KULÜPLER BİRLİĞİ ÇIRPINIYOR YA FUTBOLCULAR!

Futbolun bir çok ayağı var.

Kulüpler, federasyonlar, taraftarlar ve futbolcular.

Küresel sermaye futbolu keşfettikten sonra futbolcular köle...

Taraftarlar soyulacak kaz, futbol organizasyonlar da kulüplerin gelir kaynağı oldu...

Köle futbolcular hallerinden memnun.

İlk kez bir köle topluluğu düzenden mutlu.

Bakın, Türkiye süper liginde, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan spor kulüpleri ilk kez onurlu bir direniş ile yayıncı kuruluşa karşı baş kaldırıyor.

Ya paramızı verin, ya da maçlara çıkmayız diyorlar...

Bu Türkiye’de bir ilk!

Bu Türkiye’de devrimci bir dik duruşu.

Peki, Kulüpler birliğinin bu açık ve net duruşuna karşı profesyonel futbolculardan bir ses var mı?

Dernekleri bir şey diyor mu?

Kulüplere destek verdiklerini açıkladılar mı?

Hayır!

Niye?

Çünkü, Türkiye’de futbol kulvarında göbeğini kaşıyanlar futbolcular...

Ama bilmiyorlar ki, kulüpler maça çıkmıyoruz dediklerinde ulu orta açıkta kalacaklar,

Avrupa’da liglerin oynanmaması ile ilgili adımlar, futbolcu sendikalarından gelmişti.

Sendikalar, futbolcuların hak ve hukukunu korumak için maçlara çıkmıyoruz dediler ve maçlar oynanmadı.

Özellikle ispanya’da..

Sorun kısa sürece çözüldü, futbola dönüldü.

Türkiye’de işler tersine.!

Kulüpler maça çıkmayacağız diyor...

Futbolcunun hakkını da korumak için!

Bakalım, kulüpler ne kadar direnecek.

Bakalım, futbolcular ne zaman ses verecek.

KULÜPLER DİRENEBİLİR Mİ?

Türk futbolun yeni krizi kulüpler birliğinin sert açıklaması ile başladı.

Maçlara çıkmama restini masaya serdi.

Peki, kulüpler ne kadar dirençli olur?

Bana göre çok fazla değil.

Kulüp yöneticilerinin çoğu kabul edelim, siyasi iktidarın oluru ile ordalar. 

Kulüpler Birliğinin öne sürdüğü şartlar siyasi iktidarın, mükemmel ilişkileri olan Katar ile  arasını açabilir, zedeleyebilir.

Siyasi iktidar da orta yolu bulur.

Katarlı şirket fazla ezdirilmez.

Türkiye’de zamanın ruhu Katar’dan yana.

Ha, kulüpler birliği her şeye rağmen geri adım atmazsa, o zaman kulüpler birliğine saygımız daha da artar.

MİLLİ TAKIM, ÖZKAN SÜMER VE ŞENOL GÜNEŞ...

Rahmetli Özkan Sümer, kısa süreli de olsa Milli Takım Teknik direktörlüğü yaptı. 

Aynı zamanda Trabzonspor’u da çalıştırdı. 

Bir koltukta iki karpuzu taşıdı. 

Sümer’in milli takım teknik direktörlüğü döneminde iletişim imkanları şimdiki gibi zirvede değildi.

Sümer, milli takım aday kadrosunu açıklarken Trabzon’da basın toplantısı yapardı. 

Biz yerel gazeteciler Sümer’in sayesinde milli takım muhabiri de olduk. 

Sümer milli takımla ilgili düşüncelerini Trabzon’da açıklardı.. 

Milli takımı Trabzon’dan takip edilirdi.

Trabzonspor’un her idman sonrası Milli Takım ile ilgili soruları da cevaplardı.

Dedik ya, milli takım muhabiri de olmuştuk.

Şimdilerde, merkez İstanbul. 

Şenol Güneş de basın toplantısı için İstanbul’u seçiyor. 

Oysa, açıklamalarını basın toplantılarını Trabzon’da da yapabilir. 

Trabzon’da da TFF’nin bölge müdürlüğü var.

Çok iyi de buradaki arkadaşlar basın toplantısını organize eder.

İstanbul’da bizzat Şenol Güneş, bilinçli olarak yıpratılıyor.

Basın toplantıları sorgu masasına dönüyor.

Hocam, gel Trabzon’a…

Özkan Sümer gibi yap...

Trabzon’da milli takımı konuş...

HANGİ AHLAKİ YAPISI İLE?

Şenol Güneş, Emre Belezoğlu ile çalışmak istediğini söyledi.

Onu hangi ahlaki yapısı ile tercih ediyor.

Hangi, futbol bilgisi ile...

Hangi, yaratıcılığı ile...

Hangi, duruşu ile...

Hangi, yeteneği ile...

Ve kişiliği ile..

Şenol Güneş bilmez mi ki, Fenerbahçe’ye teknik direktörlüğü söz konusu olsa başta Emre, lobi yaparak istemezükçülerin başında yer alır.

MALİ GENEL KURUL İLE İLGİLİ GECİKEN YAZIM...

Trabzonspor Mali genel kurulunu yaptı.

Her şey süt liman tertemiz izlenimi ile Genel Kurul bitti.

Ama işin aslı öyle değil.

Trabzonspor mali açıdan SOS veriyor.

Başkan Ağaoğlu her  ne kadar durumu düzelttik, mali dengeyi kurduk dese de yapılan son transferlerle kulüp ağır mali sorumluluk altında.

Kulüp genel sekreteri Sinan Zengin işinin ustası.

Rakamlarla öyle oynadı ki, Zengin’in mali raporlarından hiçbir şey anlaşılmadı.

Mübarek TÜİK gibi. 

Sokakta enflasyon tavan yapmış, hissedilen hayat pahalılığı yüzde 30’lara vurmuş.

TÜİK her şey yoluna diyor.

Sinan Zengin de öyle.

Borç boğazı da aşmış, Zengin’e göre panik yok.

Emir kulu işte.

O da profesyonelce görevini yapıyor.

1 Milyar 920 milyon borç var.

Eski para ile 1 Trilyon.

Ve bu yıl yapılan transferlere bir göz atalım;

GERVİNHO:

Yaş 34 ve 2 yıllık sözleşme...

Yıllık 1.5 milyon euro garanti ücret...

650 bin euro her yıl imza parası 2 yıl eşittir; 4 milyon 3 yüz bin euro toplam maliyet.

KOİTA: Yaş 30 ve 3 yıllık sözleşme...

Toplamı 4.350 milyon euro garanti ücret...

333 bin euro her yıl imza parası...

Çarpı 3 yıl = 5 milyon 350 bin euro toplam maliyet.

BRUNO PEREZ:

Yaş 31 ve 3 yıllık sözleşme...

Yıllık 1 milyon 200 bin euro garanti ücret...

500 bin euro her yıl imza parası...

Çarpı 3 yıl = 5 milyon 100 bin euro toplam maliyet.

HAMSİK:

Yaş 33 ve 2 yıllık sözleşme...

Yıllık 1 milyon 500 bin euro garanti ücret...

700 bin euro her yıl imza parası...

Çarpı 2 yıl = 4 milyon 400 bin euro toplam maliyet

DAHA SÖZE GEREK VAR MI? 

Ahmet Ağaoğlu’na direkt sordum.

Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun Kulüpler Birliği başkanı olmasından hemen sonra, Trabzonspor taraftarları arasında, camiada da şöyle bir genel kuşku oluştu.

“Şike mücadelesi unutulur mu? Şike mücadelesi rafa kaldırılır mı? Şike mücadelesini Ağaoğlu kulüpler birliği başkanı olarak sürdürebilir mi?”

Bu kuşkuları soru olarak Ağaoğlu’na sordum.

Dedi ki;

“Kulüpler birliği başkanlığı ile Trabzonspor başkanlığı ayrı kulvarlardır. Trabzonspor camiası ve o camianın temsilcisi olarak şike mücadelesini unutmak, bu mücadeleyi sekteye uğratacak bir davranış içinde olmayız. 

Kulüpler Birliği başkanlığı ile Trabzonspor başkanlığı iki ayrı kulvar. Ve Trabzonspor başkanlığı 3 Temmuz’u unutmamak, diri tutmak, sonunda kupayı ait olduğu yere getirmektir. 

Herkes rahat olsun. Şike mücadelesi sekteye uğramaz”

ZAYTUNG

Şenol Güneş yıllar önce Ali Şen’in Rıdvan Dilmen’in altında F.Bahçe teknik direktörlüğünü ret ettikten sonra bir fenerli Emre Belezoğlu’nu emrinde çalıştırmak istediğini belirterek, Ali Şen’den intikam alacağım dedi.