SAMSUN (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizle birlikte AK Parti olarak 17 yılda gerçekleştirdiğimiz bütün icraatlarımızın yanında belki de yaptığımız, başardığımız en önemli iş, demokrasi ve özgürlük alanlarını Türkiye'de herkes için genişletmek olmuştur." dedi.

Karaaslan, 28 Şubat postmodern darbesinin 22. yılı dolayısıyla AK Parti Samsun Seçim Koordinasyon Merkezi önünde yaptığı basın açıklamasında, 28 Şubat'ın üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen o günleri hala unutmadıklarını söyledi.

28 Şubat'ın sadece inancından dolayı yüz binlerce kişinin eğitim hakkını, hayallerini, umutlarını aldığını vurgulayan Karaaslan, "Aradan geçen 22 yıl hiç vazgeçmemenin de aslında en büyük direniş olduğunu, sabrın ve sabırla birlikte yürüdüğümüz bu yolda verilen mücadelenin bugün nerelere ulaştığının çok önemli göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizle birlikte AK Parti olarak 17 yılda gerçekleştirdiğimiz bütün icraatlarımızın yanında belki de yaptığımız, başardığımız en önemli iş, demokrasi ve özgürlük alanlarını Türkiye'de herkes için genişletmek olmuştur." ifadesini kullandı.

Karaaslan, Türkiye'nin daha özgür, daha demokratik, daha şeffaf, herkes için daha adaletli bir ülke haline geldiğini dile getirdi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan ise 28 Şubat mücadelesini verenlerin bunu çok asil ve çok zarif şekilde yaptığını, asla kanunlara karşı gelmediklerine dikkati çekti.

Bu mücadeleyi verirken hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Kan, şunları söyledi:

"İrtica kılıfıyla vatandaşların düşünce ve inanç özgürlüğünü zapturapt altına almaya yönelik postmodern darbe sonrasında siyasi, idari, hukuki, ekonomik ve toplumsal alanlarda yaşanan dönüşümler, onarılması güç değişimlere neden oldu. Darbeciler, 28 Şubat'ta meşru bir iktidara karşı tıpkı 12 Eylül'de olduğu gibi gayrimeşru bir müdahalede bulundu. Bürokraside yer alan üst düzey yöneticilere haksız ve hukuksuz operasyonlar yapılarak sindirme politikası izlediler. Siyaseti bir araç olarak kullanarak toplumsal düzeni, özgürlükler ve demokrasi üzerine değil, korku ve dayatmalar üzerine kurdular. Ülkemizi hukuk devleti olmaktan çıkarıp ideolojik zulümleriyle insanları değerlerine, inançlarına, kültürüne göre bölerek kategorize ettiler."

Kan, demokrasi faciası yaşanan Türkiye'de dini inançları gerekçesiyle eğitim ve çalışma hakları başta olmak üzere sosyal ve ekonomik haklarından yoksun bırakılan bir neslin toplumsal hayatın dışına çıkartıldığını belirterek "İnançlarının yükümlülüğünü yerine getiren başörtülü kadınlarımız bu nedenle bedel ödedi, çok acılar çekti. Bugün gözyaşları dindi, yaralar kapandı ancak izleri asla silinmedi." değerlendirmesinde bulundu.