Tabi bunu da birbirlerine paslayarak sorumluluk kabul etmeyecektirler.Sorunlarımızı çözmek için seçildiniz,maç saati ortadan kaybolmak için değil.