Öyle ki, sahadaki bir pas hatasıyla tribünlerin öfkesi nasıl alevleniyorsa, ekrandaki küçük bir beğeni de aynı etkiyi yaratabiliyor. Futbolcuların attığı her adım, takip ettiği her hesap, çıkardığı her kişi, beğendiği her paylaşım artık didik didik inceleniyor. Özellikle genç ve yabancı oyuncular arasında son dönemde ilginç bir akım var: Rakip takımların paylaşımlarını beğenmek gibi…
Kimsenin dostluklara karışacak, arkadaşlıkları sorgulayacak hali yok. Elbette futbolcuların da insan olduğunu, herkes gibi sosyal çevreleri ve ilişkileri bulunduğunu biliyoruz. Ancak futbolcu-taraftar iletişiminin en hassas olduğu dönemdeyiz. Basit görünen bir hareket, bir anda kulüp genelinde bir güven krizine dönüşebiliyor. Bir beğeni, bir takip, bir yorum… Bugün “önemsiz” görülen bir detay, yarın kulübü günlerce meşgul eden bir konuya dönüşebiliyor.
Bu yüzden kulüplerin bu konularda çok daha bilinçli bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Artık sosyal medya, saha içi performans kadar kariyerin bir parçası haline geldi. Profesyonel futbolcuların, özellikle gençlerin, sosyal medya kullanımına dair eğitim almaları şart. Hangi hareketin nasıl algılanacağını bilmeleri, hangi etkileşimin ne anlama geldiğini fark etmeleri gerekiyor.
Kulüplerin bünyesinde medya danışmanları, iletişim uzmanları, marka yöneticileri varken oyuncuların bu kadar basit hatalarla gündeme gelmesi kabul edilebilir değil. İş büyüyüp yayılmadan, kriz haline gelmeden müdahale edilmeli. Çünkü bir kez yayıldı mı, ne açıklama fayda eder ne de geri adım. Ortaya çıkan prestij kaybı kulübe hiçbir şey kazandırmaz.
Bugünün futbol dünyasında sosyal medya sadece bir platform değil; aynı zamanda bir kamuoyu aynası. O aynada neyin nasıl görüneceğini yönetmek ise artık profesyonelliğin bir parçası.





