Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, coğrafi işaretin sürdürülebilir gastronomi turizminin gelişimine önemli katkılarının bulunduğunu belirterek, standardı belirlenen yöresel lezzetlerin coğrafi işaret tesciliyle gelecek kuşaklara aktarılabileceğini söyledi.

GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, IV. Gaziantep Uluslararası Gastronomi Festivali çerçevesinde Festival Parkta düzenlenen "Sürdürülebilir Gastronomide Coğrafi İşaretli Ürünlerin Önemi’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü Tarım Programcısı Merve Ekinci’nin yaptığı panelde, GTB Başkanı Akıncı, YÜCİTA Başkanı Yavuz Tekelioğlu, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Gıda Daire Başkanı Kenan Seçkin ve Metro Türkiye Kategori Müdürü Birol Ulaşan sürdürülebilir gastronomide coğrafi işaretlerin önemi hakkında değerlendirmelerde bulundular.

Türkiye’nin marka şehri Gaziantep’in coğrafi işaretlerde de Türkiye’ye öncülük ettiğini kaydeden GTB Yönetim Kurulu Başkanı Akıncı, Gaziantep’in 99’u coğrafi işaret tescilli ürün, 1’i geleneksel ürün adı olmak üzere toplam 100 tescilli ürünle Türkiye’de ilk sırada yer aldığını ifade etti.

Reçete: coğrafi işaret

UNESCO Gastronomi kenti Gaziantep’in geleneksel yemekleri ve yöresel lezzetleriyle köklü bir mirasa ev sahipliği yaptığını belirten Akıncı, Mezopotamya’yı, Akdeniz’e bağlayan ’Bereketli Hilal’ olarak adlandırılan bu kadim topraklarda hüküm sürmüş tüm medeniyetlerin sofra tatlarının izlerini Gaziantep mutfağında görmenin mümkün olduğunu dile getirdi.

Mutfak kültürü bu denli zengin bir ilde gastronominin sürdürülebilirliğinin ancak coğrafi işaretlerle sağlanabileceğine dikkat çeken Akıncı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Yemek kültürü; sosyolojik, ekonomik, kültürel ve toplumsal faktörlerin etkisiyle oluşmakta ve geleceğe taşınmakta. Bir zamanlar ninelerimizin hazırladığı veya 3-5 kuşak öncesine kadar çok sevilerek tüketilen bir yiyecek zaman içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı unutuluyor ve geleceğe taşınamıyor. Yani bir kültür farkında olmadan kaybolup gidebiliyor. Burada bu kültürün yok olmaması için uygulanması gereken birbirini tamamlayıcı iki fonksiyon ön plana çıkıyor. Birincisi bilinen tüm yemeklerin ve yöresel ürünlerin orijinal hazırlanış biçimleriyle ustalarının ağzından yazıya dökülmesi, diğeri ise orijinalliği tam olarak tespit edilen standardı belirlenen bu ürünlerin coğrafi işaret tesciliyle kayıt altına alınması. Alınacak bu iki tedbir anılan bu lezzetlerin standartlaşmasını sağlayarak tariflerinin zaman içerisinde kaybolmasını önleyecek ve geleceğe aktarılmasına katkı sunacaktır. Bu bağlamda gastronominin sürdürülebilirliğinde coğrafi işaretlerin hayati önem taşıdığını söyleyebiliriz."

Yöresel ürünlere yönelim var’’

Küreselleşen dünyada insanların birçok alanda olduğu gibi tüketim alışkanlıklarında da değişikliklere gittiğine işaret eden Akıncı, tüketicilerin artık üretim yeri ve metodu bilinen, kalitesi garanti edilen, kültürel kimliğiyle ön plana çıkan coğrafi işaretli ürünlere yönelim gösterdiğini kaydetti.

Bu eğiliminin geleneksel olarak üretilen yöresel lezzetlerin gün yüzüne çıkmasına ve gastronomi turizminin gelişmesine katkı sunduğu vurgulayan Akıncı, "Yöresel ürünler üretildikleri bölgeye ait özellikleri yansıtır ve o yörenin kültürel özellikleriyle anılır. Bu bağlamda ürünün temel kökenini merak eden ve bu kökenle bağları olan insanlar gerçekleştirdikleri lezzet turları ile GASTRONOMİ turizminin gelişmesine ciddi şekilde katkı sunmakta" diye konuştu. Akıncı, konuşmasında dünyada artık turizmin sadece kum, deniz ve güneş olarak tanımlanmadığına dikkat çekerek, turistlerin destinasyon tercihlerinde yeni bir yiyecek ve içecek deneyimi yaşamak için gastronomi seyahatlerini ön plana çıkardığını sözlerine ekledi.